-Derin dondurucuya atacağım huylarım var. Ama kapağını açamıyorum.
-Herkes eteğindeki taşları döksün bir şey deneyeceğim.
-Gökgürültüsünden korkanlar bulutlar arasına saklanmamalı!
-Bana Bugün Bir İyilik Yap gözüme gözük.
-Sanırım gitmeliyim! Sanırım kalmalıyım! Kararlı olmak ne kadar da zormuş!
-Anladım ki, sen de beni seviyorsun. Yaradan'dan ötürü hani!
-Bu ülkede herkes mi anestezist olur ya, baydınız beni!
-İpliğe demişler ki: Ne işin var iğneye takılıyorsun? O da, İğnenin gözüne girmem lazım,demiş!
- Çok güzel fikirler geliyor aklıma, kana karışmadan lütfen müdahale edilsin.
-Hayat çok hızlı geçiyor. Biz ne zaman yaşayacağız?
-Bildiklerim bekleyebilir!
-Kimsenin yaralı parmağına işemeyenler, prostat olsun!
-Hangi akla hizmet ediyordum ben ? Neyse unuttum şimdi!
-Havalar tekrar soğumaya başladı şu "melamet hırkası"nı üstüme alayım.
-O değil de; bir komşumuz vardı, sabahtan akşama kadar ütü yapıyordu. Bu kadar itici ütücü
görmedim.
-Beni seven insanlar hep beni mi bulur?
-Hasretinden prangalar eskittim. Sonra bir eskiciye verdim!
-Aranızda para toplasanızda bana yeni bir ben alsanız!
-Hem ölüm olmasa nasıl kavuşulur en sevgiliye!
-Benim kadar nasıl olacaksın? Ben bile benim kadar olamıyorum!
-Bu dünyada tutunacak bir şey yok. Otobüste bile var.
- Aklın almıyorsa, cebine de koy! diyecektim.
-Sana iki gözüm gibi bakarım. Organ muhafaza memuruyum ben!
-Çekme hayatını ömrümden!
-Bak güzel kardeşim, sosyoekenomik dengeler üzerine oturma!
-Dere kenarında bir taş olaydım da, belki sarılan bir yosun bulurdum.
-O değil de; bu yük gemileri niye hep Panama bandıralı olurlar ki? Neyse!
-Pekala beni dinleyin; hiç kimse dünyanın boşluğunu doldurmak için gelmedi ki bu hayata.
-Fevkaladenin fevkinde miyim? Değilim tabi. Ama olabilir.
-Bataklıkla kim uğraşacak şimdi? Bataklığı kurutmak zor. İyisi mi, ben yine sivrisineklerle mücadele
edeyim.
-Savulalım mı? Savulun! Dindar gençlik geliyor. Ama az yavaş!
-O değil de; şu benim buz tutmayan asfalt projemi henüz kimse keşfetmedi değil mi?
-Belki bir gün ben de "ismini vermek istemeyen bir izleyici" olarak sorular sorarım televizyonculara.
-Hem üzümü yiyip, hem de bağını soramaz mıyım? Peki!
-Öyle ama, her zaman öpönümde olsan!
-Bu kafayla gidersem adam olurum gibi geliyor.
- Benim için üzülme o zaman ikimizde üzülmüş oluruz.
-Evet, merhamete duyarlı olduğum doğrudur.
-Irmaklarda derdini denize dökerler.
-Sus! Sus ki, ne düşündüğünü bilmeyeyim.
-Her şeyi geç, herkes Allah'ın buyruklarını hatırlatıp duruyor, kimsenin de uyguladığı filan yok. Ben
dahil.
-Sana uyan banada uyar. Nasıl olacak bu? Bedenlerimiz farklı!
-Fakirlik, bazı insanları frenliyor! Bazılarını da arsız yapıyor!
-Şeytan diyor ki; sen çok temiz bir insansın ibadet etmene lüzum yok.
-Kışın sorulacak bir soru değil ama; yaz ayında deniz, bunca insanı, özellikle kadınları nasıl ikna edip
de soyuyor? Neyse!
-Ben öyleyim diye demiyorum. Karadenizliler, mısır ekmeği ve hamsi yemekten yakışıklı ve komik
olurlar. Olmazlar mı?
-Bir çay içimi mesafede dostlarım olsun istiyorum.
-Hadi hayatın bir anlamı yok. Ölümün bir açıklaması olmalı ama!
-Bütün derdimiz, maddi ve manevi "ahirete borcu yoktur" yazısıyla gitmek.
-Bizim sözlüğümüzde terketmek yok ama seni bir gün mecburen terkedeceğiz dünya.
-O değil de; insanlarda ki hırsları gördükçe, dünyaya ikna olmuş olduklarını anlıyorum.
-Beni bilmem ama bayım siz manyak mısınız?
-Keşke daha az şey bilip daha çok sevseydim.