Makam sahibi olan kişi alçak gönüllü olmalı.
Makamının kıymetini bilmeli.
Geldiği makama nerelerden nasıl geldiğini unutmamalı.
Konulara ön yargılı değil, çok yönlü bakmalı.
Sorunları çözerken taraf olmamalı.
Tek tarafı dinleyerek karar vermemeli.
Kendisini uyaranlara teşekkür etmek yerine, duymak istemediklerini duyduğu için tavır koymamalı.
Doğruları bilerek sırf yakınları olduğu için yanlış yapanlara sahip çıkmamalı.
40 kez uyaran her fırsatta yanlışları belgelerini ortaya koyanların uyarısından rahatsızlık duymamalı.
Yapılan uyarıların sebeplerini öğrenmesi ve bilmesine rağmen önlem alıp düzeltmek yerine, kendisini uyaran kişileri tehdit görüp, karalayarak yanlışlıkları örtmeye çalışmamalı.
Yanlışların karşısında sessiz kalanların sabrını sonuna kadar zorlamamalı.
Herkesin gördüğü haksızlıklara karşı bir sabrı olduğunu bilmeli.
Yapılan haksızlıklara karşı her sessizliğin ve her sabrın bir sonu olacağını hesaplamalı.
İngiltere de yaşanan bir olayı örnek verirsek; her sabrın bir sonu olduğunu görüyoruz.
İngiltere de bir makam sahibi, kambur olan bir kişiye her sabah ve akşam gelip geçerken selam verirmiş; “Günaydın kambur”, “İyi akşamlar kambur” diye senelerce devam etmiş.
Yine bir sabah makam sahibi; “Günaydın kambur” dedikten sonra kambur, eline geçirdiği bir sopayla makam sahibinin kafasına vurmuş, hayatına son vermiş.
Hiç bir avukat kamburun savunmasını yapmak istememiş.
Sonrasında kamburun ağzını bıçak açmamış ve hapiste idam kararını beklemiş.
Fransa’da bir avukat olayı duymuş, İngiltere’ye gelerek kamburun savunmasını üstlenmiş.
Mahkeme heyeti toplanmış, Herkes ayağa kalkmış ve söz savunmanınmış.
Fransız avukat hakime dönerek; “Saygıdeğer Yüksek İngiliz mahkemelerinin yargıçlarına Yüksek Fransız saygı değer mahkemelerinin yüksek yargıçlarının sevgi ve saygılarını getirdiğini belirtmiş. Hakime dönerek Yüksek İngiliz Mahkemelerinin saygı değer hakimlerine Yüksek Fransız Mahkemelerinin sevgi ve saygılarını getirdiğini belirtmiş.
Savcıya dönmüş Yüksek İngiliz Mahkemelerinin saygı değer savcılarına Yüksek Fransız saygı değer mahkemelerinin savcılarının sevgi ve saygılarını getirdiğini belirtmiş.
Jüriye dönmüş ve tam o sırada hakim sert bir şekilde masaya vurmuş ve “Yeter be Adam! Savunmana geç.” demiş.
Avukat da hakaret etmediğini, küfür etmediğini, neden hiddetlendiklerini sormuş.
Kendisine bağırarak, iki saniye daha dayanıp beklemediklerini, sevgi ve saygı getirdiği halde rencide ettiklerini belirtmiş.
Ve sözlerine devam etmiş; “Bakın müvekkilim senelerdir taşıdığı kamburu, makam sahibi tarafından günün düzenli ve belirli saatlerinde hatırlatılarak ona daha da ağır bir yük haline getirildi. Günaydın kambur, nasılsın kambur, iyi günler kambur..
Senelerdir buna katlandı. Siz şurada iki dakika sevgi selama katlanamadınız.” demiş.
Avukatın bu savunmasının ardından mahkeme sona ermiş ve karar çıkmış.
Kambur beraat ettirilmiş.
Bu olayda makam sahibi gerçekten kambur olan kişiye kamburluğunu her gün ifade ederek sonucunda hayatından olmuş.
Bir de makam sahibinin, kamburu olmayan kişilere, sırf kendi kamburunu ve yanındaki kamburların yanlışlıklarının örtmek ve cambaza bak algısı oluşturanını düşünün..
Kendi kamburunu ve yanındakilerin kamburunu gündemden uzaklaştırmak için, cambaza bak tezgahı yapan makam sahipleri, makamın verdiği imkanlarla doğruları bilenlere kurduğu tezgaha gün gelip kendisinin düşeceğini de hesap etmeli, kılavuzu karga olan misali, kimi kılavuz seçtiğini iyi bilmeli, bir gün gelip, keser döner sap döner diye düşünmeli.
Bu güne kadar kendi kişisel çıkarları için makamına çok güvenenlerin sonunu çok gördük, ayrıca şunu unutmamak gerek, makamlar geçicidir, her şey bir kenara makam sahibi makamında olduğu sürece insanlara nasıl davranırsa, neler yaparsa, nelere göz yumarsa öyle hatırlanır.
Makam sahibi olmak
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.