Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Adnan Bahadır, kamuoyunun tüm kesimleri tarafından merak edilen soruları, Büyükşehir Belediyesi'nde yaşananları, A Takımı Operasyonu'nu Ak Parti İl Başkanlığı'nda yaşananları ve cezaevi sürecini gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Miraç Öztürk'e anlattı
ÖZTÜRK: Biz Adnan Bahadır'ı daha çok Samsun Büyükşehir Belediyesi'ndeki faaliyetleri ile tanımaya başladık. Orada görevde bulunduğunuz vekillik döneminde birçok kararın altına imzalar attınız. Vekillik dönemini yürütürken bir operasyon yaşandı ve siz de bu operasyon kapsamında gözaltına alınanlar arasındaydınız. Biz öncelikle biraz Belediye'deki ilk süreçten bahsedelim. Nasıl o göreve geldiniz, neler yaptınız, nelerin altına imzalar attınız? Sonrasında da operasyon döneminden devam edelim...
BAHADIR:2004 seçimlerinde belediyede göreve başladım ve 2004'deki seçim sürecinde bir takım sıkıntılar yasadım, olmaması gereken. Ben Canik' te o dönemde Aygaz bayiliği ve artı yurt işletmeciliği yapıyordum. Şehir merkezinde bu anlamda Canik Bölgesi'nde yaklaşık 10 binin üzerinde müşteri potansiyeli olan çok kapsamlı bir Aygaz bayiliğimiz vardı. İl Başkanı Fuat Köktaş'ın talebiyle, bizi liste başı olarak orada meclis üyeliğine yazdılar. Benim öyle bir talebim yoktu o günkü teşkilattan. Bende onlara eğer size gerekliysem, lüzumluysam ve hizmet edeceğime inanıyorsanız yazın beni, ama beni buraya yazarsınız, beni burada tutamayabilirsiniz dedim. O günkü İl Başkanı'na aynen dediğimi söylüyorum, altını çiziyorum. Beni bu listeye yazabilirsin, ama beni bu listede çok zor tutarsın. Ondan sonra listeye yazdı bizi. Sonra Şu an ki Canik Belediye Başkanı olan Osman Genç yanındaki bir kaç arkadaşını yanına alarak partiyi bastı. Ve ağza alınmayacak hakaretlerde bulundular. O zamanki teşkilattaki insanlar benim yüzümden ciddi anlamda hakarete uğradılar. Hak etmedikleri halde. Kaldı ki yani o listede o gün var olan, bu gün var olan insanlar dahil, liyakat olarak, yeterlilik olarak, kültür olarak, siyasi birikim olarak, devlet tecrübesi olarak benim yaşadığımın onda birini yasamış insanlar değildir. Yani ben bu memlekette vekilliğe meraklı olsaydım, 1995 yılında Refah Partisi'nde İl Başkan Yardımcısı iken, o günkü listeyi biz yaptık
ÇOK RAHAT
PARLAMENTER OLURDUM
Şayet isteseydim çok rahat parlamenter olurdum, benim öyle bir hevesim, öyle bir beklentim, ve talebim yoktu. Bu günde yok yarın da yok. Benim hedefim şudur, ben hizmeti nerede bulursam orada yaparım. Benim gayem, amacım ve hedefim, şehrime, ülkeme, vatanıma, inançlarıma hizmet etmektir. Listeye yazıldıktan sonra, hiç olmaması gereken şeyler oldu, parti basıldı, teşkiletı Ankara'ya çağırdılar, Ankara'dan istifam istendi, bende etmiyorum dedim. Ben kimseye beni buraya yazın demedim, ama yazıldıktan sonra istifa etmem dedim. Tabi seçim döneminde de hoş olmayan şeyler oldu. Belediye Başkanı olan arkadaş, ötede beride benimle ilgili çok luzumsuz ve gereksiz şeyler konuştu. Şunu yaptı bunu yaptı. Ben çok önemsemedim. Tabi üzerine düşmedim kale almadım ve Canik'te çok fazla kalma gibi bir niyetim olmadı. Yani Canik'te orada ki belediye başkanı ile hesaplaşırız, belediye başkanını baypas edebiliriz gibi düşünülmüş olabilir. Ama biz tabi o oyuna gelmedik. Sadece bir operasyon yaptım orada, belediye başkan yardımcılığına atadıkları arkadaşla ilgili bir meclis kararı çıkardık. Düşürülmesi yönünde karar aldık. Belediye başkanına rağmen, ama daha sonra belediye başkanı o kararı uygulamadı. Seçimin ardından Büyükşehir belediyesinde de hiç bir görev almadım. Ak Partili Grup Başkan Vekili Yavuz yılmaz bey idi,2004 yılının 27 Mart'ı seçim oldu sanırım. Mart ayından, Ağustos ayına kadar gecen süreç içersinde, Nisan, Mayıs Haziran Temmuz, 4 aylık süreç içerisinde, ben hiç bir şeye karışmadım, hiç bir şeye müdahil olmadım. Sadece gözlemledim, fakat Büyükşehir meclisinin yapısı çok dağınık idi. Nasıl bir dağınıklık olduğunu şöyle söyleyeyim; O günkü şartlarda merkez ilçenin bir ekibi vardı. Büyükşehir Belediye Meclisi'nde, il teşkilatının bir ekibi vardı. Büyükşehir Belediye Başkanı'nın bir ekibi vardı. Yani üç tane ekip vardı. O zaman Büyükşehir meclisinde bu üç ekip birbirileri ile didişmeye başladı.
BELEDİYE BAŞKANI
TEŞKİLATI TANIMADI
Büyükşehir belediye başkanı, teşkilatı tanımama noktasına girdi. Teşkilat Büyükşehir Belediye Başkanı'nı tanımama noktasına girdi. İl başkanı o günkü şartlarda çağırdı beni yanına. "Ben bir basın toplantısı ile Büyükşehir belediye başkanını Ak Parti'ye aldığımdan ötürü Samsun kamuoyundan özür diliyorum hata etmişiz. Bizim partimize layık disiplinde çalışacak bir belediye başkanı değilmiş" diye, söyleyeceğim ve onunla tüm ilişkilerimi keseceğim dedi. Öte yandan belediye başkanı ise ben bu teşkilatla çalışamam bunlar çoluk,çocuk, bunları muhatap almam genel merkezle çalışırım genel merkez ne derse onu yaparım benim bura ile ilişkim olmaz deyince iş ciddi anlamda sapa sardı. Büyükşehir belediye meclislerinde alınan kararlar, şehir için çok önemli kararlardır, aynı zamanda şehrin kaderini ilgilendiren konulardır. Şu an itibarı ile 5216 sayılı yasa çıktıktan sonra bu kapsam daha da genişledi. Doğusundan batısına bir tarafta 20 km diğer tarafta 20 km Güneyinden Kuzeyine toplam çapına baktığınız zaman gayet geniş bir alanda karar alıyorsunuz. Şehrin geleceği ile alakalı, imarı ile alakalı,alt yapısı ile alakalı, üstyapısı ile alakalı, suyu ile alakalı, dolayısı ile bunlar çok önemli kararlar olması hasebi ile teşkilat bu noktada çok ciddi anlamda müdahil olması gereken veya halka hesap vermesi gereken konular var ama maalesef belediye başkanı ile il başkanının, böyle bir ilişkisi olmadığı için ciddi sorunlar yaşanmaya başladı. Bu kez il başkanına da Büyükşehir belediye başkanına da söyle bir teklifte bulundum, dedim ki; Bana 6 ay süre tanıyın, yani ben herhangi bir görev istemiyorum, Sadece ve sadece bana bir çalışma alanı yaratın, ben bir çalışma temposuna gireyim ve çalışayım, yapacağım bu çalışma düzeninde başarılı olursak yolumuza o minval üzere devam ederiz. Bunun üzerine her ikisi de olur dediler ve çalışmaya başladık.
YAVUZ BEY ZOR
DURUMDA KALDI
Ben şöyle bir çalışma düzeni hazırladım. Belediye meclis toplantılarından bir kaç gün önce öncelikli olarak Büyükşehir belediyesinden, belediye başkanı, teknik elemanlar, o zamanki grup başkan vekili olan Yavuz Bey ve ben bir araya gelerek, meclis gündemine gelecek olan projeleri teknik açıdan yukarıdan aşağıya değerlendiriyorduk. Evrakların içinde siyasi yönü olan, siyaseti ilgilendiren, sorun yaratabilecek olan evraklarla ilgili gidiyordum il başkanına diyordum ki şu şu kararlar var. Bunlarla ilgili düşünülenler nedir? Olumlu olumsuz düşüncelerini alıp, ona göre geliyordum belediye başkanına aradaki olumsuzlukları giderip bu şekilde çalışmaya başlayınca tüm sorunlar ortadan kalktı. Aradan bir süre geçti, bu çalışma takvimi devam edince, haliyle Yavuz Bey zor durumda kaldı. Yani o Grup Başkan Vekili, ben hiç bir görevi olmayan bir kişi ama işi ben yürütüyorum mecliste ben konuşuyorum. Bu sefer aradan belli bir süre geçtikten sonra, grup başkan vekilliğine resmen beni getirdiler. Belediye başkan vekilliğine de yani, o tarihten itibaren 2004 yılının Ağustos ayından itibaren belediye başkan vekilliğine de fiili olarak biz bakmaya başladık. O güne kadar Samsun Büyükşehir Belediyesi'nde ve Türkiye'nin diğer belediyelerinde tek belediye başkan vekili uygulaması sadece İstanbul'da İdris Güllüce vardı. O da Başbakanın talimatı ile olmuştur. Bizim burada uyguladığımız sistem çok verimli ve başarılı bir sistem olmuştur. Siz orada bir nevi partinin gücünü temsil etmiş bulunuyorsunuz. Evet sadece parti değil belediye başkanının da ezilmemesi için, belediye başkanının da sıkıntıya düşmemesi için bürokratlarında sıkıntı yasamamaları için, her türlü gayreti sarf ediyorsunuz.
ÖZTÜRK: Yani siz bir nevi parti ve belediye arasında emniyet subabı görevini görüyordunuz, öyle değil mi
BAHADIR: Emniyet subabı görevi görüyordum ve acık söylüyorum çok eziliyordum. Teşkilatın ve teşkilatın mensuplarının talepleri oluyor, vatandasın talebi oluyor, Benim o zaman iki işim vardı.Aygaz ve Yurt baktım ki Belediyedeki işler çok zamanımı alıyor, bu kez iki işimi de devretmek zorunda kaldım. Bu sefer belediyede bana oda tahsis ettiler. İki oda verdiler bana birde makam aracı ve makam şoförü böylece çalışmalarımı orada devam ettirmeye başladım. Tabi yoğun bir çalışma temposuydu. Öncelikli olarak belediyenin iç yapısını tanımaya çalıştım. Yani belediyedeki bürokrasi nedir ve bürokratik yapının altyapısı nedir, arka planı nedir. Kim nasıl davranır, nasıl çalışır, ondan daha fazla verim nasıl alınır. Benim yapımda şu vardır,bulunduğum makamdan kimlik almak değil,o makama kimlik verip,gereğini yapmak için çalışmaktır. makama oturup, iş görmemek asla hayat felsefemde yoktur. Ben bir yerde oturursam eylem yaparım, icraat adamıyım ben. Bana bir şey gelmişse onunla alakalı o sorunu çözerim, asla sorunu çözmeden olayı kapatmam. Belediye başkanını da rencide etmeden. Yurt dışına gittiğinde dahi önemli kararlara imza atarken, onu arayıp ben bu karara imza atacağım, ne diyorsunuz diye sormuşumdur, ya da onun gelmesini beklemişimdir ona attırmışımdır. Yani etiğin gereği ne ise yapmışımdır, ona en ufak bir saygısızlıkta bulunmamışımdır. Ancak Büyükşehir belediyesinin başkanlık makamının iç yapısının Rusya'daki komünist bürodan daha tutucu bir yanı var. Açık ve net söylüyorum, bu bir iddiadır belki fazla aşırı bir iddiadır, ama orada iki yapı geçerlidir.Biri karayolcu olacaksınız, ikincisi Çerkez olacaksınız. Bir üçüncü sansınız yoktur. Burada hangi şartlarda olursanız olun bunlardan birisi olursa orada barınabilirsiniz bunların dışında barınma şansınız yoktur. Bakın su an da aynı yapı orada mevcuttur. Yani başkanlık makamında oturan insanlar belediyeye alınan insanlar, iş verilen insanlar,idareye yakın olanlar hep bu kapsamdadır.
PARTİ TEŞKİLATI
İLE İLİŞKİLER
O günkü şartlardaki mevcut teşkilat yani sayın İl Başkanı ve teşkilatla münasebetlerimiz iyi gitmiş idi. Nereye kadar il teşkilatına biz elimizden geldiği kadar belediye olarak yapacağı aktivitelerin tamamına destek veriyorduk ki o zaman 26 Kasım'da bir miting yapılmıştı Samsun'a Başbakan gelmişti. O mitingin her türlü ağırlığını Büyükşehir belediyesi çekmiştir ve gece gündüz ben o işin bizzat başında bekleyerek süslenmesinden itfaiye bomundan bilmem nesine kadar elimden geldiği kadar yardımcı olmuşumdur. Ancak teşkilattaki bazı isimlerin şahsi beklentileri olmuştur bizden. efendim şunu istiyorum bunu istiyorum şeklinde işte o zaman ipler kopma noktasına geldi. şahsen onları burada açıklamak istemiyorum. Zaten gerektiği zaman köşe yazılarımda zaman zaman açıklıyorum ben kamu adına buradayım, toplum adına buradayım, teşkilat adına buradayım. Teşkilat benden talep ederde teşkilat adına veya halktan gelip de buradan benimle. Ben teşkilatın içerisinde şuna yapıya özen gösteririm siyasi yelpazenin teşkilat içerisinde neresinde olursa olsun bana gelenllere eşit davranırdım.Hatta gelenler Ak Partili olmuş başka bir partili olmuş hiç ayrım yapmaksızın hepsinin işini görürürüm ama akıla şu soru gelebilir siz orada olduğunuz süre içerisinde hiç yanlış yapmadınız mı? Bu kamuoyunun en çok merak edilen ve altına imza atıp ta pişman olduğun iş yok mu diyeceksiniz. Ben orada olduğum süre içerisinde sadece ve sadece bir evrak var altına imza istemeyerek atmışımdır onu da meclis toplantısında meclis toplantıları ile alakalı tutanaklar Büyükşehir meclisindedir oradan alıp bunu bakabilirsiniz.Bu evrak ise Ticaret Borsası'nın mevcut su andaki yerine taşınması olayına ben asla razı değilidimm kesinlikle istemiyordum bunu Belediye Başkan'ına da söyledim Meclis'te de kalkıp konuşma yaptım hatta Belediye Başkanı'na dedim ki "Başkanım izin verirseniz ben gelmek istemiyorum bu toplantıya çünkü benim bu yatırımın buraya değil Tekkeköy'deki yapılmış olan gıda borsasına gitmesinin çok doğru olacağını düşünüyorum çünkü orada çok büyük bir yatırım yapıldı insanlar orada gıda borsası yaptılar. . Bu manada da orası çok uzak bir yer değil mutlaka oraya gitmesi gerekli diyorum ancak Başkan kararını vermiş.Şunuda söyleyeyim maalesef üzülerekzel ifade ediyorum 11 tane dükkan bizim sözleşmemizden fazla olarak yapıldı borsada onlar satıldı belediyeden aldıkları para o sattıkları yerden aldıkları para ile dükkanlarını yeniledi herkes sıfır dükkan sahibi oldu. Büyük bir rant elde ettiler. Ve kalktım mecliste konuştum dedim ki arkadaşlar ben borsanın buraya gelmesine razı değilim ancak belediye Başkanımız bunu ısrarla istediği için onu kıramıyorum.oyumu da onun için böyle veriyorum herkes serbesttir kimsenin de bu noktada söyle veya böyle oy verilmesini istemiyorum.Bunun dışında hiç bir altına imza attığım evrak yoktur ki gönlüm müsterih olmasın. Ayrıca belli bir dönem yani ben Büyükşehir Belediyesi'nde 4 yıl görev yaptım bunun ilk iki yılı belediyeyi tanıma dönemimdi, son iki yılım ise uygulama noktasında olmuştur. Ben ağır ağır bir ambargo bir tampon uygulama noktasına doğru gelmiştim.
Bu arada söyle bir çifte standart gördüm belediyede Büyükşehir belediye Başkanı'nın bir ekibi var o ekip istediği işten meşrudur, istemediği işler gayrimeşrudur anlayışı var bu anlamda dedim ki bu yanlıştır.Böyle bir uygulama bizi adaletsizliğe iterzulme iter, yanlışlara iter biz nasıl A sahsına bir muamele yapıyorsak b sahsına da c sahsına da böyle bir uygulama yapmalıyız.a sahsına bir imtiyaz tanınıyorsa b sahsına da tanınmalı ama a sahsına tanınmış imtiyaz b sahsına tanınmamıştır. Bunlarla ilgili bunların acık örneklerini verip müşahhas bir şekilde açıklayabilirim ama burada o insanların adını anmak istemiyorum Çünkü onların gururları rencide olur gerek yok buna ama su kadarını söyleyeyim mesela bizimle alakası olmayan bir petrol istasyonu hadisesi vardır benim sahsımla hiç alakası yoktur Osman reisin istasyonunun benimle uzaktan yakından ilgisi yoktur.Buraya ilk önce ruhsat veriyor belediye hangi şartlarda verdiğini de biliyorum tamamen Kenan Bey'le Başkan'ın oturup birilerinin araya girmesi sonucu verdikleri bir ruhsat var adama bu ruhsat verildiği zaman ben Başkan vekili filan değildim ve bu evrak ilk meclis olduğu dönemlerde geliyor yani 2004 yılının sanırım nisan mayıs aylarında geliyor evrak önümüze ne olduğunu kimse bilmiyor o zamanlar zaten gelen evrakları kimse çalışmıyor ki yani evrak sudur bunun arkası budur bu bunun mülkiyetindedir ama benim gurup başkan vekilliği dönemimde hep kalkıp, grup toplantılarında demişimdir ki arkadaşlar bu evrakın sahibi filanca adamdır bu evrakla ilgili siyasi iradenin görüsü budur eğer siyaseti ilgilendiriyorsa böyledir.o dönemde böyle bir imkanım yoktu çünkü bilmiyordum.evrak geçti ama daha sonra maalesef orada benzin istasyonu olan başkanın yakın çevresinde olan Mustafa yılmazın benzin istasyonları bundan etkilenmiş diye 90 derece çark ettiler Osman reis i İsmail denilen adamı hiç tanımam.Yalova gemisine o zamanki il başkanı çağırdı beni "Yahu böyle böyle bir sıkıntımız var ne yapmamız gerekir" dedi. Dedim ki Belediye Başkanı'nın aleyhinde konuşmasınlar bu işi bir şekilde çözelim. Çünkü adamlar haklı bana göre açık ve net söylüyorum bana göre adamlar haklı bu işin durdurulması doğru değil o insanlara ruhsat verip ondan sonra o kadar yatırım yapıp önlerini tıkamak doğru değil. Dediğim bu ama maalesef o insanlar rahat durmadılar gittiler Başkan'ın aleyhine konuştular. Encümeni karıştırmaya kalktılar, meclisi karıştırmaya kalktılar bir sürü olumsuz şey yapınca dedim ki yanlış yaptılar o zaman bende karşılarındayım dedim. Çünkü, Ben onlara dedim ki Az sabretsinler daha sonra mahkemeye verdiler bunları ve enteresandır ki tuttu Osman reis efendim ben Adnan Bahadır'la görüşme yaptım sen üç kuruş para vermedin belediyeye burası kapatılacaktır gibi hiç ilgisi olmayan bir beyanda bulundu buna ki çok üzüldüm çünkü ve o dönemin il Başkanı olan Fuat Köktaş gelsin mahkemeye orada ne konuşulduysa elini vicdanına koysun doğrusu ne ise lütfen söylesin. Demediysem de demedi desin ve Fuat Köktaş o doğruyu söylemekten imtina etmiştir sırf bana olan kızgınlığından Adnan Bahadır bu davadan ceza alsın diye Fuat Köktaş o söylemini söylemekten imtina etmiştir.Açık ve net söylüyorum bakın ben yapmış isem bir şey, bedelini ödemekten asla rahatsız olmam bedelini öderim ve söylediğim sözünde sonuna kadar arkasında dururum.Asla da pişman olmam çünkü ben insanım hata yapmam demiyorum. Hata yaptığı zaman bir insan ondan özür dilemenin erdemlik olduğuna inanan bir insanım burada söylenen söz belli o gün nasıl arkasındaysam bu günde arkasındayım yarında arkasındayım tamamı ile yalan konuşan o vatandaş ve o yalan ifadeyi de mahkemeye taşımıştır.
ÖZTÜRK: Şimdi ben soracaktım siz erken cevapladınız. Sokaktaki vatandaş soruyor ve merak ediyor. Adnan Bey bu kadar sıkıntıyı, yolsuzluğu, ahlaksızlığı madem biliyordu, neden o süreçte. 'Kardeşim ben yapamıyorum, istifa ediyorum diyerek' bırakmadı da operasyondan sonra bir gazete kurarak bunları anlatma ihtiyacı hissetti
BAHADIR: Çok özel bir soru Çok teşekkür ediyorum sorduğunuz için. Arz edeyim. Şimdi o süreçte bazı olaylar yaşanarak benim hayat felsefemde şu vardır. Olayları ve hayatı bizzat yaşayarak sonuca varmak isterim ya efendim su şöyleydi de ben böyle tahmin etmiştim de böyle bir şey yok benim hayatımda ben bu anlattıklarımı mesela eski il başkanı ile başladık birde söyle bir soru var eski il başkanı bunun akrabası eşinin amcasının oğlu niye onunla ters düştü öyle mi? Şimdi o zatı muhteremle olan ilişkilerimde açık ve net söylüyorum hiç ama hiç yanlış yapmadım. Bana toplumun içerisinde insanların içerisinde yaptığı hakareti kimse yapmamıştır da yapamazda. Ama sırf beni meclis üyesi yazdığı zaman gidip ona Canik Belediye Başkanı ona orda küfür ettikleri için ben ona karşı ezik hissettim kendimi. Onun o hakaretlerine tahammül ettim ama daha sonra benden özel bir takım şahsıyla ilgili talepleri olmuştur.
Nedir bu talepler efendim bunların detayına inmek istemiyorum.
Yani bir tanesini zaten geçenlerde yazdım kösemde zamanı gelince de bunları teker teker anlatacağım bana sadece sunu demiştir.
Adnan Bahadır sen Büyükşehir Belediyesi'nde teşkilat olarak teşkilatın taleplerini yerine getir ama burada efendim arkadaşlarımız bedel ödeyerek gelmiştir buraya hepsinin ekonomik olarak sıkıntıları vardır bu insanların ekonomik sıkıntılarına çözüm getireceksin yoksa seni görevden alacağım demiştir bana. Bende sunu söyledim eğer böyle düşünüyorsan ki, ki kendi aracı ile beraber geliyorduk bir geceydi partiden cıktık giderken o kullanıyordu aracını eğer böyle düşünüyorsan beni bugün görevden al ben kimsenin asla özel taleplerini yerine getirecek bir insan değilim ben kendim haram yemediğim için başkasına da haram yedirmem ben haram yedirmediğim noktada da kalkıp da kimseye uşaklık yapmam dedim oradan başladı bizim kopukluğumuz ve çok enteresandır o günkü şartlarda Gazi Beldesi'nin bir seçimi yapıldı ve kendimizi ortaya koyarak mücadele ettik ve altı oyla aldı seçimi. İhsan Kurnaz ve benim mücadelemle alınmıştır o seçim. Hiç kimse de demedi ki Adnan Bahadır'ın mücadelesi ile alındı. Daha sonra merkez ilçe seçimi yapılıyor bu seçimde İshak Taşcı destekliyor Fuat Köktaş ekibi mevcut il başkanı ekibi bana Adnan Bahadır sen çalışma dediler çalışmadım. Aradan bir zaman geçti, abisi geldi, Cemal Köktaş seçimi kaybedeceğiz müdahil olalım. Dedim ki İl Başkanı kabul etmiyor ben yapamam dedim. Yok yapacaksın dedi, iki araba ile çıktık, ama ne zaman, son 1 hafta 10 gün. O son 1 hafta 10 günlük toparlama ile biz aradaki farkı 12'ye indirdik. Yoksa çok büyük bir farkla secimi kaybediyorlar ve karşı taraf itiraz etti. Bana İbrahim Sandıkçı'nın kendisi bizzat itiraf etti, "Biz politika olarak Adnan Bahadır araya girdi de Adnan Bahadır yüzünden bu seçimi kaybettik dedi. Çünkü seni yıpratıp seni siyasette devre dışı bırakmak istiyorduk dedi. Çok enteresan
ÖZTÜRK: Gayet planlı gidiyorlardı mı diyorsunuz?
BAHADIR: Planlı gidiyorlar onlar ama ne oldu. İbrahim Sandıkçı'nın ekibinin de bu gün siyasetten siyasi menfaati olmuştur. Beni dinlemediler beni dinleseydi İbrahim Sandıkçı ve ekibi oraya da geleceğim o konuya da, bu kez kongre yapıldı. İlk kongresi ilk kongre başkanının yanına 5 kere gittim. Benden bir ihtiyacın var mı? Bana aynı şunu demiştir, benden uzak dur ben seçimi alayım, bana yakın durursan ben seçimi kaybederim, asla bana yaklaşma dedi. Aradan biraz zaman geçti İstanbul'da bir abisi var. Buraya geldi abisiyle, Irmak Sırtı'nda buluştuk. Hasan Köktaş' da var. İşte diğer abisinin yanına gittik ziyarete, Irmak Sırtı'nın ağası diyorum ben ona. İste seçimlere 1 hafta var. Adnan Bahadır'ı biz görevden alacağız alınmasına sakın karsı gelme demiştir. Hatta çok enteresandır, beni yanına çağırarak istifamı istemiştir. Cemal Köktaş. Bende istifamı ona vermişimdir, hayatta hiç ama hiç kimseye borçlu değilimdir. Devlete dahi borçlu değilim alacaklıyımdır. Bu gün içerde yatmışımdır, dört bucuk ay şimdi 3 ayda diğeri, yedi buçuk ayken hiç kimseye borçlu kalmak istemem. Ben onlara dedim ki kaldı ki 2 yılda benim onlara gördüğüm işi, o çalıştığım süreç içerisinde, ömür boyunca il başkanlığı yapmıştır. Kendi kardeşleri onlara o kadar iş görmemiştir. Çok önemli bir iddiadır altını çiziyorum, Ali Akyüz'ü evime yazlığıma çağırdım bak Ali Akyüz seni desteklerim sahsına bir şey istemeyeceksin. Benden yanlış iş istemeyeceksin, onun dışında seni desteklerim dedim ve Ali Akyüz'ü destekledim kazandı. Kazandı ama işin enteresan ve garip tarafı Adem Güney gibi bir teşkilat başkanını aldı yanına. Adem Güney seçilir seçilmez hemen teşkilat kitapçığını aldı. Teşkilatla belediyelerin münasebetlerini içeren tüzük maddelerinin üzerlerini yeşil ispirtolu bir kalem ile çizerek bize gönderdi. Neydi o maddeler?
O maddelerde efendim grup başkanı partinin il başkanıdır Ak Parti grubunun başkanı il başkanıdır Büyükşehir başkanı onunla eş başkandır. Grup kararlarına il başkanı müdahale eder ve gurup toplantılarının partide yapılması yönünde bir taleple bizi partiye çağırdılar. Ben Adem Güney ile çalıştım İl başkan yardımcılığı yaptığım Refah Partisi'ninde Adem Güney'i çok iyi tanırım. Samsun'da Adem Güney'i en iyi tanıyan 3 kişiden birisi benim. Dedim ki Adem Bey sakın bu düşündüklerini uygulamaya kalkma karsında beni bulursun. Asla böyle bir şey olmaz belediye başkanını ben sana ezdirmem dedim. Aynen dediğimi söylüyorum. Tabi Adem Güney'in beklentisi talebi teşkilat değil onun başka talep ve beklentileri var. Ne diyecek olursanız; Adem Güney Ahmet Giritli ile ortak şirket kurmuştur. İçerisinde taraklarında olduğu bunlar belediyenin atık su ihalesini Saski'nin atık su ihalesini bizzat benden gelip Ahmet Giritli istemiştir. Bende kendisini ret etmişimdir. Benim böyle bir ahlakımın olmadığını, böyle bir çalışmanın içerisine girmediğimi anlattım. Ben kendisine Ahmet Giritli ordadır. Bunların derdi ekonomik kazanç elde etmek. Adnan Bahadır orda onların en büyük sıkıntısı.
(Devamı Haftaya...)