Meslek odaları ile ilgili daha önce bir çok kez yazı yazmıştım, yazı yazdıkça olaylar çorap söküğü gibi gelmeye başladı. Bu konuda yapılması gereken en önemli atılım Meslek Odalarına denetim yapacak yasal düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesidir. Odalarla ilgili daha önce yapılan yasal değişiklikler hayata geçirilemedi, geçirilmiş olsa idi bu gün yaşanan sorunların büyük bir kısmı yaşanmayacaktı. Bu konuda önümüzdeki süreçte bazan yasal bir düzenleme yapılmazsa sorunlar artarak devam edecektir.
Hükümet bir çok konuda reformlar yaptı, bu reformalar sayesinde ülke rahat bir nefes aldı, ancak hala daha el atılmamış bir çok konu var. Örneğin Adalet Bakanlığı adliyede bilirkişi olarak çalışanlarla ilgili ortaya çıkan sorunları çözmek için düğmeye basmış, adalet komisyonlarının atadığı bilirkişilere bizzat müdahil olup tespit edilecek bilirkişileri kendileri atadı. Tüm kamu kurumlarında bu tür sıkıntılar hat safhada, hükümet ağır, ağır bu işleri çözmeye başladı.
(Dünden itibaren manşetten verdiğimiz haberde de gördüğünüz gibi Ziraat Mühendisleri Odası'nda yaşanan sıkıntılar bir hayli ilginç. Türkiye'nin hiç bir ilinde veya hiç bir odasında bilirkişilerden komisyon alındığını duymadım.) Mahkemeler bilirkişileri tespit ederken teknik konulardaki bilirkişileri bağlı oldukları odalardan istemiş, bu doğru bir icraat olsa da yaşanan bu sıkıntıları gören Adalet bakanlığı bu yıl atanan bilirkişileri bizzat kendisi tespit edip, atamasını yaptı. Mahkemelerin Ziraat Mühendisleri Odası'ndan istediği bilirkişiler, Ziraat Mühendisleri Odası tarafından tespit edilip verilirken enteresan bir uygulama yapılıyor. Bilirkişi olmak isteyenlerden %15 komisyonu odaya ödemeleri konusunda bir taahhütname alındıktan sonra bilirkişi yapılıyorlar.
Hazreti Ali İnandığınız gibi yaşamaz iseniz yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız buyurduğu gibi, bizim Ziraat Mühendisleri Odası yasal olmayan komisyonu o kadar meşru kabul etmeye başlamışlar ki, aklınız şaşar. Kendi aralarında hiç bir yasal dayanağı olmayan bir komisyon kurmuşlar. Komisyonda alınan karar ise bilirkişilerin odaya ödemekle yükümlü oldukları komisyon, ödememeleri halinde uygulanacak müeyyideler, filan, falandan oluşan saçma sapan bir tutanakla bu işi karar altına almışlar. Bu konuda senet imzalayanlar da var ancak korkudan ses çıkaramıyorlar. Adamlar o kadar ileriye gitmişler ki, azıcık itiraz edeni anında devre dışı bırakıyorlar veya aba altıntan sopa gösterip vaz geçiriyorlar.
Peki cesaretle bu işin üzerine gidenler ne yapıyor derseniz? Orası da çok enteresan. Savcılığa şikayet edenler sonuç alamıyorlar, hatta bir tanesi kendi yerine imza atıldığı için savcılığa müracaat etmesine rağmen savcılık imzayı adli tıpa gönderip kime ait olduğunu tespit ertmeden kovuşturmaya gerek yok kararı verip işi savsaklıyor. İşin daha da enteresan tarafı oda mevcut hükümetle siyaseten zıt olmasına rağmen adliyedeki işlerini tıkır, tıkır yürütmesi akla ziyan bir durum. Bu ülkede adaletin tarafsız tecelli etmesi için referandumlar yapıldı, HSYK dan anayasa mahkemesine varıncaya her şey yeniden değişti ama adliyede bazı ayak oyunları hala daha devam ediyor. İmzanın sahte olduğunu iddia eden miştekiye savcı bu imzayı sen attın deyip ters davranması garip bir durum.
Bu olay o kadar su kaldıracak bir olay ki, anlatmakla bitmez işin içersinde yasal olmayan bir komisyon var, taraflar olayı mahkemeye getiriyorlar ve danıştay alınan komisyonun yasal olmadığı yönünde karar vermesine rağmen oda hala daha uygulamaya devam ediyor. Bu odalar yasalardan muaf dokunulmazlıkları olan odalar mı çok merak ediyorum. Birileri kalkıp bunlara dur demez ise, o zaman kuvvetler ayırımının ve hukuk devleti olmanın ne anlamı var? Neymiş efendim odaları sadece Danıştay denetlermiş veya kendi muadilleri olan bir başka oda denetlermiş böyle saçmalık olabilir mi? Bu ülkede herkkes yaptığının hesabını vermek zorundadır, velev ki adli yargı mensubu olsun bu böyledir, kimse layüsel (Sorumsuz) değildir ve olamaz. O halde bu işe derhal el atıp konunun aydınlığa kavuşturulması gerekmektedir, içişleri bakanlığı mı yapar, sanayi ve ticaret bakanlığı mı yapar, yoksa valilik, cumhuriyet savcılıkları mı devreye girer bilmiyorum ancak birileri acilen bu konuya çözüm bulmaz ise ortada mağdur olan insanlar devlete olan saygılarını ve güvenlerini yitirecekler, bunu yapmaya kimsenin hakkı yoktur, herkes aklını başına alsın. Kalın sağlıcakla