Mısır... Mehdi hareketi dönemecinde...

Salih Parlak

Ben ilahiyatçıyım ve sosyal siyasetçiyim;

Mısırolog değilim… Türkolog da değilim.

Basından ne gibi haberler bulmuşsam;

Kendime göre kurgularım… yorumlarım.

Önümde bir Kur"an-ı Kerim ve Kur"an kültürü vardır.

O kültürü evirir… çeviririm ve olaylar doğrultusunda yorumlarım.

Köşebaşı yazarlığı için malzeme yaparım.

Mehdi hareketi akaidimiz içinde ve herkesi meşgul eden konudur.

Mehdi, şahıs değildir;

Anonimdir.

Siyasi lider kadro hareketidir.

Mehdi olacak liderin siyasallaştırılmış “Kitap”ı olacak.

Lider; çağının dini bilgisini siyasilere anlatacak.

Siyasi Müslüman olacak…

O liderin Müslümanlığı dünya siyasilerini anlatıp

Tüm dünya liderlerini İslam"a karşı ısındıracak.

O Müslüman lider, çevresine kendi etkilediği önemli kişiler alacak;

Beraberce liderin çevresinde etten duvar olan ashap olacaklar.

Lider, bu siyasi Müslüman kimliğiyle dünya ezilmişlerine arka çıkacak.

Önce Dünya Müslümanlarına…

Sonra da dünya insanına örnek insan olacak.

İşte mehdi… dünya ezilmişlerinin kurtarıcısı o kişidir.

Hz İsa, bizim değil de Hıristiyan dünyasının ezilmişlerinin kurtarıcısıdır.

Belki de ABD Başkanı Obama, Hz İsa"nın Mehdisidir.

Belki Müslümanları seven Hugo Chavez de

Amerikan ezilmiş zencilerinin Kurtarıcı mehdisidir.

Ama yok… yok…

Bu liderlerin korumacılığında…

Düzenledikleri milli anayasalarla halkının içinden yetişen

Büyük Adamlar… Kanaat önderleri arasından çıkacak.

Geçen yazımızda Osman Özsoy"un yazısından alıntıladığım;

Erbakan ateşlerdi… Erdoğan körükledi!

Evet Anadolu Ateşi"ni yaktılar.

Şimdi de Tunus"a… Mısır"a sıçradı.

Bu bir meşaledir; ilerleyecek.

Hindistan ulemasından Hasan en-Nedvi bir kitabında demişti:

Tıpkı Avrupa Birliği"nin yolunun Diyarbakır"dan geçmesi gibi;

 İslam dünyasının ana kapısı iki ülkeden geçer:

Türkiye… Mısır…

Türkiye İktidar hükümeti, Milli Güvenlik bölümünü sivilleştirdi.

Üniversite senatolarını sivilleştirdi;

Türk devletini yıkıp kurmaya muktedir ÇYDD ve ADD gibi;

Sivil toplum örgütleriyle organik bağlarını kesti.

En çok yargı kuruluşları hükümeti terletti;

Ama sonunda o da Türkiye sahipliğinden ümidini kesti.

Böylece Türkiye örnek alınacak bir ülke olma yolunda…

Şimdi sıra Mısır"da…

Mısır"da en az 10. 000 zayiatla;

H. Mübarek Firavunlarından kurtuluş olacağına inanmıştım.

Ama ordu, vatandaşının üzerine kurşun sıkamayacağını ilan etti. 

 O zaman zayiat aşağılara çekilmiş oldu.

Ama vatandaş hakkı diye bir şey tanımayan;

Binlerce gencini faili mechul biçimde kaybetmekten çekinmediğinden

Kolay pes etmeyeceği inancındayım.

Ancak en büyük dayısı…

İsrail için canını vermeye hazır Amerika;

Obama"dan sonra sivilleşme sürecine girme sinyalleri vermiş durumda;

Bu nedenle Mübarek en büyük Sam Amcasından da mahrum kalmış...

Öyleyse belki gidebilir!

Ama eline geçiremediği askerden ümitsiz;

polis gücünü de pek kullanmazsa erken gidebilir.

Ama sonrasında ne olur?

Baradey de o kadar sağlam ayakkabı değilmiş.

İhvan Hareketi de…

Devlet kuracak bir deneyimi yok…

Ben her zaman inanmışım:

Bu Müslümanlar…

Bu Ehl-i Sünnet Hareketi…

elinde sağlam bir kitapçıkları yok!

bu Kur"an meal-tefsiriyle asla yola çıkılmaz.

Bakımını yapmamış araçla uzun yola çıkmak gibi!

Binlerce ebesi çıkar.

Birbirlerine vururlar;

İktidarlarını da birilerine hemen kaptırıverirler.

Benim meal tefsirimi bir türlü siz Ehl-i Sünnet Kardeşlerime benimsemedim.

Bir türlü bu dile… Bu mantığa alışamadınız.

Kolay değil…

Bu dil…

Bu mantık…

Ancak 50 yıl içinde alışılırmış.

Varlıklı bir ailenin çocuğu olsaydım;

Utanmaz yüz…

tükenmez sözlü birisi olabilseydim.

Diyanet camiası; müftüler… değerli imamlar;

Kat… yat hasretinden…

Araba modeli değiştirme sevdasından…

Cep telefonunun model değiştirme psikozundan;

Kurtulabilseler.

Üniversite camiası… akademik kariyer sahibi;

Tefsirciler… kelamcılar… hadisçiler…

Tasavvufçular kazandıkları titr… unvan hastalıklarından…

Titri yükseldikçe kendisini tapılacak put sanmasından kurtulabilseler;

Titri yükseldikçe tevazu nimetinden nasiplerine razi olsalar;

Bizim meal-tefsir…

Çevresindeki üç-beş açıklayıcı kitaplar okutulsa…

Doktora tezlerinde kaynak gösterilse…

“Bakalım; bu hocamızın derdi ne!?”

“Ne demek istiyor!?”

Deseler…

O zaman yüce inanç sahibi halkımızın da;

İlgi alanına girerdi.

Neden bunları yine söyledim dersiniz.

 Dünya hızla değişiyor…

Mehdi gelecek… geliyor.

Ezilmiş Müslümanlar gülecek.

Hz Peygamberimizin yaşadığı çağ geri gelecek.

Acaba bu Müslüman Ehl-i Sünnet uleması iktidar ışıklarından bocalar mı?

3-5 manaya çekilen iktidar terimleri nasıl yorumlanacak?

Aynı camide görevli imam-müezzin kavgalıyken…

Birbirini çekememezlik hovardalığına kapılırken;

İmam-müezzin ölü yıkama… kefenleme…

Üzerine Kırk Yasinler okumanın gelirini paylaşamazken…

Aynı fakültedeki akademik hocalar birbirleriyle kavgalıyken;

Birbirlerini ayda bir.. yılda bir ancak zorunlu toplantılarda diresek değdirirken;

Bu Kur"an kültüründen nasıl anayasa yapacaklar?

Kim anayasa kurucuları arasına katılma cesareti gösterebilir?

Bu nedenle ciddi bir Kur"an meal-tefsirine ihtiyaç var.

NeMısır  Ezher"inde…

Ne Suud Şeriat Fakültesinde…

Ne Kuveyt Kardavi"sinde…

….

Çağımıza getirilecek Kur"an kültürleri vardır.

O zaman nasıl anlaşacaklar?

Bu isyancı yeni ülkelerde dini kiminle bayraklaştıracaklar?

İşte benim yazdığım meal-tefsir…

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.