Kökeni kaba kuvvete, kuvvetin üstünlüğüne, nefret ve düşmanlığa dayanan Batı medeniyeti; 25 milyon kızıl derilinin kanı içilip toprakları işgal edilerek kuruldu. Bunun gibi daha yüzlerce işgal, toplu katliam, savaş ve sömürgecilik üzerine kuruldu. Batının ruhunda her zaman nefret, şiddet ve sömürgecilik var olmuştur.
Faşizm ve baskılar ile her zaman insanlığa büyük zulümler yaptılar. Hatta önceleri kendi aralarında kanlı savaşlara sahne oldular. Almanya’da beş milyon çingene ile kendi halkından Yahudi yakılarak kuruldu. İnsanlığa medeniyetin beşiği olarak yutturulan Batının göbeğinde Bosna katliamı batı ordularının yardımı ve gözetimi altında hunharca gerçekleştirildi. Hayatını devam ettirmek için günümüzde de Suriye, Irak, Afganistan, Doğu Türkistan, Yemen ve Afrika’da yine milyonlarca insanının kanını içen bir vampir olmuştur. İşte bu yüzden bunun adı medeniyet değil modern barbarlık çağıdır.
İslam bir güneş olarak muhteşem bir şekilde doğduğunda Arap yarımadasının karanlık çağını aydınlatarak ufkunu aydınlatmış, medeniyete doğru yürümelerini sağlamıştı. Aslında güneş sadece bir bölgeyi değil doğduğunda bütün yer küreyi aydınlatır, bundan dolayı yalnız Araplar değil, tüm insanlık gerçek huzur ve mutluluğa ulaşmıştı. Karanlıktan çıkıp yeni ve geniş ufuklara doğru yol almıştı. Evrensel bir mesaj ile evrensel bir adalet getiren İslam yeryüzünde adil bir paylaşım yapılmasını sağlamıştı.
Çağımızda ise Hristiyan Avrupa’nın sözde yenilik hareketi olan Rönesans sadece kendi toplumuna bencil bir huzur getirmiştir. İslâm hicret ve fetih ile tebliğ ile adalet ile yeni topraklara barış ve mutluluğu huzuru ve sevgiyi götürüp yerleştirirken, köleliği kaldırıp özgürlüğü herkes için evrensel hale getirirken batı dünyasının çürümüş sistemi coğrafî keşiflerle sömürgecilik peşinde koşmuştur. Temel niteliği sömürgecilik olan batı dünyası İnsan ticareti, emek hırsızlığı hatta savaş ve katliamlarla işgal ettiği topraklara tarihin her döneminde, tüm zamanlarda insanlığa işkence, gözyaşı ve kan ile mutsuzluk getirerek dünyayı zindan etmiştir.
En temel niteliği savaş ve sömürgecilik olan batı medeniyeti bu özelliğini 20. ve 21. yüzyılda da sürdürerek insan kıyımına devam etmektedir.
Batının yenilik hareketleri, sözde bilim çalışmaları dünyaya huzur ve medeniyeti değil modern emperyalizmi getirmiştir. Yaptıkları tüm çalışmalarda hiç bir zaman insanlık için iyilik ve huzuru, mutluluk ve özgürlüğü düşünmemiş hep kendi çıkar ve menfaati için çalışmış, zayıf toplumların bakir topraklarına göz dikmiştir. İnsanlığa, huzur, barış, kalite ve mutluluk getirip fayda sağlamak ve gelişmek için yapılan bilim bilimdir. Yoksa zulüm yapmak, işgal etmek, savaş çıkarıp daha çok öldürmek, daha çok katliam yapmak, daha çok sömürmek, haksız yere daha çok zengin olmak için yapılan bilim, bilim değil ancak ve ancak filimdir. Bilim ve teknoloji tüm insanlığın hayatını kolaylaştıracak, tüm insanlığın hayatındaki sorunlara çözüm bulmak için yapılırsa bilimdir. Oysaki batı bilim ve teknolojiyi her zaman kutsal davası olan doğunun zenginlik kaynaklarını elde etmek için kullanmıştır. İşte bu yüzden bunun adı medeniyet değil modern barbarlık çağıdır.
Unutmayalım ki küresel emperyalizm ve sömürgecilik coğrafi keşiflerle birlikte insanlığın başına bela olmuştur. Avrupa elindeki imkân ve gücü, bilgi ve teknolojiyi insanlığın yararına değil zararına ama sadece kendi menfaati için kullanmıştır. Bu gün vahşi batı medeniyetinin, içinde yaşadıkları sarayların temelinde ezilmiş toplumların alın teri, gözyaşı ve kanı bulunmaktadır. Batının mutluluğu, Doğunun mutsuzluğu üzerine kurulmuştur.