MEKKE- MEDİNE DÖNEMİ CEHALETİ VE TARİHİN ÖNEMİ
Günümüzde bazı İslam-CI yazarların, ya akıl tutulması ya da yağcılık ve yaranma duygusuyla yazdıkları yazılarda; Medine dönemi başladı söylemlerini gördükçe, cehaletlerine kızsam mı, üzülsem mi bilemiyorum.
İlmî konularda gençliğe veya günümüz okurlarına "faydalı olabilmek" zordur.
İnsanlar rutin bilgilere, internetten kolay bir şekilde zaten ulaşıyorlar.
Günümüz gençliğinin önelikli problemi; kolayca ulşaılabilen rutin bilgiler, Hadisi Şeriflerin veya ayeti kerimelerin meal ve tefsirleri, fıkhi hüküm ve fetvaların okunması, nakledilmesi değildir.
Okunan ya da bilinen bu bilgilerin nasıl yorumlanabileceğidir asıl problem!
Yıllarca, din adına yazanlarda, faydalı işlere imza atanlar olduğu gibi, ortalığı velveleye vererek, o günkü işini çözebilmek için “dini” kullananlar da olmuştur.
Güncel siyasi veya sosyal hadiseleri, tarihin herhangi bir dönemiyle özellikle de " Mekke veya Medine" dönemleriyle kıyaslayarak şöyle yapmalıyz, böyle yapmalıyız gibi yorumlar yapabilmek için;Tarihi iyi bilmeliyiz.
Mesaj vermek, doğru tebliğde bulunmak isteyen samimi müslümanların, kıyas yaparken çok dikkatli olmaları gerekmektedir.
Siyaset yapanların her seçimi "İstiklal Harbi" ne benzetmelerindeki, aculluğu veya istismarı farkında olarak veya olmayarak çoğu kez tebliğcilerin de yapmaları işin suyunu çıkarmakta hatta fayda yerine zarar vermektedirler.
Ülkemizin geçen 13 yılını Mekke dönemine benzetip, bundan sonrası Medine Dönemi olmalı absürtlüğü, şayet bir istismar değilse, tarih bilmemenin verdiği eksikliğin ve cehaletin dini yorumlara yanlış yansımasıdır.
Kastedilen 13 yıllık geçmiş Akparti iktidarının dönemidir ve Mekke dönemine hiç de benzememektedir.
1 Kasımdan sonra başlayan dönemi ise, Medine Dönemine benzetmek (güzel bir temenni olsa amenna) için İslam-CI’ların biraz da tarih okumalarını ve İslamın tarihi dönemlerini mukayese ederken, ciddiyeti yaranmaya tercih etmemelerini beklerdim.
Ne geçmiş 13 yıllık dönem Mekke Dönemine benzemektedir, ne de görünen güncel yansımalar Medine Dönemi çağrışımı yapmaktadır.
En bariz misali; Mekke döneminde tüm inananlar yek vücuttu ve önderleri Resulullah (a.s.)dı.
Yağmaya koşup gelenler v.b. yoktu...
Sadece İman ve Çile vardı.
13 yıllık geçmişin başarıları çoktur, iyi güzel tarafları da çoktur.
Bu yüzden zaten her seçim kazanıldı.
Olumsuz ve kötü tarafları hiç yoktur diyebilir miyiz?
Hele de güncel şahısların, Mekke dönemindeki güzîde insanlara benzetilmesi anormal abartı veya yaranma duygusu değilse nedir?
Bundan sonrası Medine Dönemidir diyenlerde;
Ya basiretlerin bağlı olması ya da yağdanlık ve yaranma duygusunun ağırlığı söz konusudur. Mekke ve Medine Dönemleri; İslamın altın çağları olup birliğin nasıl olması gerektiğinin kıyamete kadar şaşmaz ölçeğidir.
Günümüzde; neredeyse her cemaat, tarikat ve din adamının ben doğruyum diğerleri dalalettedir, yok edelim gitsinler dediği, birbirlerine karşı sevgi ve saygıyı değil kin ve nefreti esas aldıkları bir gerçek değil midir?
Bu kadar bölünmüşlüğün, birleşmeye engel cehalet ve menfaat duygularının, dini ve siyasi istismarların öne çıktığı bir dönem nasıl Mekke-Medine dönemlerine benzetilebilir ki!
Hz. Ali (r.a.)'dan sonraki; kinleşme, ayrışma, kavga etme dönemine benzetilse, tam olmasa da biraz daha uygun olabilirdi belki!
İslami ıstılahlar, tarihi miras; mü'minlerin ortak mülküdür.
Bu mirasdan manevi anlamda faydalanmak isteyenlerin,istirmarcılara karşı daha dikkatli olmaları en büyük dileğimiz olmalıdır.