Memati yaşayacak mı....

Recep Yazgan

Memati yaşayacak mı Tehlikenin farkında mıydık?

Yeni çıkan gazetelerin ilk sayılarını almak gibi iyi ve bunları arşivleyememek gibi de kötü bir alışkanlığım var..
Taraf Gazetesi"nin de ilk sayısını 1YTL iken almış ve kendisinde Yeniyüzyıl ve Yenibinyıl tadı bulmuştum..
Daha sonra bir gazeteye günde 1YTL vermenin fazla lüks olacağını düşündüğüm için bu  gazetenin peşini bıraktım..
Gazete bayilerinde,  "Taraf artık 40 Krş." Spotunu gördüğümde de pek aldırış etmedim.. Sadece Pazar günlerimin tembelliğinde diğer gazetelerin yanına çeşit olsun diye ekliyordum..
Sonra her nasılsa ve her yerde okuma   imkanını bulabildiğimiz  Zaman Gazetesi"nin (bile) Taraf"ın haberlerinden haber (ler)  yaptığı dikkatimi çekti.. Sonra da bu alışkanlığın sadece Zaman"a mahsus olmadığı..
Taraf da bu konuda bir uyarı yaptı bir süre sonra;  "İsteyin Paylaşalım"
Kimeydi bu mesaj; bu mesaj Ergenekon çetesi hakkında yayın yapacak cesareti olmayan ve Taraf"ın haberlerini ertesi gün haber yaparak günü kurtarmaya çalışan gazetelereydi.
Taraf Gazetesi şöyle ilginç bir iddiada bulundu; “Haberleri Sizin Muhabirleriniz veriyor; O gazetelerin karar vericileri bilmiyorlar ki muhabirleri o haberlerin bir bölümünü bize kendileri veriyor. Çünkü ellerindeki haberi kullanmıyorlar. Ya da haber hepimizde oluyor ama cesaret edip kullanmıyorlar, biz yayımlıyoruz."
Taraf'ın "hodri meydan" dediği sürmanşet şöyle bitiyor; "Buradan söz veriyoruz: bu haberleri kullanacak cesareti göstereceğinizden emin olup bizden isteyin, haberleri sizinle paylaşalım." 
Kimileri Taraf'ın en çok kâğıdını beğenmişlerdi. Ben ise haberciliğini beğendim.. Bizim Mahallenin anlı şanlı gazeteleri habercilik oynarken bu  gazete bizzat habercilik yapıyordu.. Bizim mahallenin gazeteleri ise okuyucularından sıkılmadan bu gazetenin haberlerini haber yapıyorlardı..
Taraf Gazetesi, iyi düşünülmüş manşetlerle bu işin hakkını verirken; bizim mahallenin basını ise etli ile sütlü arasındaki "denge"nin hesabını yapıyorlardı…
Taraf Gazetesi masa başı/ ajans başı habercilik yerine bizzat olayın merkezinden haber yapıyor hatta muhabiri tutuklanıyordu; bizimkiler çok satan gazete sahibi olmak ile övünüyorlardı.. 750 Bin satan bir Gazetenin Türkiye yön vermesi gerekirken, sadece 20 Bin satan bir gazete gündemi sarsıyordu..
"Herkes bulunduğu yerden bir adım geri atsın" isteği bazıları için istikrar demekti ama Taraf için çetecilerle uzlaşmak demekti.. Başörtüsü de dahil en tabi insan hakları talebinden geri adım atmaktı.. Bu uzlaşma talebini yüksek sesle ve tuhaf bir şekilde dile getiren Hisarcıklıoğlu"na tarafın cevabı şu oldu; “Bu uzlaşma, Türkiye"yi huzura kavuşturdu mu; Hayır. Katillerle uzlaşamazsınız çünkü. Onlarla uzlaşılamaz, onların “suç ortağı” olunabilir ancak. Eğer “Siz beni kapatmayın, ben çeteleri rahat bırakayım” zemininde yeni bir “uzlaşma” yaparsa, yakın bir gelecekte yeniden başının derde girdiğini görür. Bundan sonra bir “uzlaşma” şansı yok AKP"nin... Ya teslim olur, kapama tehdidinden kurtulur ama ona “bu düzeni değiştirmesi” için oy verenlerin desteğini kaybeder.
Ve, resmen varlığını sürdürürken ölür.
Ya da bu düzeni değiştirmek ve Türkiye"yi Avrupa Birliği üyesi yapmak için mücadele eder.


Bu yazının bir de ana fikri var; Artık takım tutar gibi gazete almanın/okumanın devri geçti.. Taraf gazetesi "Dinci Basın" saflarına sokulurken ve Ak Parti"yi desteklemekle suçlanırken yaptıkları demokrasiye kompleksiz ve "Taraf/sız" bir şekilde sahip çıkmaya çalışmaktı..

İyi bir gazete kendini yarın da okutacak formüller üzerinde kafa yormalıdır.. Okuyucularına manipülasyon yerine haber vermelidir.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.