Eksen Kayması sözünün çıktığı o günün 1.yıldönümü. Mavi Marmara gemisinin yola çıkışı, uğradığı saldırı ve şehitlerimiz.. Mavi Marmara saldırı sonrası, Türkiye'nin yüzünü doğuya İslam ülkelerine dönmesi Amerika, Avrupa ve bizim içimizdeki çağdaşları paniğe düşürdü. Ne de olsa yıllardır ilerleme doğudan batıya olur. Tabusu yıkılıyor. Böylesine vicdani bir olayı siyasallaştırmak çok üzücü çünkü oradaki insanları tanımıyor bile olsak takip edip faaliyetlerine bakarsak, güçlü yüreklerin eylemlerini görmüş oluruz. Osmanlı askerlerini hatırlatan bir kafileydi Mavi Marmara benim içi. Tek farkı; orada bulunanların toprak, ganimet dahi umudu olmaksızın sadece Allah rızası uğruna her şeyi geride bırakıp giden bir ümmet olması. Saldırı ayrıntıları ve İsrail'in vahşetliği basında olması gerektiği kadar yer aldı herkes az çok neler olduğunu biliyor. Evet, biliyor(uz) Ama peki ne yapıyoruz? Sadece izleyip yazık oldu diyerek kanal değiştiren bir grup insan olmaktan başka? Bu grubun her bir üyesinin Müslüman olduğu halde diğer tarafta başka bir Müslüman'ın acısına merhem olmak yerine olmaya çalışanları sadece izlemekle kalıyor olması nasıl bir şeydir. Algı karmaşası olsa gerek bunu anlamaya çalışmak. Çünkü ayetler, hadisler komşun açken bile uyumanın ne demek olduğunu açık ve net bildirirken, orada bir sürü Müslüman'ın açlık savaşı verdiğini bilip lüks sefa içinde yaşamak, üstelik sorumlu hissetmemek çok büyük algı karmaşası.
Yaz mevsiminin yaklaşması sebebiyle birçok Müslüman şuan tatil planlaması yapıyor. Olağan bir şey olarak algıladığımız bu planlamayı yaparken şöyle bir değişiklik yaparak diğer insanlara olan borcumuzu ödedikten sonra bu planlamayı yapıp iç huzurla tatil yapılsa her şey çok daha yerinde olmaz mı? Bu anlayışı algılamak günümüz için çok zor hatta bazıları için ilkel bir bakış açısı olabilir. Ama hiç olmazsa beşeriyetin sebebiyle herkeste var olan vicdanın burada ön plana çıkmasını umut ederek yazıyorum bu yazıyı. En anlamsız olayları bile günlerce düşünüp üstünde duran birinin hiç olmazsa o gemide şehit olan 18 yaşındaki Furkan Doğan'ı düşünüp anlamaya çalışması zor olmasa. Günümüz gençlere bakarak olması gerekeni yaptıklarını düşünüp, zamanın getirisi olarak olayları değerlendirirsek çok büyük yanılgıya düşmüş oluruz. Çünkü Furkan Doğan genç olmasına rağmen sorumluluğunun farkında olup, birçok insanın cesaret edemediği, gereksiz gördüğü bir şeye kalkıştı.
Böylesine bir yürek ve bilince sahip olmayı istemeyenler çoğunlukta ne yazık ki.
Mavi Marmara öncesi, sonrası ve şuanda da yapılan yıkıcı eleştiri nedeniyle oradaki insanları birer maşa ya da piyon olarak görenler var. Ama bu durumu anlamak için mikro bakış açısını kullanmak gerekli. Orada bulunan insanların her birinin tek amacı Allah rızası olduğu için tüm etiketlenmeye rağmen onlar ümmet olmanın görevini yerine getirdi. Onlar okyanustan karınca misali su taşıyabilen nadir kişiler.