Gerek Başbakan ,gerekse Muhalefet partilerinin Genel başkanları meydanlara indi. Samsun'da yerel seçimlerde aday olması muhtemel isimler gazete anketlerinde yer alıyor.İktidar partisi, Hükümet olmasının avantajını iyi kullanıyor.Ayrıca, Başbakan Erdoğan'ın kitleye hitabeti, karizması,asabiyeti ,iletişim dili bakımından rakiplerinden çok önde görülüyor.Etrafında Bakanları, Basın ordusu eşliğinde halkın arasına giriyor,nabız yokluyor.Çünkü hedefinde Referandum ve Yerel seçimler var.
Ben olsam asardım!dediği Adamla -baldıran zehri içme pahasına-sürdürülen müzakereler, -Samsun ve Sinop dışında -toplumsal tepkiyi yükseltmedi. Açıklanan Uludere Rapor'unun kasıt yokgerekçesi fazla irdelenmedi,Kürdistancı kesimince de hazmedildi. Diyarbakır'da Nevruz kutlamalarına katılan Bayraksızlarıntavrı,kutlamaları gölgeleyemedi.İlin Valisi, Emniyet Müdürü ,yani Devleti temsil eden zevat, Öcalan'ın kürtçe ve Türkçe mesajını ayakta dinlenmesi çok ilginç.Bir başka ilginçlik,Devlet ve Hükümet zirvesinden cılız bir sesle ,kınamaktan öte bir tavır görülmedi. Savcılıklar, suç sayılanbu tür eyleme karşı, Samsun ve Sinop olayları sonrası gösterilen hassasiyeti gösteremedi.Meydanda iki dilde okutulmasına izin verilen Nevruz Bildirisiyle ,Öcalan'a ,süreci temsilen misyon yüklendiği kanıtlanmış oldu.Artık,meydanlarda poster ve paçavraları ile dolduran bölücüler,siyaseten -kendi içerde idealleri dışarda başarıyla övünebilirler!Bütün bu olanlara bir tek Cumhuriyetçiler ve Milliyetçi ler dışında AKP'ye oy vermiş zihinlerin pek kaygı duyduğu söylenemez..
Bu olayları ayrı tutarsak.AKP'nin 10yıllık iktidar sürecinde 2002 den buyana , bundan 20 sene önce yaşansaydık toplum aynı duyarsızlığı gösterir miydi?Ya da bugün İktidar olanlar, Muhalefette olsa idiler aynı tavrı içinde olurlar mıydı?Söz gelişi:Domuz gribi aşısına heba edilen trilyonlar,üstelik Başbakan ;aşı olmayı reddetse idi,Sağlıkta devrim diye övünülen, Tam gün yasası bir ileri iki geri düzenlemeler yapılsaydı..Özel hastahane ve ilaç vurgunları yaşansa idi.İki senede bir vergi affı çıkarılsaydı.Vergisini ödeyen enayi yerine konulsaydı.Kredi kart mağdurları sokaklara dökülseydi. Banka haczinde ,tefeci elinde üretici vatandaş 2/B ile yollara düşseydi.Enerjide %70lere varan dışa bağımlılık olsaydı.Hollanda'da yaşayan vatandaşlarımızına yapılan hukuk skandalları yaşansaydı.. Suriye tarafından düşürülen 2 uçağımıza bu denli sessiz kalınsaydı,Terör suçlarından içerde yatan PKK'li ve KCK'lıların türlü ad altında afedilerek, şartlı -topluma kazandırma-Eve dönüş gibisorgusuz sualsiz salınsaydı,son 10 yılda Sporda şiddetin sokaklara taştığı,şikenin,dopingin sıradanlaştığı,cümbür cemaat katılınan olimpiyatlarda reklamdan başka bir sonuç alınmadığı,en son 20 yılın en başarısız milli takımının bu dönemde olduğu,yine Olimpiyatlara talip olunsaydı,Milli eğitimde bir türlü kılık kıyafet düzeni,sisteminin oturtulmadığı,YGS ve ÖSYM'nin yaptığı tüm sınavlarında şaibe,şifre, kopya gibi olayların günlerce tartışıldığı ama bir sonuç çıkmadığı yaşansa idi,sonra da TSK'si devre dışı bıralıkmış,PKK ile mücadele yerine masaya oturulsa idi acaba şanlı Medyamız,İktidardaki AKP Hükümeti,Cumhurbaşkanı,Parti sözcüleri bu kadar mutedil, hoşgörülü, asabiyetsiz, ithamsız,yapıcı muhalefet örneği gösterir,birlik ve beraberlik mesajları yayınlar, meydanlarda barış iklimi hakim olur muydu?derseniz...Olmaz dediğinizi duyar gibiyim. .Neden, derseniz
Nedeni çok açık. AKP 'in kullandığı dil,damardan .Süreci yönetmede Medya üzerindeki baskısından. Toplumsal bilinci yönetmede/ yönlendirmede inkar edilemez bir başarı var.Başbakan'ın ağzından her çıkan söz kutsanıyor. Doğru kabul ediliyor.Peki,gerçek böyle mi?Hayır.Birbiri ile çelişen,bir zaman sonra tevile varan ifadelerine rastlamak mümkün..Alakası olsun olmasın,gündem ya çarpıtılıyor,ya değiştiriliyor.Siyasi rakipler demogojik tartışma zeminine çekiliyor.Amerikan propagandasının sev,okşa ve vur tekniği kullanılıyor.Asla, muarızlarla yüz yüze tartışılmıyor. Böylesi hataya Melih Gökçek bir kez düştü,boyunun ölçüsünü aldı.Muhalefet basın vemedya üzerinden, halkın önüne atılıyor,bunu yaparken eleştirilere dozu yüksekhakaretler,aşağılamalar geçmişten tarihsel zayıf halkalar bulunarak, güncellenerek toplum ikna ediliyor.Demogoji yapılıyor. İMF'ye borcun sıfırlandığınden bahisle Borç para verir duruma gelindiği ifade ediliyor.Bir yüzü ile doğru,öbür yüzü ile farklı;gerçekler gizleniyor.Nasılsa halk,Kamu bütçesiyle ilgilenmez. Vatandaş ekonomist değil.Başbakan söylerse doğrudur,mantığı yerleşmiştir.Vatandaş ,Türkiye'nin dış borcu yok sanıyor. Bütçe denk;cari açık yok sanıyor. Özel sektörün de borcu yok biliniyor.
Vatandaş ekonomik durumunu,geçim standardı ile ölçer, cebine girenle kıyaslar. Bir de iş aş bulup bulmadığı,güven içinde olup olmadığına bakar. Süslü cafcaflı sözler hayali gelecek mizansenleri onu hiç mi hiç ilgilendirmez.Gördüklerine ,yaşadıklarına inanır.Siyasi kavga ve tartışmalar,çatışma ve şiddet algısı toplum psikolojisini olumsuz etkiler. Toplumsal kamplaşma ve toplumdan uzaklaşma ,iletişimsizlik,ailelerde yozlaşma,kültürel erezyona yol açar.Öyle de oluyor.İnsan hayatının 7/24 saati şiddet,siyasi sorunların şiddet boyutunda uluorta tartışılması,popülist eğilimlerin meydanlara taşınması sağlıklı bir siyasi kültür ortamı değildir. Bu anlamda Siyaset kurumlarımızına ve siyasetçilerimize önemli görevler düşüyor.Her ekrana çıktıklarında uzlaşmaz, çatışmacı ve kavgacı,ayrıştırıcı tavır içinde olmaları toplum ağlıklığını olumsuz etkiliyor.O yüzden meydanların hararetini yükseltici siyaset dilinden kaçınılmalıdır,kardeşlik ve sevgi,hoşgörü anlayışı meydanlara taşınmalıdır.