Okulların açılması ile birlikte göreve başlayan milli eğitim mensupları çok rahat bir sezon geçirmeyecekleri kanaatindeyim. Öncelikli olarak yeni Milli eğitim Bakanı Ömer Dinçer' in yaptığı yapılanma çalışması sonucu tüm Milli Eğitim Müdürleri gibi şehrimizin Milli Eğitim müdiresi de müşavir kadrosuna atandı. Milli Eğitim Müdürlüğü koltuğuna hevesli olan bir çok eğitimci alt yapı çalışmasına çoktan başlamış, hatta bazıları çok erken davranarak yaz aylarında bazı önemli siyasetçileri ziyaret ettiklerini biliyorum.
Milli Eğitim Müdürlüğü en önemli müdürlüklerden birisidir, zira geleceğimizi emanet edeceğimiz evlatlarımız onlara emanet edildiğinden yapacakları icraatlar yetişecek neslin geleceğini belirlemede etkili olacağından bu görev hem kutsal, hem de stratejik önemi olan bir görevdir. Bu nedenle bu görevi yapan insanların çok donanımlı olmaları gerekmektedir. Milli Eğitim Müdürlüğü koltuğunda oturan Hülya hanım hem donanımlı, hem de inançlı bir insan olduğundan oturduğu koltuğu hakettiğini düşünmekteyim ancak her idarec i gibi onunda bazı zaafları var, nedir bu zaaflar derseniz daha önce özel kalem memuresinin yaptığı işi iki müdür yardımcısı üstlenmiş ve müdire hanımı onlar sevk ve idare ettikleri yönünde bir kanaat var. Bunların kimler olduğunu burada yazmak istemiyorum ancak Milli Eğitim camiası kimleri kastettiğimi anlar. Bu iki arkadaşımız müdire hanımı öyle bir kontrol altına almışlar ki hülya hanım adeta dünyaya bu iki arkadaşın gözlüğü ile bakar hale geldiği dilden dile dolaşır hale geldi. Tabiri caizse bu arkadaşlarımızın kullandığı at gözlüğü müdire hanımın ufkunu bir hayli daraltmış.
Arkadaşlardan birisi yaptığı büyük hata nedeniyle bir hayli gazetemize konuk olmuştu ancak aldığım duyumlara göre Hülya hanım bu arkadaşa ceza vermek yerine olayı ifşa eden öğretmene kınama cezası vermiş. Ben bu haberi Milli Eğitim Bakanlığı'nın sitesinden almıştım şayet duyduklarım doğru ise vay geldi müdirenin haline. Hırsızlık yapanı değil de, onun bu ayıbını tespit edeni cezalandırmış ise onun hırsızlık yapandan farkı olmadığı ortada. Bu konudaki çalışmalarım devam ettiğinden henüz net bir şey söylemek istemiyorum.
Milli Eğitim Müdürlüğüne atanmak için uğraşan eğitimcilerin bir kısmı Milletvekili adayı olmuş eğitimciler olduğunu öğrendim, şayet böyle bir hata yapılır ise buna ancak şapka çıkarılır. Bu konuda da şimdilik çok fazla bir şey yazmayacağım. Ancak şehrimizdeki sağ duyu sahibi insanların bu tür hatalara müsaade edeceğini sanmıyorum. Hülya hanıma tavsiyem ise etrafındaki yamyamlara çok dikkat etmesidir.
Okulların açılması sırasında yaşanan en önemli sorunlardan birisi de okul idarelerinin öğrencilerin giyecek oldukları kıyafetleri temin edecekleri mağazaları tespit etmeleridir. Bu uygulama ancak Tanzanya, Mogadişu,Yeni Gine gibi üçüncü dünya ülkelerinde olabilir bu saçmalığa da artık dur demenin zamanı geldiğini düşünüyorum. Öğrenci velileri çocuklarının giyeceği kıyafetleri alabilmek için mağaza önlerinde saatlerce bekleyip, mağazanın belirlediği fiyatlar üzerinden alış veriş yapmak zorunda olmamaları gerektiği kanaatindeyim. Devlet bir yandan özelleştirirken, diğer yandan bürokratların tam aksi uygulamalara imza atmaları çok saçma.
2011-2012 eğitim öğretim dönemi çok rahat olmayacak gibi gözükse de Milli Eğitim Camiasına hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Kalın sağlıcakla