MİK. MÜCAHİTLERİ

Adnan Bahadır

    Cihat İslam’ın en yüce ibadetlerinden birisi olup, gerek yüce kitabımızda, gerekse Efendimizin hadisi şeriflerinde cihadın ne kadar makbul  bir ibadet oldugunu beyan etmektedirler. Cihat Allah için yapılır, vatan için yapılır, namus için yapılır, bunlarında dışında yapılan ibadetler cihat sayılmaz. Cihadın yapılış şekline gelince, savaşarak yapılan cihat vardır, konuşarak yapılan cihat vardır, bir de dil ile yapılan cihat vardır. Efendimiz bir Hadisi Şeriflerinde “ sizden biriniz bir kötülük gördüğünde onu eli ile düzeltsin, şayet buna gücü yetmiyor ise dili ile düzeltsin, şayet buna da gücü yetmiyor ise kalbi ile buğzetsin, imanın en zayıf noktası da budur” buyurmaktadır. Bugünkü anlamda eli ile düzeltmesi gerekeni devlet düzeltecek, diliyle bizim gibi yazıp çizenler düzeltmeye çalışacaklar, kalbi ile de diğer müminler buğzedecekler. Bu İslam’ın emri. Bir de günümüzde ortaya çıkan radikal İslamcılar var, bunlar ne elleriyle, ne dilleriyle, ne de kalpleriyle bu işle ilgili işlem yapıyorlar; onlar da Mik.leri ile cihat ediyorlar.

       Mik.leri ile mücahitlik yapanlar nasıl yapıyorlar derseniz, bu şerefsizler konuşurken mangalda kül bırakmayıp, sıra icraata geldiğinde ne namazla, ne oruçla ne de zekatla ilgisi olmayan bulduklarını düzen Mik. Mücahitleri... Piyasada bunlardan o kadar çok miktarda var ki anlatamam. Bu şerefsizler o kadar enteresan insanlardır ki kendi aralarında konuşurlarken düzdükleri hatunların çokluğu ile övünüp, bugünkü ile beraber Mik.imle  İslam’ı tebliğ ettiğim insan sayısı şu sayıya ulaştı, diyecek kadar da adi ve şerefsiz insanlardır bunlar! Ben bu tür konuşmalara uzaktan şahit olduğum için bunu yazıyorum, yoksa kimsenin durup dururken asla günahını almam. Ancak anne ve babalar çocuklarına bu noktada mukayyet olmaları için bu yazıyı kaleme aldım. İşin enteresan tarafı, bu insanlar yaptıklarına da İslami kılıf bulacak kadar işi ileriye getirmeleri akıllara ziyan bir durum.

    Peki, bunlar netelerde buluşurlar, bu işi nasıl hallederler derseniz, izin verin onu da anlatayım. Malumunuz İslamcı Enteller olarak kendilerini adlandıran bu ahlak fukarası insanlar şehrin bir kaç yerindeki İslamcı geçinen kitap evlerinde buluşup güya edebiyattan, müzikten, şiirden, felsefeden ve mantıktan sohbetler edip, ne kadar bilgili insanlar olduklarını biri birlerine anlatıp kendilerinin dışındaki insanları da hakir görecek bir biçimde sohbetler ederler. Ardından biri birlerine, “Ay senin şiirlerin ne güzel, ay sen ne güzel felsefe biliyorsun, yok Halil Cibran şunu dedi, Sokrates bunu dedi, Ali Şeriati de çok büyük mücahit idi ama kıymetinİ bilemediler, falanca yeni şairin kitabını okudun mu, ne güzel yazmış dimi; ondaki edebi dehaya hayranım. Feşmanca İslamcı ne kadar yobaz di mi, adam hâlâ daha namaz kılıyor, bu işlerin namazla, niyazla hallolacağını düşünecek kadar basit insanlar(haşa)” deyip biri birlerine iltifatlar yağdırırlar. Hatta bunlar o kadar büyük şeriatçılardır ki çocukları olunca da ona Filistin’de İsrailli Yahudi’nin İsrail tanklarına karşı dik durup öldürülmesi nedeniyle o Raçhel midir nedir onun da ismini verecek kadar da büyyüük mücahitlerdir.

    Ardından da kafelerde çay sohbetleri başlar, ardından da ev sohbetleri, derken olay yatak sohbetine kadar gider. Ancak olaya İslamı bir kimlik de kazandırmak zorunda olduklarından Kur’anı Kerim’deki “featühünne ucurehunne” onların ücretlerini ödeyin Ayeti Celile’sini örnek göstererek Muta nikâhı(geçici nikâh) kıyıp olaya İslami kılıf da bulurlar. Muta nikâhı ashabı kiramın uzun bir savaş döneminde dört beş aylık bir savaşta çok bunalmaları üzerine Allahu Teâlâ’nın izin verdiği ancak daha sonra Efendimizin yasakladığı geçici nikâh olup, bugün sadece Şia olan İran’da uygulanmaktadır, başka hiç bir İslam ülkesinde uygulanmayan bir nikâh olup, yasaklanmıştır,

    Mik. kahramanları arasında namaz kılan oruç tutan yok mu derseniz, çok az sayıda olduğunu söyleyebilirim. Ancak onlar da sünnet falan kılmazlar, sadece farz kılarlar. Ama bunların çoğunluğu Kur’an’ın tercümesi ile ilgilenir, sizinle konuşurken de Ali İmran 4’de ne der, Maide 15’de ne der gibi ezberledikleri mealle size kafa tutmaya kalkan ahmaklardır bunlar. Oysaki Kur’an’ı anlamak için önce esbabı nüzulüne yani inme nedenine, ardından siyak ve sibakına yani ayetin ilgili olduğu geçmiş ayetlere ve gelecek ayetlere bakarak değerlendirilmesi gerekir; aksi halde çıkarılan anlam eksik kalır. Bu akım gün geçtikçe artmakta ve canım kız çocukları ziyan olmaktalar. Bu konuyla devletin ve millet olarak hepimizin ilgilenip önüne geçilmesi noktasında mücadele etmek zorundayız. Aksi halde bu işin sonu kötü haberiniz ola… Bu ahlaksızların İslam’la, Kur’an’la, peygamberle ve O’nun sünnetiyle en ufak bir dertleri yok; tek dertleri var: nefisleri… Bunları Allah ıslah eylesin diyorum. Ancak sadece bu söylemle kalmanın da doğru olmadığını, mücadele edip bu şerefsizleri topluma tanıtmak zorunda olduğumuzu da unutmayalım. Bugünlük de burada bitirmek istiyorum, bir başka yazıda buluşmak üzere. Kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.