Bugün tarihi Amisos kentinde yaşanan hikâyelere devam edeceğiz. Aslında başkaları gibi çiçekten böcekten, PKK’dan, hükümetin Güneydoğu politikalarından veya ulusal konulardan bahsetmek isterdik ama bizim o böyyüük gazatacılar gibi geniş kültürümüz olmadığından(!) tarihi Amisos kentinde yaşanan hikâyelerimize devam edeceğiz. Nasip olursa bu hikâyelerimizi ilerleyen aylarda kitap haline getirmek istiyoruz. Zira nasıl ki biz ta milattan önceki yıllarda yaşanmış hikâyeleri anlatıyoruz, bizden sonraki nesillerimizin de bu hikâyelerden istifade etmeleri gerektiğini düşünerek bu yazıları kaleme alıyoruz. Hikâye kahramanlarımız tamamen hayal ürünü olup geçmişte yaşanan bazı olayları dramatize ederek hikâye kahramanları ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Nasip olursa önümüzdeki zamanlarda bu hikâye kahramanlarımız artarak bu satırlarda sizlerle buluşacaklardır. Örneğin Lombodo’nun önde gideninden tutun da Hacıkerizoğulları’nın Sabetayist Mimarları, Salakoğulları’nın zampara kan emicileri, Teologların Efendisi Sakallı Vekil gibi bir çok hikâye kahramanımızla sizleri buluşturacağız. Ancak Ebul Ebalis ile Kervancıbaşı’nın maceralarını da hiç bir zaman unutmayacağımız, ara ara bu hikâye kahramanlarımızın serüvenlerini de sizlerle paylaşmayı ihmal etmeyeceğiz.
Bugünkü hikâye Kahramanımız Mavro İşkilo Yazman lakaplı kişinin bu unvanı alma nedenine gelince… Musa Peygamberin Firavun’la yaptığı mücadelede Mısır’da bulunan Firavun’un Kipti kavminin Musa aleyhisselama iman etmemesi üzerine geçirdikleri sınavda Musa aleyhisselamdan istedikleri her mucizeyi Musa aleyhisselamın Rabbinden isteyip onlara sunmasına rağmen yine de iman etmemeleri üzerine Musa aleyhisselama Allahu Teâlâ, gecenin bir vaktinde kendisine iman edenlerle Filistin’e gitmesini emretmiş. Musa aleyhisselam da ashabı ile birlikte Mısır’dan Filistin’e doğru kendisine iman edenlerle birlikte yola koyulmuştu. Ancak sabaha karşı durumdan haberdar olan Firavun yanına Haman’ı ve seksen bin kişilik bir orduyu alarak O’nu yakalamak üzere yola çıkmış, Musa aleyhisselam da bu durumu öğrenince Allahu Teâlâ’ya münacaatta bulunmuş, korkmuş, Allahu Teâla da O’na denizi açmış ve yanında bulunan on iki kabileye ayrı ayrı denizlerin arasından yollar yaparak denizden karşıya geçirmişti. Firavun ise askerleriyle birlikte denize dalınca tüm askerleri ile birlikte boğulmuştu.
Firavun’un boğulmasının ardından Musa aleyhisselam Filistin’e gelmiş, orada yaşamaya başlamış. Ancak Mısır’da kalan Kıptilerin bir kısmı oradan başka ülkelere hicret etmişler, bir kısmına da Allahu Teâla Musa aleyhisselamın yanında bulunan Yuşa Bin Nun’u gönderip İslami tebliğler yaptırmıştır. Ancak bizim hikâye kahramanımız olan Mavro İşkilo Yazman’ın aile büyükleri iman etmeyip soluğu tarihi Amisos kentinde almışlar. Aile büyükleri tarım, hayvancılık yapmakla meşgul iken evlatlarından bir tanesi önceleri çiçekçilik, böcekçilik, köprü altı çocuklarıyla her türlü menhiyyatı yaptıktan sonra bugünkü gazetecilik anlamına gelecek olan Yazmanlık mesleğine geçiş yapmış. Ancak aileden gelen asaletsizlik iliklerine kadar işlediğinden işi gücü ona buna saldırıp üç beş kuruş kopardıktan sonra sesini soluğunu kesmek olduğundan ona aristokratların kullandığı dilde köpek anlamına gelen işkilo lakabını takmışlar. Aile soyunun siyah tenli olması nedeniyle de siyah anlamına gelen mavro lakabını da takıp Mavro İşkilo Yazman unvanını ona layık görmüşler. İşte bu nedenle bu zatı muhteruuunun adı Mavro İşkilo Yazman oluvermiş.
Mavro işkilo’nun en önemli özelliklerinden birisi ataları gibi Musa aleyhisselamın tek Tanrılı dinine inanmadığından o da Güç Tanrılarına iman ettiğinden Hanif Dini’ne iman etmediğinden her türlü menhiyyatı yaparmış. Alkol, zina, kumar ne arasanız O’nda mevcutmuş. Aile mefhumuna inanmadığından kurulu aile düzeni de yokmuş. Çocukları yaşındaki kız çocukları ile düşüp kalkmaktan mutluluk duyan Mavro İşkilo Yazman’a Allahu Teâlâ bu yaptıklarının karşılığı olarak evlatları üzerinden büyük imtihanlar verse de O yine de akıllanmayıp ataları olan Firavun kavminin imansızlık inatlarını sürdürmekten de asla geriye kalmazmış. Evlatları yaşında olan kız çocuklarını evlenme vaadiyle kandırıp onlardan istifade edip onlara umut verirmiş ama asla onlarla evlenmeye yanaşmazmış.Bu mağdurların bir kısmının babaları durumu anlayıp çocuklarını bu bataklıktan kurtarınca da o insanlarınaleyhlerinde risaleler yazıp Amisos kentinin her tarafına el altından yollarmış.Sizin anlayacağınız adamda aklınıza gelen her türlü ahlaksızlığın daniskası varmış ama sonu ne olmuş derseniz, onu da izin verirseniz daha sonraki yazılarımıza saklayalım. Bugünlük de bu kadar yeter. Hoçca kalınız.