Günümüz insanı, sonsuz merhamet ve şefkat sahibi Rabbinden uzak düşmüştür. Ne zaman sona ereceği belli olmayan ve sonu meçhul bir hayat sürmektedir. Ölüm sonrası ile ilgili arzu ve iştiyakını, sonsuzluk duygusunu yitirmiştir. Hayattaki bütün bu mücadele nedir? İnsanın yapıp ettiklerinin hepsi yok olup gidecek midir? Bugün insan, ne yazık ki bu soruları kendisine sormaktan kaçınmaktadır.
İslam’ın haram kıldığı hususlara dikkat etmenin insanı ne büyük zararlardan koruduğu, geçmişe göre bugün çok daha iyi bilinmektedir. Bu açıdan içki yasağı ve bu çerçevede değerlendirilen sarhoş edici diğer maddeler önemli bir örnek oluşturmaktadır. Günümüzde artık bağımlı olanlar da dâhil olmak üzere, hiç kimse, sarhoş edici maddelerin aile, toplum ve insan sağlığı açısından ciddi zararlar içermektedir
Dünya sağlık örgütünün, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30 ülkede yaptığı araştırmaya göre; cinayetlerin yüzde seksen beş, ırza tecavüzlerin yüzde elli, şiddet olaylarının yüzde elli, trafik kazalarının yüzde altmış, kadına şiddet olaylarının yüzde yetmiş oranında en etkili unsuru veya sebebi alkoldür. Her yıl iki buçuk milyon insan, alkole bağlı nedenlerden dolayı hayatını kaybetmektedir. Alkol, tüm dünyada önlenebilir ölüm ve yaralanmaların üçüncü temel nedenidir. Alkolden doğan maddi zarar, alkolden elde edilen gelirden çok daha fazladır. Eğitimde başarısızlık, suça eğilim, alkole bağlı sağlık problemleri, alkol kullanımıyla doğru orantılı olarak artmaktadır. (www.yeşilay. org.tr/28.12.2014.)
Âlimler, ayet ve hadisleri incelemişler ve İslam’ın beş temel değeri korumayı hedeflediği sonucuna varmışlardır: Bunlar da din, mal, can, akıl ve namustur. İnsanın maddi ve manevi varlığının korunması, dünya ve ahiret saadetinin sağlanması bunlara bağlıdır. Yine toplumsal huzur ve barışın temini için de, bu temel değerlerin muhafazası oldukça önemlidir.
Dolayısıyla bir Müslüman’ın içki müptelası olması, diğer ilahî buyruklar karşısında da lakayt davranmasına sebep olmaktadır. Başka bir ifadeyle bu kimsenin kulluk duygusu ciddi bir yara almaktadır. Namaz, hac vb. diğer ibadetleri de ihmal eder bir hâle gelmektedir. Demek ki bu yasağın ihlal edilmesi, çeşitli yönleriyle dinî hayatı sekteye uğratmaktadır
Yine madde bağımlısı olan kimseler, akıl ve irade dengesini yitirdiklerinden, haramlara karşı direnme gücünü de kaybetmekte, dolayısıyla kolaylıkla zina, kumar vb. kötü alışkanlıklara kapılabilmektedirler.
Diğer taraftan madde bağımlılığı, ailede huzuru yok eden en önemli nedenlerden biridir. Çünkü içki ve benzeri alışkanlıkların yaygın olduğu ailelerde, şiddet daha fazla olmaktadır. Aile fertleri açısından hayat, çekilmez bir hâl almakta, âdeta bir ıstırap yumağına dönüşmektedir. Eşlerin ve çocukların psikolojik yapıları altüst olmakta, gelecekleri karartılmaktadır. Evet, şefkat ocağı olması gereken aile, madde bağımlılığı sebebiyle bir zahmet ocağına dönüşmektedir.
İslam, hayata tutunmanın, hatta sonsuz lütuflara ermek için bu hayatta canla başla çalışmanın yollarını gösterir. Her şeyden önce o, insanı Rabbini tanımaya ve O’na bağlanmaya çağırır. Bu ise, insana verilebilecek eşsiz bir müjdedir. Çünkü bütün güzelliklerin kapısı Allah’a inanmak ve bağlanmakla açılır. Yine bütün ümitler, sonsuz rahmet ve merhamet sahibi Yüce Allah’a gönülden teslim olmakla başlar