Yalan söylemek büyük günahlardandır ve münafıklık alametidir. Bir kimse yalan söyleye söyleye "Yalancı" olarak damgalanır, tanınır ve melekler tarafından da "Yalancılar" listesine yazılır. İlahi naslarda yalancının ahiretteki yeri cehennem olarak belirtilir. Yalancının, müslümanlar içerisinde yer olamaz, insanlar arasında böyle kimseye güven duyulmaz. Müslüman; kendisine güvenilen kimse olarak da tarif edilir ki, yalancıda güven söz konusu olmadığı için müslümanlar arasında yalancı kimse bulunamaz ve barınamaz. Hâl böyleyken; müslüman toplumlarda bir çok yalancının varlığı da inkâr edilemez. Maalesef, günümüzde yalan söylemek bir çok iş sektörünün ve faaliyet alanının sermayesi haline gelmiştir. Bu durum, İslâmın değil, müslümanım diyenlerin kusuru, vebali ve sorunudur.
Yalan söylemenin günlük yaşamın bir parçası haline gelen şekli "Mitomani" olarak tarif edilir. Toplum içinde, amiyane tabirle bu durum "Ezbere Yalan Söylemek" veya "Yalanı Doğru Gibi Söylemek" kavramlarıyla tarif edilmektedir. Kişinin bir çok senaryo ve uydurma sahneler üreterek söylediği yalan şekline "Mitomani" denmektedir. Mitomani bir çeşit psikolojik sorundur, hatta hastalık da denebilir. Kişinin bilinçli veya bilinç dışı olarak gerçekleri çarpıtması, hayâl ürünü sahnelerle kendini tanıtma gayreti bunun en basit görünür şeklidir. Bu tür yalan söylemenin temelinde; insanın kendi iç dünyasındaki çatışmalar, yetersizlikleri ve özgüven eksiklikleri gelmektedir. Aşırı yalan söyleyerek bu,eksiklikleri gölgelemek isteyen insan, zamanla her söylediğinin yalan olduğu bir aşamaya savrulmuş olur ki, artık "Mitomani" denilen kavramın özetidir.
Sözü edilen bu yalan şekline "Patolojik Yalan Söylemek" de denmektedir. Çünkü bu,yalan şekli sıradan değildir. Kişi üreterek yalan söylemekte, söylediği yalana kendisi de inanmaktadır. Saygın ve başarılı bilinmek için söylenen bu yalanlarla, uzun vadeli kişisel kazançlar hesap edilir, bazen böylesi ruhsal hastalıklı kişilerin hesap ettikleri kazançlara ulaştıkları da görülür. Arkasında, travmatik yaşantılar ve kabul görme ihtiyacı bulunan "Patolojik Yalan" zamanla kişinin toplum içinde "Yalancı" olarak tanınmasına neden olur ki, doğru bir tespittir. Çocuklukta sevgi, gençliklikte ilgi, yetişkinlikte itibar görmeyenlerin; bulundukları ortam ve toplumda eksikliklerini kapatmak için bu tür davranış bozukluklarına başvurdukları tecrübelerle bilinmektedir. Siyasette, ticarette, sosyal ilişkilerde, aile yaşamında...neredeyse tüm toplum katmanlarında savunma amaçlı bir takım yalanların söylendiği herkesin malumudur. Ancak, konumuza başlık olan yalan söyleme şekli, kişinin yalancı olarak bilinmesine neden olan, üretici ve yanlış tanıtıcı yalanlardır.
Hangi toplum katmanında olursa olsun, bu tür yalan söyleyenler; "Patolojik Yalancı"dır. Bu kimseler zaman içinde o toplumun yalancıları olarak tanınırlar ve güvenlerini doğal olarak kaybederler, bu nedenle de başarısız olurlar. Hem yalan söylerler hem de yalanları ortaya çıkmasın diye ürettikleri başka yalanlarla etrafında bulunan kişileri suçlamaya başlarlar ki, bu seviyeye gelen "Patolojik Yalancı" bulunduğu çevre için çok tehlikeli hâle gelmiştir, izole edilip, tedavi edilmesi gerekir. Gençlerin sevgililik dönemlerinde görülen bu tür davranış bozuklukları tespit edildiğinde mutlaka o duygusal ilişkiye son verilmelidir. Ticarette bu tür hasta seviyesine gelen yalancılarla asla ticaret yapılmamalıdır. Siyasi tercihlerde ve siyasetçinin belirlenmesinde mutlaka o kişilerle ilgili toplumsal tarif dikkate alınmalıdır. İdareci atamalarında kişinin geçmişine bakılmalı, yalanla ilgili dedikodular bile varsa onlara takdir yetkisi olabilecek idari görevler verilmemelidir. Patolojik Yalan söyleme seviyesine gelen bir kimse hastadır, en garibi de hastalığının farkında değildir, bu nedenle; öylesi kimseye hiçbir konu, işlem, makam, mekân, imkân, pozisyon emanet edilemeyecektir. Bu durumdaki bireyin hayatında birçok ciddi olumsuzluklar vardır, kendine ve topluma zarar vermemesi için erken müdahale edilmesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereklidir. Bu nedenle, "Mitomani"yi anlamak ve bu durumu yaşayan bireylere uygun ve doğru destek sağlamak bir sorumluluktur. Ayrıca hem birey, hem de toplum için bu sorumluluk büyükönemarz etmektedir.
Yalancının; dini açıdan tarifi yanında, sağlık ve toplumsal açıdan da gereğinin yapılması önemlidir. Din, yalancıyı münafık ve günahkar olarak tanımlar, onun dünya ve ahiret sürecini anlatır. Sağlık, yalancıya hasta teşhisi koyar ve psikolojik tedaviye alır. Toplum, yalancıyı güvensiz olarak ilân eder ve izolasyona tabi tutar. Dinin, sağlığın, toplumun tehlikeli, hasta, güvensiz, günahkar olarak tanıttığı kimseye; dikkat etmek gerekir. Böylesi kimseler; toplumun içinde ve önünde olur, makamından ve imkanından, mekanından ve fırsatından istifade edecek olurlarsa; o toplumun iflahı ve ıslahı zor olacaktır. Takdir yetkisine sahip olanlar buna dikkat etmezlerse de, toplumun bireyleri kendi geleceklerinin selâmeti için; yalancılardan uzak durmalı, "Patolojik Yalancı"ları toplumdan uzak tutmalıdırlar.