LİTVANYA İZLENİMLERİM

Adem Alan

Sekiz günlük, Kuzey Avrupa’ya, Baltık kıyılarına, Litvanya gezisi yapıp döndüm…

Başkenti; Vilnius, nüfusu; üç milyon, anadili; Litvanca olan, SSCB’nin dağıldığı, 1989 yılında ilk ayrılan ülkelerden biri…

Litvanlar Hristiyanlığın Katolik, ülkede ki Ruslar ise Ortodoks mezhebine bağlılar.

Hemen AB’ye alınmışlar ve Resmi paraları Litas’dan Euro’ya geçmişler 2-3 yıl evvel.

Yeni gelişmekte olan şirin bir ülke.

Üç dört şehrini gezdim ve gördüğüm kadarıyla, üç dönemin binaları ve mimari anlayışı hemen göze çarpıyor.

Eski Litvanya dükalığından kalan, kale, şato v.b. tarihi eserler, SSCB zamanında  yapılmış, rezalet toplu konutlar ve son 20 yılda yapılan güya modern binalar…

Şehirde yapılan binalar birbirine çok mesafeli, her binanın arasında büyük parklar, yeşil alanlar var. Köyleri ise; tek katlı evlerle dolu…

Neredeyse, perdelerinizi kapatmasanız da olur, o kadar mesafeli…

Şehirdeki mahalleler, binalar sanki ormanın içine serpiştirilmiş.

Uçaktan baktığınızda, bunu daha güzel görüyorsunuz.
Hayat oldukça pahalı, asgari ücret 350 Euro imiş.

Tabii ki bu parayla orada geçinmek, Türkiye’de 500 TL’ye geçinebilmek gibi bir şey!

Tarafik kuralları da kanunları da çok sıkı, hiçbir hatanın affı yok.

Dikkatimi çeken en önemli şey ise; hiçbir yerde siyasi afiş, miting saçmalığı, tartışan insanlar görmedim, sorduğumda öyle şeyler olmazmış!

Kanunlar herkes için geçerli ve mutlaka uygulanıyor, bizdeki gibi torpil, rüşvet, bir defalık delinen anayasa veya kodoşlara göre hukuk yok!

Mesai saatlerinde, caddeler boş, cafe tarzı yerler cumartesi, pazara kadar sinek avlar vaziyette…
Boş gezenin boş kalfaları yok sokaklarda…
Hemen her şehirin birkaç Müslüman Tatar köyü var ve bir köy camisinde Cuma kıldık, Cami imamının maaşını Diyanet gönderiyormuş aylık 350 Euro, tebrikler Diyanete, gurur duydum.

Cuma namazında, 8 erkek 15 kadın vardı…

Bizim çılgınTürklerin çalıştırdığı, mekanlar da var, hemen her markette Ülker ürünleri görmek güzeldi…

Bizimkiler gibi boykot etmemişler henüz (!).

1 tek patlıcanı markette özel ambalaj içinde 2,5 Euro fiyatıyla görünce bir daha gidersem, 30 kg yük hakkımın 20 Kg.nı patlıcana kullanmaya karar verdim (!)

8 gün içinde, trafik polislerinin dışında, ne polis, ne asker, ne trafik kazası ne de kavga, dövüş, bağırışma görmedim.
TV’lerinde; birbirine düşmanca bağırıp-çağıran; yazarı, çizeri, yorumcusu, siyaset şaklabanı yok!
Düşmanlığı sürekli körükleyip, bundan nemalanan şarlatanları bile yokmuş gariplerin (!).

Darısı benim ülkemin başına …

Acı olan ise; Türkiye’yi; bir Suriye, Irak, Afganistan gibi karışık bölge görmeleri…

Bu acı durumda tabii ki payımız büyük.

Türkiye’ye gidenlerin neredeyse tamamı; Antalya ve Alanya sahillerini biliyor…

Seçimlerde oy kullanma oranı % 50’yi zor buluyormuş.
Çünkü biliyorlar ki; kim gelirse gelsin, kanunları uygulamak zorunda ve her gelen kendi keyfine göre kanun yapamıyor. Bizim eksiğimiz de galiba budur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.