Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Nazmul İslam, Asya yemek kültürünün dünyada yaygınlaşmasını ve bir yumuşak güç aracı olarak kullanılmasını kaleme aldı. Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere Batılı ülkeler, propaganda temelli güçten ziyade cazibe yoluyla hakimiyet kurmaya yönelik benzersiz bir kültürel ve kamu diplomasisi stratejisi benimsedi. 30 yıllık tek kutuplu markalaşma ve cazibe siyasetinin ardından, küresel siyasette yeni bir meydan okuma ortaya çıktı. Çok kutuplu, [1] ve jeopolitik bir kültürel kamu diplomasisi stratejisi şekillendi. Bu noktada, yemekler gibi popüler kültür araçları kalpleri ve zihinleri kazanmada önemli bir rol oynamaya başladı. Popüler kültürün savunulması, yumuşak gücün üretilmesi ve uygulanması noktasında hayati önem taşıyor. Bu kademeli sürecin sonunda yemek gibi yumuşak unsurların cazibesi, sert gücün tesis edilmesine yol açıyor. İnsanlar, Amerikan hegemonyasını ya da Afganistan, Küba, Vietnam ya da Irak'taki askeri eylemleri eleştirseler de, Amerikan markalarının ürünlerini tüketmekten de hoşlanıyorlar.
Asya yemekleri popüler yemek kültüründe Batı'ya meydan okuyor
McDonald's'ta yemek yemek, Burger King'de sosyalleşmek veya Starbucks'ta kahve içmek bir zamanlar popüler kültürde bir yumuşak güç aracı olarak elitist ve etkili trendler olarak görülüyordu. Ancak son 10 yılda bu anlatı yavaş yavaş değişti. Yeni ve gelişen rakipler bu baskın Batılı markalara meydan okudu. Özellikle Asya yemek kültürü bu boşluğu doldurmak için yükselişe geçti. Çin'den Güney Kore'ye, Japonya'dan Hindistan'a, Endonezya'dan Pakistan'a, Malezya'dan Bangladeş'e, Türkiye'den Kazakistan'a, İran'dan Tayland'a ya da Yemen'den Afganistan'a kadar Asya mutfakları, popüler yemek kültüründeki Batı hakimiyetine meydan okuyarak küresel çekiciliklerini ortaya koydular.
Buna ek olarak, McDonald's'ın İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırıları sırasında İsrail ordusuna ücretsiz yemek sağlaması gibi Amerikan markalarının dahil olduğu tartışmalar, etik güvenilirliklerini ve küresel algılarını olumsuz etkiledi. İsrail'e yapılan destekler, bazı küresel gıda markalarının tek taraflılığını gösterdi ve popüler gıda kültürü söylemindeki konumlarını daha da düşürdü.
Yemek ve popüler kültür aracılığıyla Asya yüzyılına doğru
Batılı ülkelerde yaşayan Asyalılar, farklı yemek kültürleriyle güçlü bir bağ kuruyor ve bu da Batılı toplumlarla aralarındaki kültürel uçurumların kapatılmasına hizmet ediyor. Pek çok Asya büyükelçiliği bu bağları güçlendirmek ve "bağ kurmanın gücünü" kullanarak yerel halklarla etkileşime geçmek için yemek festivalleri ve sergiler düzenliyor. [4] Gastronomi diplomasisi Asya'nın diplomatik çabalarında giderek daha fazla öne çıkıyor. Asya yemek kültürünün küresel çapta markalaşması, tanınması ve etkileşime girmesi öncelikle küresel turizme ve yaygın Asya diasporasına bağlanabilir.