MİLLİ İRADE!!!

Yusuf Demircioğlu

Demokrasi , halkın kendi kendisini yönetmesidir,dediler bizlere.Kulağa hiç fena gelmeyen bir tanım. Ülkemizde kendi kendimizi yönetme hakkımızı her seçimde  beş yüz elli milletvekiline devrediyoruz. Gönlümüz ve aklımız istiyor ki ; bağımsız bireyler olarak verdiğimiz oylar , Meclis kürsüsünde bizi temsil etsin.

İki nedenden ötürü istediklerimizin olması şimdilik mümkün değil.Muhalefet sıralarında herkes bu sorunları çözeceğini söyler.İktidar olunduğunda durum değişir.Çünkü ,iktidarın gücüne güç katar demokrasimizin bu iki eksikliği.

Nedir , bu eksiklikler ?

Birinci eksikliğimiz , yüzde on seçim barajıdır.Seçim barajının olduğu bir sistemde milli iradenin tecelli ettiğinden  bahsedilemez. Kullanılan oyların 1987 yılında yüzde yirmi, 1991 yılında yüzde on iki , 1995 yılında yüzde on beş, 1999 yılında yüzde on dokuz , 2002 yılında sıkı durun tam yüzde kırk yedi , 2007 yılında yüzde on sekiz son olarak 2011 seçimlerinde yüzde on birlik bölümü milli irade sayılmamış ve Meclis dışı kalmıştır.

Özellikle 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi ' nin yüzde otuz dört küsürlük oy oranı ile üç yüz altmış üç milletvekili çıkarması dikkate alındığında, milli iradenin tecelli etmesinde çöpe giden yüzde kırk yedilik oy oranının önemi daha fazla anlaşılacaktır.

1999 yılı genel seçimlerinde de bu tür bir çarpıklık mevcuttur. O yıl yapılan seçimlerden birinci olarak çıkan Demokratik Sol Parti ' nin oy oranı yüzde yüzde yirmi iki iken , çöpe giden oy oranı yüzde on dokuzdur.

İkinci eksikliğimiz ise , milletvekillerin görünürde halk tarafından seçiliyor olmasına rağmen gerçekte parti genel başkanları tarafından seçiliyor olmasıdır.Milletvekili seçimlerinin sandık oyunundan başka bir şey olmadığı hepimizce bilinmektedir.Fazla uzaklara gitmeyin.Şehrimizin dokuz milletvekilinden hangisi sizin seçiminiz ?

Millete değil lidere hizmet edenlerin seçilebildiği  bir sistemdeyiz. Sayın Başbakan , Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ya da Sayın Devlet Bahçeli ' nin gözüne girememişseniz kim olduğunuzun önemi yok. Allame-i cihan olsanız milletvekilliği makamını rüyanızda göremezsiniz.Yok diyelim ki , göze girdiniz.Kim olduğunuzun önemi yine yok.Hiç bir işe yaramasanız bile milletvekilliği koltuğu altınızda.

Sonrasında yapacağınız konuşma metni hazır.Beni,millet seçti.Pardon,ne ara seçtik ? Millet olarak sizlere oy verdiğimizi hatırlamıyoruz.Sahip olduğumuz demokratik sistemde milletvekili unvanı üç parti lideri dışındakilerin üzerinde pek şık durmamaktadır.Onlar için lider vekili tanımının daha uygun olacağını düşünenlerdenim.

 Tarık Buğra , Dönemeçte isimli eserinde liderlerin hakimiyetini bakın nasıl anlatmış.

''Senin doktur Nazif sekiz yıl etti de ne goca şehrimize ? Bi fabrika mı kurduruverdi? İki yemin sallayıverdi hepsi o kadar.Ağzını bilem açmadı sekiz yıl içinde.Bak sana bişey deyiverem.Aramızda kalacak emme , tamam mı?

Eyi dinle ; kimseye de deme.Sağ elinin işaret barnağı kanser olmuş.Neye mi den ? Meclis ' de Reyis Bey 'in her gabul edenler deyişinde havaya kalkmaktan.El, dile goley; sekiz yıl her Allah ' ın günü seksen kere havaya kalkar inerse ,bi barnak kanser de olur , verem de olur.''

Çöpe giden oylar , parmağı verem olan vekiller.Milli İrade mi? O da ne ?

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.