Erken dönemde çoğunlukla herhangi bir şikayete neden olmadan sinsice ilerlediği için tehlikeli kanserler arasında yer alıyor. İlk dikkat çeken belirtileri de genellikle karın ağrısı, yemekten sonra gelişen hazımsızlık ve şişkinlik oluyor. Ancak yakınmaların ‘mide ülseri’ veya ‘gastrit’ hastalıklarından kaynaklandığı düşünülerek sorun ihmal edilebiliyor, bu durum da tedavide gecikmeye yol açabiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erman Aytaç, mide kanserinde erken tanının yaşamsal önem taşıdığı uyarısında bulunarak, “Erken tanı sayesinde hastalar uzun yıllar sorunsuz bir şekilde yaşamlarına devam edebiliyorlar. Bu nedenle mide kanserinin genellikle ilk belirtileri olan karın ağrısı, yemekten sonra şişkinlik ve hazımsızlık gibi yakınmalarda zaman kaybetmeden hekime başvurulmalıdır” diyor. Mide kanserinin görülme sıklığı ilerleyen yaşla birlikte artıyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erman Aytaç, mide kanserinde 50 yaşından sonra riskin yükseldiğini söylüyor.
Genetik faktör
Anne, baba ve kardeşler gibi birinci derece aile bireylerinde mide kanseri öyküsü varsa, bu hastalığın gelişme riski normal popülasyona göre daha fazla oluyor. Dolayısıyla riski değerlendirmek için mutlaka bu alanda uzman bir hekime başvurulması öneriliyor.
Helikobacter Pylori
Helikobacter Pylori (HP), midede sıklıkla rastlanan bir bakteri cinsidir. Gastrit oluşumundan sorumlu bir bakteri olarak görülen Helikobacter Pylori’ye mide kanserli hastalarda daha fazla rastlandığı biliniyor. “Ancak bu tablodan midesinde Helikobacter Pylori saptanan her kişide mide kanseri oluşacağı sonucu çıkartılmamalıdır” bilgisini veren Doç. Dr. Erman Aytaç, “Çünkü Helikobacter Pylori’nin sık görüldüğü bazı toplumlarda mide kanseri oranı düşüktür. Dolayısıyla bu bakterinin yanı sıra diğer risk faktörleri de son derece önemlidir” diyor.
Fazla tuz tüketmek
Fazla tuz tüketimi mide kanseri riskini artıran önemli faktörler arasında yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü, günlük tuz tüketiminin 5 gramı geçmemesini tavsiye ediyor. Dünya Sağlık Örgütü, gelişmiş ülkelerdeki kanserlerin yüzde 30’unun beslenmeyle ilişkili olduğunu bildiriyor. Örneğin Japonya gibi tuzlanmış ve tütsülenmiş besinlerin yoğun olarak tüketildiği coğrafyalarda mide kanserine daha sık rastlanıyor. Ülkemizde de yaygın olarak tüketilen mangalda pişirilmiş etin de risk faktörü olabileceği düşünülüyor. Bu durum etin tuzlanması ve pişerken yanmasıyla ilişkili olabiliyor. Benzer şekilde fazla miktarda işlenmiş et veya yağda kızartılmış, soslu ve baharatlı besinler ya da aflatoksin ile bulaşmış olan besinler de (bayat ekmekteki küfler gibi) riski artırıyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Erman Aytaç, “Nasıl ki tuzlanmış, tütsülenmiş besinlerin fazla tüketilmeleri mide kanserine yakalanma olasılığını artırıyorsa, tersine çiğ sebze ve meyvelerin bolca yenilmesi, C vitamini ve antioksidan maddeler de bu kanserden korunmada olumlu etki yapabiliyor” diyor.
Sigara kullanımı
Sigara kullanımı birçok kanserde olduğu gibi mide kanseri için de risk faktörü oluyor. Öyle ki sigara kullanım yoğunluğu ve süresi arttıkça risk 4 kat yükseliyor.
Obezite
Çağımızın önemli bir sorunu olan obezite hastalarında da mide kanseri riski yükseliyor. Obeziteyle artan vücut içindeki toksik maddeler, kanser gelişimini hücre seviyesinde arttıran oksijenlenme bozukluğu ve savunma sisteminin zayıflaması gibi etkenler mide kanserinin gelişimini kolaylaştırabiliyor.
Bazı meslekler
Bazı iş kollarında çalışanlar (odun dumanına ya da asbest dumanına maruz kalanlar, metal, plastik ve maden işçileri gibi) mide kanseri açısından daha fazla risk altında oluyorlar.
Kan grubunun A olması
Mide kanseri kan grubu A olan kişilerde daha sık görülüyor. Kesin nedeni bilinmemekle beraber, bu durum A kan grubu olan kişilerin Helikobacter Pylori enfeksiyonuna karşı daha yatkın olmalarıyla açıklanıyor.