MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ’NÜ TEBRİK ETMEK LAZIM
Şehir merkezlerindeki trafik yoğunluğunu dikkate alarak çözüm arayışlarına giren yetkililer okul bahçelerinin yaz tatillerinde ve boş oldukları zamanlarda okul aile birlikleri tarafından kiraya verilmesini uygun bularak bu yönde bir karar almış. Bu uygulama bundan on beş yirmi yıl önce de uygulanmıştı ancak daha sonraki dönemlerde okul idareleri ile maliye arasında çıkan sorunlar ve okulların Hazine’nin mülkiyetinde bulunmaları nedeniyle elde edilen gelirlerdeki paylaşım noktasında çıkan problemler nedeniyle iptal edilmişti. Hatta bu konularla ilgili birçok okul yöneticisi soruşturma geçirmiş, bazı okul müdürleri görevlerinden alınmıştı. Aradan belli bir zaman geçtikten sonra yeniden okul bahçelerinin okul aile birlikleri tarafından kiraya verilmesi kararı alınması, otopark noktasında doğru bir karardır ama bunun dışında çay ocağı, düğün salonu gibi amaçlarda kullanmak üzere kiraya verilmesi fevkalade yanlış bir uygulama olduğu kanaatindeyim.
Dilerseniz ne demek istediğimi biraz detaylandırarak anlatayım. Her belediye şu veya bu şekilde bölgesinde sosyal tesisler yapmış. Bu tesislerin büyük bir kısmı da boş olup, içlerinde fareler cirit atıyor. Bütünşehir yasası ile ilçelere bağlanan eski beldelerdeki sosyal tesisler ise daha da perişan durumdalar. Atakent, Altınkum, Çatalçam, Taflan beldelerindeki sosyal tesisler bomboş durmakta. Bu tesisler bomboş dururken Milli Eğitim Müdürlüğü’nün okullarda düğün yaptırmasına ne demek lazım bilemiyorum. Çatalçam’da iki tane sosyal tesis var. Birisi yoldan yukarıda, sadece düğün merasimleri için kullanılan bir tesis olup yaz boyunca bir tek düğün yapıldığını duymadım… İkinci tesis ise sahilde, gayet güzel dizayn edilmiş bir çay bahçesi olup bir hayli geniş alanı da var. Bu iki tesis dururken bizim Milli eğitimciler geçtiğimiz cumayı cumartesine bağlayan gece Huriye Süer Anadolu Lisesini düğün yapmak üzere birilerine tahsis etmişler. Tahsis etmişler etmesine de adamlar öyle bir ses düzeni kurmuşlar ki aklınız durur. Değil Çatalçam, Altınkum, Taflan bölgeleri dahi müzikten nasiplerini almakla kalmadılar, hastalar, çocuklar perişan oldular.
Konuşmaya sıra geldiğinde Avrupa yasalarından bahsederiz, uyum paketlerinden dem vururuz ama sıra uygulamaya geldiğinde köylü kültürü almış başını gidiyor. Bir yerde sesin tonunu açmanın bir sınırı olmalıdır. Belediyeler bazen buna meclis kararları ile sınır getirseler de sokak aralarındaki seyyar satıcısından tutun da evinde müziği son ayarına kadar açan görgüsüzlerden, hayatında bir kez düğün yaptı diye dünyanın kendisi tarafından yönetildiğini zannedecek kadar cahil insanların etrafa verdiği rahatsızlığı umursamayan idarecilere ne demeli. İnsan biraz olsun etrafındakilere saygı duyar. Hastasından bebeğine, uykusuzundan sesten rahatsız olanına dek birçok insanı rahatsız eden bu saygısız insanların önünü açan eğitimli insanlara ne demeli, bilemiyorum.
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün işi gücü bitmiş de okulları düğünlere kiraya vermeye başlamışlar. Madem o kadar toplumu düşünüyorsunuz, açın yaz kursları, yazın eğitimle ilgili farklı etkinlikler yapın. Çocukları, büyükleri farklı konularda eğitin, müzik kursları açın, resim kursları açın, açın da açın. Belediyelerin düğün salonları bomboş dururken okulları düğünlere kiraya vermenin ne anlamı var anlamış değilim, kaldı ki bu işi profesyonel bir biçimde yapıp bu işten ekmek yiyen bir sürü insan var. Onların ekmeğiyle oynamanın ne anlamı var, onu da anlamış değilim. Herkes işini yapmalı. Eğitimci eğitimle uğraşmalı, sanatçı sanatını yapmalı, esnaf esnaflığını yapmalı… Eğitim kurumlarını sosyal işlerde kullanalım ama alternatifi olmayan yerlerde kullanalım. Trafiğin sıkışık olduğu bölgelerde okul bahçelerini otopark olarak kullanabiliriz, onda sorun yok. Ama çay bahçesiymış, düğün salonuymuş, dondurma satma yeriymiş, bunlar fevkalade yanlış işler. Zaten esnaf perişan bir halde kirasını, çekini, vergisini ödeyemiyor; siz kalkıp bir de onlarla devletin imkânlarını kullanarak rekabet ederseniz zavallı esnaf ne yapsın?
İl Milli Eğitim Müdürü arkadaşımız her fırsatta basına çıkıp, şunu yaptım bunu yaptım demekten kendisini alamıyor. Arkadaşımız söylemlerinde haklı zira eğitim dışında her türlü işlerle meşgul olduğundan, eğitimin sorunlarıyla değil, sosyal işlerle uğraşıyor. Kendisine asli görevi ile ilgilenmesini tavsiye ediyor, sosyal işleri ise siyasetçilere bırakmasını önererek sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla.