Vay efendim vay vay vay. Şu garip dünyada neler oluyor bir bilseniz. Şu ahir zamanda iş bilmeyen adam ya rezil oluyor ya da hakir. İşte bugün sizlere öyle birisini tanıtacağım ki aklınız duracak. Bu kadar da olmaz deyivereceksiniz.
Dostlarım cami, mescid ve namazgâhlarda kıble yönünde bulunan ve İmam-Hatibin namaz kılarken durduğu bölüme mihrap denir. Arapça kökenli bir kelime olan mihrap"ın manası şeytan ile harp edilen yer anlamına gelir.
Efendim bizim MİHRABCIBAŞI BALCIZADE çok fazla takva sahibi olduğundan, görev yaptığı camide şeytanla olan savaşını biraz ileriye götürüp namaz dışındaki gece ibadetlerini de mihrapta yapmaya başlar.
Durumu fark eden cemaat MİHRABCIBAŞI BALCIZADE hocayı kollamaya başlar. Bizim MİHRABCIBAŞI cennet hurisi ile mihrapta harp (Cihad) halindeyken kapıyı dışarıdan kilitleyiverirler. Ardından da soluğu müftülükte alırlar. Durumun vehametini gören MİHRABÇIBAŞI görevden ayrılıp serbest ticarete alılır. Düşünebiliyor musun efendim böyle bir insanın var olduğunu. Ne yazık ki böylesi yer cücesi hemen hemen her gün gazetelerde boy gösterebiliyor.
Mihrap Savaşı"nın yegane kahramanı BALCIZADE efendi ardına bakmadan kaçtığı bu görevin ardından ticarete atılır. Ticarette öyle bir yere gelir ki, baş oluverir. Bütün meslektaşları onun karşısında eğilir, Ey şeytanın ruhuna rahmet okutan. Senin böylesi yediğin halt karşında bizler sana tabi olmaktan başka ne yapabiliriz. Mihrapta Savaşan yarın öbür gün kim bilir nerelerde savaşır. Şeytana Felak ile Nas yeter. Ancak sana hatim bile yetmez derler.
Ticarette her geçen gün ilerleyen BALCIZADE Efendi, artık basına da el atmak gerektiğini düşünür. Dönemin Kralı SADDAMPAŞA ZÜBÜKZADE"ye methiyelerle süslediği yazılarını temsil ettiği meslektaşları adına gazetelerde yayınlatır. Bu yayınları biriktirip dosyaladıktan sonra seçim döneminde elinde dosya ile kapı kapı dolaşıp, Ben ki, SADDAMPAŞA ZÜBÜKZADE"ye şu kadar yağcılık yaptım. Hep Mihrapta beraber savaşmayı hayal ettim. Bu hayal ve emeğimin bedelini isterim. Ben yazılarımla aday olmayı hak ettim. SADDAMPAŞA ZÜBÜKZADE beni aday göstermeli der.
Kapı kapı dolaşıp çanak yalamayı marifet gibi gösteren, bunu meslektaşlarının başı olarak yaptığından dolayısıyla meslektaşlarını da bu duruma alet eden MİHRABCIBAŞI BALCIZADE, aday olamayınca gemiyi terk edip, başlar dağ, taş demeden ulumaya.
Hani ölü defnedilmek için imam arar ya, bu da öyle bir yandan hükümete, diğer yandan belediye başkanlarına söver durur. Gazetelerde boy boy resimler, MİHRABCIBAŞI şöyle dedi. MİHRABCIBAŞI böyle dedi türünden haberler çıkar. Hal böyle olunca başkanlar da İti havlatmaktansa önüne kemik koyarım. En iyi o bilir kemikten ne çorbası yapılacağını diyerek ziyaretine giderler. O da onlara gider.
Bizim MİHRABCIBAŞI BALCIZADE"nin marifetleri saymakla bitmez. İlerleyen günlerde diğer marifetlerini de yazmaya devam edeceğiz. Yarın Fidel Castro"nun Öztürk boyundan Samsun Temsilcisini MARKOPAŞA hakkında sizleri bilgilendireceğiz.