Mehmet Erkul
3400 m rakımlı Yiğit dağının eteğinde bulunan Kızıl Sırt'a görev unsuru ilerlemeye başladı. Bölgede kaçakçılığın yanı sıra terör olayları da olduğu için, karakol dere yatağından sonra termalin görüş alanından çıkacak olan unsur, dere yataklarının içinden geçerek belirlenen noktaya yaklaşacak. Bu esnada öncülerin daha dikkatli hareket etmesi gerekmektedir. İstenilen bölgeye hareket edilmeden önce kısa bir mola ile toparlanan unsur dere yataklarının içinden, emniyet unsurlarının gözetiminde Kızıl Sırt'a doğru tırmanarak kendisi verilen görev için tertiplenmektedir.
Karakoldan çıkarken termometre -35 dereceyi göstermekte idi. Oturdukça soğuk daha çok terli bedenleri etkilemeye başlıyor. Soğuk iklim elbiselerin sıcağı dışarı vermemesi, nedeniyle elbisenin içinde terleyen vücudun kurulanması gerekmektedir. Herkes sıra ile üzerini değiştirerek soğuğa adapte olmaya çalışıyor.
Saatler ilerledikçe ayakların uyuşması dayanılmaz bir hal almaya başlamasına karşın, yerinin belli olmaması için hareket edemiyorsun. Kirpiklerin donmaya başlıyor, burnunu sıktığında kıllarda oluşan buzun ezildiğini , kar başlığının ağıza denk gelen bölümünde nefes alıp vermenden oluşan bir buz tabakasının yün başlık içinde ağırlık oluşturduğunu farkedebiliyorsun.
Saatler alabildiğince yavaşlamış, dakikalar geçmez olmuş, beklemek yerini strese bırakmaya başlamıştı. Hayalinde oluşturduğun sobanın ısısını hissetmeye çalışıyorsun. Hava saatler ilerledikçe daha da soğumaya başlıyor. Ayaklarını hissedemez oluyorsun.
Uzman çavuş adıyla başlayan alımlar yapılırken buralarda yer almak isteyen yine bizdik. Düşüncemiz sadece vatan ve bayraktı, bu tür olaylarla karşılaşacağımızı , çatışmaların içinde olacağımızı bile bile bu mesleği seçmiştik. Uzun süren kış boyunca bu tür görevler sürekli var olacaktı. Aynı görev sıcakta da yağmurda da, fırtınada da icra edilecekti, biz buralarda görev yaparken bildiğimiz tek şey, vatanın bölünmez bütünlüğü ve üzerinde dalgalana bayrağın varlığı idi.
Bazen her şey insanların beklentisi doğrultusunda gelişmemektedir, başlangıçta bize katılırsanız yararlanacağınız imkanlar bunlardır denmesine karşın , katıldıktan sonra bir çok şeyin vaad edilenden farklı olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalmıştık. Zamanla çıkarılan yasalar ve kanunlarla tamamlanamayan bir çok eksik ile yine vatan için için bu gençler her yerde görev yapmaktadır. Emeklilik sistemi ve 45 yaş sorunu daha yakın zamanda çözülmüş, bir çok özlük haklarının verilmesi beklenirken , görev esnasında malulen emekli olan bir uzman personelin yaşadıklarına kulak verelim.
02.02.1967 Samsun ili Havza ilçesi doğumluyum. 1992 yılında Uzman personel olarak Gaziantep'te göreve başladım. Sırasıyla Gaziantep, Sivas, Başkale, Van, Silopi, Şırnak'ta görev yaptım. Görev bölgesinde geçirdiğim rahatsızlık sonucu Ankara GATA ' ya sevk edildim. 8 Ay tedavi gördüm bu süreçte iki gözümü kaybettim. İstanbul Haydar Paşa Hastanesinde beyin ameliyatı oldum. 2004 yılında TSK dan Malülen Emekli oldum. Maddi ve Manevi sıkıntı içine girdim. Hala maddi ve manevi sıkıntılarım devam etmektedir.
Düşünün, yanınızda bir aileniz var ve onların geçimlerini sağlamaya çalışırken, tedavi süresince para alamıyorsunuz, malulen emekli olabilmeniz için dosyanız kurumlar arasında dolanırken, siz geçim sorununu halledebilmek adına borca girmektesiniz. Sürecin sonunda 540 liralık maaşınız, maaş alamadığınız günlerin toplam 3 bin lira parası, Emekli sandığında 10 bin lira ve TSK, dayanışma vakfından 8 bin lira alarak yapmış olduğunuz borçların yanı sıra, başınızı sokacak bir evi babanızın evinin üzerine bu parayla yapmaya çalışıyorsunuz. Görev sürecinde böyle bir sonu kimse beklememekteydi. Görev esnasında aldığı maaş ile sadece geçinebilen insanların toplu bir parasının olması ihtimali oldukça düşüktür. Doğal olarak kredi kartları veya krediye baş vurarak durumunu düzeltmeye çalışacağı için gün geçtikçe daha çok borca batılacaktır. Borçla, borç ödenmemektedir