İslâm ve Osmanlı tarihinin birçok kısmında, Melaike'lerin yardımı tarihiile kayıtlara girmiştir. Bedir savaşında 313 Müslüman'a karşı, binden fazla müşrikin çarpışmasında, beyaz elbiseli ,sarıklı ve elleri kamçılı meleklerin geldiği, Kitabımız Kur'an-ı Kerim'in ENFAL suresindeki ayeti kerime ile de belirtilmiştir.
Hüneyn savaşında, görülen meleklerin ise, Yeşil elbiseli olduğu, Müslümanların başlarına sardıkları sarık ve tayla sanları da, işte bu İmdat Meleklerinin kıyafetlerinden aldıkları tefsirlerin rivayetlerinde görülmüştür.
Osmanlı ordularının, Allah'ın emrine sarıldığı, Peyganberimizin sunnetine harfiyen uyduğu devirlerde, İlahi yardımlara daima nail olmuş, Kafirlerle kıran, kırana çarpışıldığı zamanlarda, Meleklerin imdada yetiştiği görülmüştür.
bunlardan bir tanesi de Osmanlıların, Ruslar la yaptığı Kırım harbindeki ortaya çıkan tablodur. Ruslar 150 bin kişilik, tam teçhizatlı orduları ile, EFLAK BUĞDAN mıntıkasına girdiklerinde, 25.000 kişiyi Bükreş üzerine salmışlardı.
Yıl 1852. Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa kumandasındaki 3 bin kişilik Osmanlı birligi, Rusların ilerlemesini önlemek için OLTANİÇE'de bitmiş teçhizat ve 3 Top ile bekliyordu. Düşman ordusu bu zayıf noktayı ezmek için 10 misli bir kuvvetle hücuma geçti.
Bu harbi cıvar tepelerden seyretmek için, Eflak,Bugdan ahalisi, hatta yabancı gazeteciler ve halk, seyir yapmak için toplanmışlardı. Rus ordusu, ağır top atışları ile, Osmanlı askerlerinin içinde bulunduğu kaleyi adeti ateş yağmuruna tutmuştu. Türk askerlerinin arka tarafında Tuna nehri, çılğınca akıyor. önünde ise, Cehennemi top gülleri, ve silahlardan çıkan kurşunlar aralıksız üstlerine yağıyordu.
Türk askerinin teçhizatı bitmek üzereydi. Bundan sonrası süngü ve kılıçların, gögüs gögüse savaşı olacaktı. Kolağasının emri ile, bütün asker kale içinde bir araya gelerek, İkişer rekat namaz kılmaları ,ŞEHİTLİK isteminin kararlılığını gösteriyordu. Bu ara kara bulut. gibi topların himayesinde ilerlemiş olan Rus askerleri de, artık ağır silahlarını susturmuş, onlar da süngülerini takmışlardı.
Çevre tepelerde vaziyeti seyreden, Avrupa'nın çeşitli ülkelerine ait gazeteciler ve halk, Türk askerlerine acıyor. Düşmanın sayısal ve silah üstünlüğü karşısında yok olup gideceklerini hesap ediyorlardı.
Namaz bitmiş Hep birlikte eller semaya açılmış Allah'ın yardımı istenirken, Muhtiş bir hadise oldu. Eline semaya yükseltmiş olan kolağası, eli ile sevinç narası atarak bir şeyi gösteriyordu, "Gazilerim, benim imanlı çocuklarım, bakınız Allah (c.c.) bizlere imdat gönderiyor. Semaya bakın !" diye heyecanlı bir sesle haykırıyordu.
Bir anda başlarını semaya çeviren İslâm mücahitleri, bölük bölük turna kanatlı, yeşil elbiseli Melaike ordusunun, Rus ordusunun üzerine, ışıl ışıl parlayan kılıçları ile dalışları görülüyordu. Şehit olmaktan başka bir şey düşünmeyen Türk askerleri, kale kapılarını ardına kadar açarak, ALLAH, ALLAH nidaları ile, düşmanın üzerine saldırışları, onca düşmanı darmadağın edişleriyle noktalanmıştı.
Binlerce Rus askeri, Melekler ve Türk askeri tarafından öldürülürken, Kaçanların geride bıraktıkları teçhizat bir mezbeliliği andırıyordu. Ortalık sukunete kavuştuktan sonra, Ottaniçe de durumu seyretmiş olan halk ve gazeteciler, Türk askerlerine şu suali soruyorlardı.
"Yanınızda dövüşen, yeşil elbiseli, nurani yüzlü babayiğit Askerler kimlerdi. Onları şimdi aranızda göremiyoruz" diyorlardı.
Cevabını; SİZ ALLAH'a YARDIM EDERSENİZ. ALLAH'da SİZE YARDIM EDER. (Muhammed Suresi 7. Ayeti ile cevap veriliyordu. )