Beşer olan insanın fıtrat gereği etkilendiği bir çok olumsuz alan vardır. Menfaat, her insanın etkilendiği bir konu başlıdığıdır. Öfkelenmek de her beşerin fitrat duygularındandır. Tecrübe; insana yol haritası oluşturur, ancak tecrübenin kötüsü de insanın hayatını olumsuz etkiler.
Menfaat denince öncelikle para akla gelir. Dünyanın geçerli maddi akçesi paradır. Zenginlik ve fakirlik bunun üzerinden tarif edilir. Varlıklı veya yoksul olmak da para üzerinden değerlendirmeye konu olur. Toplumumuzda "Paranın açamayacağı kapı yoktur" diye de darb-ı mesel olan bir cümle söylenir sık sık.
Öfke, fıtrattır. Öfkelenmek değil, öfkeye hâkim olamamak soruna dönüşür. Kitabi naslarda "öfkelenmeyin" diye bir tavsiye yoktur. "Öfkeye hakim olun" diye uyarı söz konusudur. "Öfkeyle kalkan zararla oturur" ata sözü de konuya açıklık geçirmektedir. Öfke üzerinden söylenen sözler ve ortaya konan davranışlarla verilen kararların isabetli olmayacağı tecrübelerle bilinir.
Tecrübe yaşamak, insan hayatını ya rahatlatır ya da boğar. Güzel tecrübeler, yeni gelişmelere ve güzel işlerin yapılmasına katkı sağlar. Kötü tecrübeler ise karar vermeyi engeller, yeni gelişmelerin oluşmasını olumsuz etkiler, güzel işler yapmaya mani olur. Kötü tecrübe, korkuya neden olur. Korku da karar almanın önündeki en büyük engeldir. "Atalarımız; "En kötü karar, kararsızlıktan iyidir" diye yayanmış tecrübelerini toplumla paylaşmışlardır.
Kainatın sahibi yüce Allah, yaratmış olduğu varlıkların zaaflarını, ihtiyaçlarını, korkularını ve arzularını bildiği için; insanın kısa olan dünya hayatını huzurlu ve mutlu yaşamasını sağlamak bakımından vahyi bilgilerle kullarını bilgilendirmektedir. Peygamberi yaşam şekliyle de pratik bir hayat ve yaşam şekli ortaya koymuştur.
Yazımıza konu ettiğimiz bu üç olumsuzluk, günümüzün en çok karşılaştığı ve hayatın akışını olumsuz etkileyen unsurlardır. Bu nedenle Allah; menfaati değil infakı emretmiş, öfkeyi değil sabır göstermeyi istemiş, tecrübeyle yol bulmaya çalışma yerine vahyin bilgisiyle hareket edilmesini Kur'anda bildirmiştir.
Menfaat ölçüleriyle atılan adımlar ve verilen selamlar toplumda kaosa neden olmaktadır. Öfke ile alınan kararlar ve yapılan eylemler başta aileler olmak üzere bütün sosyal ilişkileri perişan etmektedir. Yaşanan olumsuz tecrübeler; korku ve endişe oluşturduğu için atılımı ve açılımı engellemekte, dinamik bir yaşam yerine statik bir toplum oluşmasına sebep olmaktadır.
Para, her şeyin anahtarı gibi görüldüğü zaman iman zaafa uğramıştır. Öfke üzere kararlar alındığı zaman hayırlı sonuçlar yok olmaya mahkumdur. Kötü tecrübeye boyun eğildiği zaman statik bir hayata mahkum olunmuş demektir. Böyle insanlardan oluşan bir toplum uyuşuk olacaktır. Evlatlarına dinamik bir miras bırakmayacaklardır. Bu olumsuzlukları fert olarak yaşayanlar ne dünyada ne de ahirette huzur bulamayacaklardır.
İman, sabır ve vahyi bilgi; insanın huzurunun ve mutluluğunun garantisidir. Zor ama sahip olunduğunda tadına doyulmayan bu duygular fıtratla da örtüşmektedir. Fıtrat, hem şerre hem hayra uygun yaratılmıştır. İnsan için doğru ve güzel olanla yanlış ve kötü olanı Allah c.c. göstermiştir. Tercih kişinin kendisine kalmıştır. Kulluk ve imtihan da işte budur.