Umre programımızın 16 günlük Mekke bölümünü tamamlayarak, sabah namazını kıldıktan sonra hüzünlü bir ayrılışla, Cuma namazını Mescid-i Nebevi'de kılmak üzere, Medine'ye doğru yola çıktık.
Mekke'den Medine'ye yolculuk söz konusu olduğunda, Miladi 622 yılında Peygamberimizin, Hz. Ebubekir ile birlikte yaptığı "Hicret" yolculuğu aklıma gelir.
Üç gün, Sevr dağının tepesindeki Sevr mağarasında misafir kalan Peygamber'imiz, yaklaşık 15 günlük o meşakkatli yolculuğu zor şartlarda gerçekleştirdiğini günümüze kadar gelen kâdim bilgilerden öğreniyoruz.
Şimdilerde, klimalı ve konforlu otobüslerle yaptığımız Mekke-Medine arası yolculuğu elbetteki Peygamber'imizin hicret yolculuğu ile mukayese edecek değilim. Ama, mademki böyle bir yolculuk yapıyoruz, bunu fırsat bilerek, günden düne gidip, Peygamber'imizi daha iyi anlamak istiyoruz.
Ortalama 5-6 saatte kat ettiğimiz yaklaşık 450 km'lik yolu, Peygamber'imiz o günün şartlarında ve muhtemel sıkıntılara karşı tedbirli yürüyüşü de dikkate alarak 15 günde tamamlamıştır.
Bugünden bakarak, dünün o zorlu yolculuğun ruhuna işaretle, yolculuğun hedefini dikkatlere sunmak istiyorum.
Bugün ziyaret amaçlı ve bir çok kişi için çok yüzeysel anlamı olan, duyguyu merkeze alan ve fazla da derinliğine nüfus edilmeden yapılan bu yolculuk elbetteki belli bir maksada ulaşmaktadır.
Yaklaşık 20 yıldan beri defalarca gidip, geldiğim bu yolda Peygamberi izlerin gönüllere yansıyan derinliğini maalesef çok da göremedim.
Elbetteki, 1400 küsur yıl önceki hâli tam olarak anlamanın zorluğunu da dikkate alarak bir değerlendirme yapıyorum. Buna rağmen bugünün yolculuğunun, Peygamber'imizin hicret yolculuğunu hatırlatması bakımından gönüllerde bir karşılık bulması gerektiğini bir ilahiyatçı olarak belirtmek istiyorum.
2014 yılının ilk günlerinde, OMÜ hocalarıyla 10 günlük bir umre programı yapmıştık. 90 civarında profesör hocamız ve eşlerinin katıldığı o umre programında, Mekke'den Medine'ye geçerken yolda mola verdiğimizde, şimdi hangi hocamız olduğunu unuttuğum ama bende çok derin iz bırakan teklifi ile karşılaştım.
!Otobüsler mola hâlindeyken bir grup hoca ile birlikte "Haydi arkadaşlar Peygamber'imizin hicret sünnetini 100 mt de olsa yaşayalım" diyerek, kol kola girip, beni de yanlarına alarak bir miktar yürümüştük hicret niyetiyle.
Tıp profesörü olduğunu hatırladığım hocamızın bu teklifi ve ortaya koyduğu tavır çok anlamlı gelmişti. Mekke-Medine arasındaki yolculuğu, o 100 mt'lik fiili yürüyüş ayrı bir değerle, anlamlı hâle getirmişti.
Altını çizmeye çalıştığım husus; yazımıza konu başlığı yaptığımız yolculuğun derinliğini fark ederek anlamı hâle getirilmesini sağlamak, böylece de yolculuğu ibadete dönüştürmektir.
Kendi adıma ben söz konusu yolculuğu, işaret etmeye çalıştığım hususları dikkatlere sunarak gerçekleştirmeye çalışıyorum.
Gerek sorumluluğunu üstlendiğim kafile ve gerekse bu yolculuk esnasında bulunduğum otobüsteki umreci ve hacılara konuyu bu derinlikle izaha çalışarak, duygunun yanında bilgi de sunup, onları tarihle ve Peygamber'imizle kucaklaştırmaya çalışıyorum. Belli oranda maksada da ulaşıyorum.
Mekke-Medine arası otobüs yolculuğu esnasında yazıya döktüğüm bu düşünceler, Medine'nin de daha iyi ve doğru anlaşılmasına katkı sağlamaktadır. Bu duygularla kutsal topraklardan selâm ederim