Mekke’nin Fethi; Peygamberimizin, arkasına bakarak çıktığı Mekke’ye, başı dik olarak dönmesini anlatır. Mekke’den ayrılırken; “Ey Mekke seni seviyorum, buradan ayrılmak istemiyorum, ama senin evlatların beni rahat bırakmadılar” diye seslenen Hz. Peygamber, tekrar ayrıldığı yere döndüğünde kendisini kovanlara “eman” vermesidir Mekke’nin Fethi. En önemlisi de, Kabe’nin putlardan temizlenmesidir.
Hz. Peygamber’in Mekke’den ayrıldığı, 622 tarihinde Kabe’nin etrafında 360 tane irili ufaklı put bulunuyordu. Mekke’yi Fethinde de aynı putlar yine Kabe’nin etrafındaydı. Putların en büyüğü olan “Hubel” Kabe’nin üstüne konulmuştu. Bu durum müşrikleri sevindiriyor, Müslümanları da üzüyordu. Diğer putlar Kabe’nin içine ve etrafına yerleştirilmişti. Peygamberimiz Mekke’nin fethi esnasında elindeki değneği ile bu putları itiyor, her birini yıkıp deviriyordu.
Putlar yıkılırken de; “Hak geldi, batıl yok oldu, esasen batıl yok olmaya mahkumdur. Hak geldi, batıl ne yeniden başlar, ne de geri gelir” diyordu. Allah (c.c.)’ın ayetlerini konuşturuyordu. Peygamberimiz, Kabe’nin içine girmek için Talha oğlu Osman’dan Kabe’nin anahtarını isteyince, “Emanettir Ya Rasülallah” diyerek Hz. Peygambere teslim etmiştir. Kabe’nin içi de putlarla doluydu. Peygamberimizin emri ile Hz. Ömer Kabe’nin içindeki putları yerlerinden kopartıp dışarıya fırlattı. Müşrikler İlah diye secde ettikleri putların yıkılışını ve kırılışını şaşkınlıkla seyrediyorlardı. Dün İlah olan putlar, Hz. Peygamberin fethi ile moloz yığınlarına dönüşmüştü. Kabe’nin içi temizlenince Peygamberimiz içeriye girerek Kabe’nin içini gezdi ve içeride namaz kıldı. Yıllarca arzuladığı Kabe’nin içinde Hz. Peygamber kendisini dinledi ve geçirdiği süreci düşündü.
Mekke feth edilmişti. Müslümanlar sevinçli, müşrikler hem üzüntülü hem de tedirgindi. Hz. Peygamberin kendileri için vereceği kararı bekliyorlardı. Kendileri Hz. Peygamberin yerinde olsa herkesin başını keserlerdi, bu düşünceden dolayı hepsi korku ve panik içindeydiler. Hz. Peygamber Kabe’den dışarıya doğru baktığında müşriklerin sıra halinde durduklarını gördü. Yıllarca kendisine düşmanlık yapanlar, şimdi düşmanlık yaptığı kişiden karar bekliyorlardı. Bunları bir bir zihninden geçiren Peygamberimiz; Allah(c.c.) birliğinden bahsetti ve “geçmişten dolayı size azarlama yoktur, hepiniz serbestsiniz” hükmünü verdi.
Öğle vakti olmuştu. Hz. Bilal Kabe’nin üzerine çıkarak öğle ezanın okudu. Mekke sokaklarında ezilen ve çiğnenen Bilal şimdi müşriklerin de kutsal kabul ettiği Kabe’nin üzerindeydi. Bu, önceliğin takvada olduğunun fotoğrafıydı. Mekke’lilerin Hz. Peygambere biat etmesiyle fetih süreci tamamlanmıştı. Putlar’ın Kabe’den temizlenmesi “Tevhidin” ilanı olmuştur. Bu gün de kalplerin fethi için gayret gerekmektedir. Hz. Peygamberin Mekke’yi fethi bu günün Müslümanına önemli bir strateji vermiştir.
1 ocak Mekke’nin Fethi harekatının başladığı tarih, 11 ocak da Fethin gerçekleştiği tarihtir. İslam devletinin güçlenmesi, İslama girişlerin çoğalması ve Müslümanların üç kıt’aya yayılması Fetihle başlamıştır. Bu nedenle de, Fetih gününün kutlanması Müslümanlar için ayrı bir önem arz eder. Bu tarih, Müslümanlar için yeni bir dönemin başlangıcıdır. Mekkenin fethi ile ilgili kutlamaların 1 ocak tarihinde yapılması da maksada uygundur. Zira fetih harekatının start verildiği tarih "1 Ocak"tır. On bin kişilik Fetih ordusu 1 Ocak tarihinde Medineden hareket etmiş, 11 Ocak tarihinde de Kâbedeki putlar temizlenmiştir.
Bugünün eksiği; Mekke Fetih ordusunun gönül duygusu ve iman gücüdür. 2 milyara yakın İslâm dünyasının 20 milyon dünya siyonizmine karşı etkin bir strateji geliştirememesi bu eksiklik nedeniyledir. İsrail’deki 7-8 milyon siyonist güce karşı direniş gösteren 2 milyonluk Gazzeli; Fetih ordusunun bugünkü yansımasıdır. Mekke'nin fethini kutlayan Müslümünlar, Filistinin fethi için çalışmalıdır. Gazzeye yardım; Mekkenin fethini kutlamanın bugünkü zorunlu şeklidir.