Gazetecilik mesleği kamusal bir görevdir. Yediğinizden içtiğinizden tutun da bindiğiniz arabaya aldığınız paralara varıncaya dek her şeyin hesabını topluma vermek zorundasınız. Bunu neden yazdığıma gelince bazı gazatacı geçinen pir-i faniler arkadaşlarından her ay maaş aldıklarını yazmışlar. Kimse kimseye babasının hayrına da para göndermez. Yok, şu adam şu kadar yıllık arkadaşım beni çok seviyor da ondan bana her ay para gönderiyor gibi saçmalıklara da kimse inanmaz. Şayet öyle karşılıksız para verilseydi, bu şehrin önemli iş adamlarından Kazım Yılmaz sıkıntıya ilk düştüğünde Galip Öztürk’e müracaat edip yardım istemişti. Acaba neden ona yardım etmemiş de gazetecilerin bir kısmına maaş bağlamış diye adama sormazlar mı? Ayrıca o iş birilerinin dediği gibi arkadaşlık esaslarına dayalı olsaydı, Galip Öztürk selam vermediği bazı gazetecilere de maaş bağlamazdı. Beni asıl üzen şey gazetecilerin kalemlerini bu kadar ucuza satmalarıdır. Mademki kaleminizi satacaksınız bari adam gibi bir paraya satsanız da değseydi. Koskoca adamların asgari ücret kadar basit bir paraya tenezzül etmeleri gerçekten basın camiası adına yüz karası bir durum. Keşke bu tür insanlar bu camiada olmasaydı da bu camia böyle bir rezillikle karşı karşıya kalmamış olsaydı. Benim bildiğim maaş bir şey yapıldıktan sonra verilen paradır. Yok dostlukmuş, yok düşmanlıkmış, bunlar olayın kılıfıdır. Kimse kimseyi kandırmasın, geçin bu palavraları.
DEVECİ’NİN HALK TV’DEKİ KONUŞMASI
Geçtiğimiz pazartesi akşamı Atakum Belediye Başkanı Cemil Deveci’nin Halk TV’deki konuşmasını izledim. Kendisine ayrılan zaman dilimi az olmakla birlikte konuşmasını başarılı buldum. Bana göre Deveci’nin en büyük sıkıntısı özellikle basın birimini güçlü kadrolardan oluşturamamasıdır. Zira adamın haklı olduğu pek çok konuda basın birimi gerekli haberleri yapıp basınla paylaşmıyor. Örneğin intihara girişen eski belediye çalışanı ile ilgili kamuoyuna yansıyan haberler, gerçeklerle uzaktan yakından ilgisi olmadığı halde kamuoyunda farklı algılandı. Biz olayın farkına varıp gerçekleri haber yapmamış olsaydık, intihara kalkışan kişi sanki işinden atılmış da ondan intihara girişmiş gibi algılanacaktı. Oysaki adam eski başkan döneminde cezaevine girdiğinden işten çıkmak zorunda kalmış. Olayları değerlendirirken önce vicdanımıza soracağız, ondan sonra cüzdanımızı devreye koyacağız. Şayet, olaylara sadece cüzdanımızdan bakarsak toplumu çok yanlış yönlendirmiş oluruz ki bu da büyük vebaldir.
İLKADIM BELEDİYESİ MAAŞLARI TAM ÖDEMİŞ
Yerel seçimlerin ardından ekonomik sıkıntıya düşen İlkadım Belediyesi iki ay personelin maaşı yarım yatırmıştı. Bu ayki personel maaşları ise tam yatmış. Bu çalışan personel adına sevindirici bir durum olduğu kadar Samsun kamuoyu adına da sevindirici bir durumdur. Kanaat-i âcizanem odur ki ilçe belediyeleri ağır ağır borçları yapılandırıp kriz dönemlerinden normal döneme geçecekler. Toplum geçmiş başkanları cezalandırıp seçmediyse yeni başkanlar da artık toplumun taleplerini yerine getirme noktasında hassas davranmak zorunda olduklarını unutmasınlar. Beş yıl dediğiniz çabuk gelip geçiyor. Bakın altı ay nasıl geçti anlamadık bile. Belediye başkanlarının yapacakları tüm olumlu işlerde yanlarında olduğumuzu da unutmasınlar. Başkanların dünya görüşü ne olursa olsun bizi enterese etmez. Bizi enterese eden tarafları yaptıkları icraatlardır. Bunu anlamayan bazı geri zekâlılar, bizi de kendileri gibi zannedip başkanlardan bir talebimiz olduğunu ve o nedenle müspet yazdığımızı zannediyorlar. Zavallılara tavsiyem başkalarını kendileri gibi zannetmesinler.
BÜYÜK BAŞKANI RAHAT GÖRDÜM
Seçimin üzerinden altı ay gibi bir zaman dilimi geçmiş olmasına rağmen Büyükşehir Belediye Başkanını ziyarete gidememiştim. Dün kendisine hayırlı olsun ziyaretine gittim. Şimdiye kadar yaptıklarını ve projelerini anlattı. Gayet rahat ve kendini işine vermiş olarak gördüm kendisini. Kanaatimce bu işi beklediğimizden de güzel yapacak. Yaklaşık otuz yıldan beri Sosyal demokrat zihniyet tarafından yönetilmiş bir belediyede artık Milli Görüş geleneğinden gelmiş, Bakanlık yapmış, teknik bir başkan olması bizlerin hoşuna gitmekte. Umarım düşüncelerimde yanılmam da bu şehir hak ettiği yere gelir. Allah mahcup etmesin diyerek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.