"Meme onarımı lüks değil gereklilik"

Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel ve DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Psikolog Emre Konuk,



15 Ekim Meme Sağlığı Günü dolayısıyla, meme kanserinin kadınlar üzerindeki fiziksel ve psikolojik etkilerine değinerek, hastalık sürecine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.

Ülkemizde her yıl 30 bin kadın meme kanserine yakalanıyor. Her sekiz kadından biri hayatının bir döneminde meme kanserine yakalanma riskini taşırken, meme kanseri, şehirli, az çocuk yapan, yüksek sosyokültürel seviyeye sahip kadınları daha fazla yakalıyor.

Son yıllarda yapılan etkili kampanyalar, bu hastalığı erken dönemde yakalama ve iyileşme sürecini olumlu yönde etkiliyor. Tüm bu bilinçlenme süreci beklentilerin de yükselmesine etki ederken, şehirli kadınlar iyileşmenin yanı sıra eski doğal bütünlüklerine bir an önce kavuşmak, hastalığın neden olduğu psikolojik sorunlardan bir an önce kurtulmak istiyor.

Kanserden sadece kurtulmak yetmiyor; fiziksel ve psikolojik onarım da gerekiyor…

Meme kanseri sonrası meme onarımları ve hastalar üzerindeki psikolojik etkileri konusunda alanlarında uzman iki önemli isim; Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel ve DBE Davranış Bilimleri Enstitüsü Kurucu Başkanı Psikolog Emre Konuk, 15 Ekim Meme Sağlığı Günü nedeniyle biraraya gelerek, Türkiye'de kanser sonrası meme onarımlarının fiziksel ve psikolojik açıdan önemine değindi ve bilinmeyen-yanlış bilinenleri anlattı.

Dr. Akın Yücel, meme kanserine yakalanan her kadının, tedavinin başlangıç aşamasında onarım seçenekleri konusunda bilgilendirilmesinin önemini vurgulayarak; kadınların bu konuda bilgilendirilmelerinin geçtiğimiz yıl FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından zorunlu hale getirildiğini belirtti. Ülkemizde hastaların bu konuda yeterince bilinçlendirilmediğine dikkat çeken Dr. Yücel, meme onarımları ile ilgili olarak şunları söyledi:

“Dünyada ve Türkiye'de meme kanseri konusunda toplumsal çapta önemli bir farkındalık ve duyarlılık oluşturuldu. Bu sayede erken evrede yakalanan kanser vakaları büyük oranda arttı ve meme kanseri sonrası sağkalım oranları eskiye nazaran yükseldi. Aynı bilincin kamuoyuna yeterince anlatılmayan meme onarımı konusunda da oluşturulması çok önemli. Meme onarımı tüm dünyada meme kanseri tedavisinin önemli bir parçası olarak kabul ediliyor ve bir gereklilik haline geliyor. Erken olgularda kanser cerrahisi yapılırken, aynı zamanda onarım süreci de başlatılıyor. ABD de geçtiğimiz yıl 93 bin kadına meme onarımı cerrahisi uygulandığı biliniyor. Ülkemizde ise bu sayı çok düşük… çünkü sahip olunan bilgi ve bilinç yetersizliği ülkemizdeki kadınların meme onarımını hala bir lüks olarak görmelerine sebep oluyor. Meme onarımı ameliyatları hastaları fiziksel ve ruhsal olarak son derece olumlu yönde etkilerken; yaşam kalitelerini de yükseltiyor. Bu konuda bilgilendirilmeyen hastalar ise ne yazık ki önemli bir tedavi fırsatını kaçırmış oluyor”

Meme onarımı yaptırmayanlar sadece organlarını değil ailelerini de kaybedebiliyor…

DBE Kurucu Başkanı Psikolog Emre Konuk, 15 Ekim Meme Sağlığı Günü sebebiyle yaptığı konuşmada, kansere yakalanan hastaların, doku ve organ kaybı ile baş etme yöntemleri üzerinde dururken, özellikle genç yaştaki kadınların bu durumdan daha fazla etkilendiğini söyledi. Erken yaşta kansere yakalananların fiziksel görünümlerinin psikolojilerine önemli yansımaları olduğunu belirten Konuk, bu hastaların hayata tekrar bağlanması, yaşamsal süreçlerinin iyileşmesi ve hayat kalitelerinin artması için meme onarımlarının büyük önem taşındığını vurguladı. Organ kaybı yaşayan evli hastaların bu süreç içinde büyük özgüvensizlik yaşadığına değinen Konuk, hastalığın aile ilişkilerine de yansıdığı ve boşanmalara sebebiyet verebildiğinin altını çizdi. Kanser cerrahisi sonrası meme onarımı işlemlerinin hastaların psikolojisini son derece olumlu etkilediğini belirten Akın Yücel ise, onarım sürecinde hastanın hayata bağlılığının arttığını, hastalığa karşı mücadele isteğinin yükseldiğini ve bu durumdan eşler arasındaki dayanışmanın da olumlu etkilendiğini söyledi.

Psikolog Emre Konuk ise sözlerine şöyle devam etti:

“Kanser, özellikle meme kanseri gibi hastalıklar ve organ kaybı, terk, ihmal, dışlanma, kayıp, özgüven yitimi ve benzeri gibi her zaman taşıdığımız temel bazı korkuları tetikler… Aşılması için bir şeyler yapılmazsa kalıcı hale gelir. Kişi normal olarak günlük yaşamında beslendiği kaynaklardan uzaklaşır ve büyük ölçüde, yaşadığı soruna odaklandığı bir yaşam ön plana çıkar. Bu travmatik bir yaşantıdır ve iş hayatından özel hayata tüm yaşama damgasını vurabilir. Sürecin daha en başında iken profesyonel bir yardım almanın önemli faydası vardır. Bu noktada yardım istenecek profesyonelin, travma ve travmatik yaşantı alanında deneyimli olması, çalışmanın verimini artırır.

Zaten problemli olan bir ilişki söz konusu ise hastalık ve sonrası süreç boşanmaya kadar gidebilir. Meme onarım ameliyatları, genelde hasta psikolojisini, aile yaşantısını ve kişinin kendisiyle olan ilişkisini olumlu yönde etkiler. Bu süreç kişinin kimliği ile ilgili sorunlar yarattığında profesyonel yardımın ihmal edilmemesi gerekir. Sorunların aşılmasında yakın aile bireylerinin ve diğer yakınlarının rolü büyüktür. Bu nedenle sorunun aşılmasına katkıda bulanabilecek herkesin profesyonel yardım sürecine dahil edilmesi yerinde olur. Sorunun çözümü ise temel korkuların giderilmesi ve hayatın eskisi gibi devam edebileceği duygusunun yeniden kazanılmasına bağlıdır.”

Çocuk doğurmadıysanız, erken adet gördüyseniz dikkat!

Meme kanseri, deri kanserlerinden sonra kadınlarda en sık görülen kanser türü. Kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında, akciğerden sonra meme kanseri ikinci sırada yer alıyor. Amerikan Kanser Derneği'nin verilerine göre dünyada her yıl 1,3 milyon kadına meme kanseri teşhisi konuluyor; her yıl 465 bin kadın ise bu nedenle hayatını kaybediyor. 1970'lerden bu yana meme kanserinin görülme sıklığında artış yaşanıyor. Bunun en önemli nedeni olarak tanı imkanlarının artması ve meme kanserlerinin çok erken evrelerde yakalanabiliyor olması gösteriliyor.

Yaşam tarzı meme kanserine yakalanmakta önemli etken oluyor. Çocuk doğurmayan, büyük şehirde yaşayan, erken adet görmeye başlayıp geç menopoza giren ve menopoz sonrası hormon kullanan kadınlar en büyük riski taşıyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

SAĞLIK Haberleri