Her zaman olaylara bakış açımı hak ve doğrudan yana kullandığımdan bir çok eski arkadaşım tarafından eleştiriliyorum, ama ne kadar eleştirilirsem eleştirileyim bu tavrımdan asla taviz vermeye niyetli olmadığımı herkesin bilmesinde yarar var. Olayları değerlendirirken sapla samanı biri birinden ayırt ederek değerlendiririm.Bu şehirde yaşayıp şehrin nimetlerinden yararlanıp şehrin külfetine ortak olmak istemeyen insanları dün eleştirdiğim gibi, bugün de eleştirmeye devam edeceğimden kimsenin en ufak bir kışkusu olmasın.
Bu eleştiriyi yapar iken, insanların doğdukları yeri inkar edip, reddi miras yaparak Atalarına küfretmelerine veya küfredilmesine razı olmalarını da asla tasvip etmediğimin altını çizmek isterim. Zira her zaman söylediğim gibi insanların anne babalarını, doğdukları yeri tercih etme gibi bir imkanları olmadığından bu konudaki eleştirilerin yersiz olduğunu düşünmekteyim. Aslında bu konuyu bu kadar büyütmenin de hiç kimseye en ufak bir yararı yok, birileri sırf artistlik olsun diye başkalarına kürediyorlar. Onlar da bunu hazmedemeyip daha ağırını yapınca işin içerisinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bu durum İslamın gelmesinden önceki cahiliyye döneminin adetlerine benziyor, o yüzden bu tür davranışlardan hepimiz kaçmak zorundayız.
Gelelim asıl konumuza dünkü gazeteleri okurken birisinin içerisinden Samsun Tenis kulübünün insörtü çıktı. Tenis külübü ile ilgili çok fazla malumatım olmadığından biraz araştırma gereği duyarak kulübün ne iş yaptığını, kimlerin kulübe üye olduğunu, kimin kulüp Başkanın olduğunu, diğer spor kulüpleri reklam yapma gereği duymazken bu kulübün neden reklam yapma gereği duyduğunu araştırdım ve karşıma çok ilginç bir tablo çıktı.Kulübe üye olmak için yüklü bir giriş aidatı ödedikten sonra her ay da hatırı sayılır bir aidat ödemek suretiyle girilebilen bir spor kulübü olup belli bir ekonomik gücü olmayanların kıyından köşesinden geçemeyeceği adeta İngilteredeki lordlar kamarası vari bir spor kulübü olduğunu öğrendim.
Dağıttıkları insörtte verdikleri imaj kulüp binasının önünde çok pahalı arabaların resimlerinden oluşmuş bir görüntüden ibaret. Binanın içi, dışı, çevre düzenlemesi o kadar şatafatlı ki sormayın gitsin adeta insanın içini çekiyor. Birde elinde tenis raketini almış bir bayanın top atarken resmini koymuşlar. Bayan adeta bir melek gibi uçuyor, ama bayanın bacakları arka kalçasına kadar teşhir edilerek konmuş ki, işin cazibesi olsun. Sizin anlayacağınız dünyada cennet nimetlerinden istifade etmek istiyorsanız ve paranız varsa bu kulübe gelin deniliyor.
Peki bunda ne var diye merak edenleriniz olabilir. Ancak bir başka yerel gazetede de SBK nın Başkanı Ahmet Öztürk parasızlık yüzünden kulübü kapatacaklarını söylerken bu zengin lordlar kamarasının yaptığı reklama ne demeli diye siz değerli okurlarıma sormak istiyorum. İşin bir başka ve daha can alıcı noktası ise bu lordlar kamarasının kulübünün başında Başkan olan zatı muhteruuuuun Türkiyenin en büyük 500 şirketinin sahiplerinden birisi olunca olay biraz daha komikleşmiyor mu? Bu arkadaşlarımız konuşurken mangalda kül bırakmayıp, Türkiyedeki izabe tesisleri içerisinde ilk ona girdiklerini söylüyorlar, ancak para vermeye sıra geldiğinde karşılığı olmadan tek kuruş dahi vermeyen bir şirket olduklarını bizzat müşahade etmiş birisiyim.
Bu zatı muhteremlerden para alabilmek içün önce böyyük ağaya bağlılığınızı bildirip ona arzı endam ettikten sonra başlayacaksınız yağcılık yapmaya. Veya verecekleri para karşılığında alacakları kamu menfaatini ağayı ikna etmek kaydı ile anlatacaksınız ondan sonra kesenin ağzını açacaklar. Aksi halde değil onlardan tek bir kuruş koparmak bir çay içebilirseniz helal olsun size. Belediye'de görev yaparken Samsunspor için bunlardan aldığımız her paranın karşılığında çok büyük menfaatler sunmak zorunda kaldık. Bunların tamamı evrakları ile bende saklıdır zamanı geldiğinde yayınlayacağım. Umarım Samsunspor düşmez de bu insanlara bir daha muhtaç olmaz. Aksi halde vay geldi Samsunspor'a yönetici olacakların başına.Onurlu insan yaptığı işi gereği için veya kendisine yakışanı yapması gerektiğini düşünen insandır. İnsanların saygısını kazanmak hatta bilhassa üst düzey siyasetcilerin ve bürokratların yanında saygın kişiliğe kavuşmak için sadece bu tür insanları dilenci pozisyonuna düşürerek kendilerinden yardım istenecek duruma getiren kişiler kimler ve ne kadar zengin olur ise olsunlar, onurlu kişiler olma şansı olmayan kişilerdir. Unutulmaması gereken asıl konu hatırın kul yanındaki hatır değil, yaradanın yanındaki hatırın olduğudur. Kalın sağlıcakla