Dr. Yön “MS hastalığı, beyin ve omurilikteki hücrelerin (nöronların) sinir kılıflarının yanlış çalışan bağışıklık sistemi hücreleri ile hasar görmesi sonucu oluşur. Bu hasarlanma ile nöronlar işlevlerini doğru şekilde yerine getiremez, alevlenme ve düzelme atakları ile giden, fokal nörolojik bozukluklara neden olur. MS atağı denilince de en az 24 saat süren, genellikle üç ay içinde tam veya tama yakın düzelen nörolojik yakınmalar kastedilir. MS hastalığının başlangıcı genç erişkin yaşlardadır. İlk atak en sık olarak 25-35 yaşları arasında ortaya çıkar. MS kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha sıktır. Son yıllarda yapılan çalışmalarda MS’in sıklığının arttığını bulunmuştur. Bu artışın nedeni teknolojik gelişmeler ışığında, tanı yöntemlerinin örneğin MR incelemesinin daha kolay yapılabilmesi ile MS tanısının konmasının kolaylaşması olabilir. MS bazı hastalarda sinsi ve hafif bulgularla başlayabilir ve kendiliğinden düzelebilmesi nedeni ile gözden kaçabilir. MS de en sık başvuru sebebi olan şikayetler şunlardır; baş dönmeleri ve dengesizlik atakları, bulanık görme, çift görme, vücutta uyuşukluk, güç kaybı, idrar şikayetleri, boyun hareketleri ile ortaya çıkan elektriklenme hissi gibi hastalık kendini gösterir.”dedi.
Uzm. Dr. Serpil Kıroğlu Yön “MS hastalığının tanısında öncelikle şikayetler dinlenir, muayene çok önemlidir, beyin ve omurilik MR’ ı ile tanı netleştirilir. Ayrıca bazı hastalarda beyin omurilik sıvısının (bel suyu) incelenmesi ve bazı laboratuar yöntemleri de tanı konulmasında kullanılmaktadır. Hastaların MS düşündüren benzer en az 2 atağının olması, beyin MR'ında aynı anda aktif ve inaktif plakların olması veya tekrarlanan beyin MR'larında plak sayısının arttığının gösterilmesi gereklidir. MS hastalarında beyinde hasar görmüş sinir hücrelerinin oluşturduğu plaklar vardır. Bu plakların yerleşim yeri ilaç tutup tutmaması tanı ve takipte önemlidir.”şeklinde ifade etti.
MS hastalığının sebebi hakkında bilgi veren Dr. Serpil Kıroğlu Yön “Sebebi tam olarak bilinmemekle beraber çalışmalarla günümüzde kabul edilen bilimsel görüş, genetik olarak yatkın kişilerde bir takım çevresel faktörlerin eklenmesi ile hastalığın ortaya çıktığıdır. MS hastası olan yakın aile bireylerinden örneğin anne ve baba çocuğuna hastalığı mutlak olarak geçirmezler, sadece hastalığa genetik olarak yatkın hale getirirler.”diye konuştu.
MS hastalığı için özel bir diyetin olmadığını vurgulayan Dr. Yön “Sağlıklı beslenmek için olan şartlar MS içinde geçerlidir. Yeşil sebze, meyve ve proteinden ve vitaminlerden zengin diyet, hayvansal yağdan, sigaradan uzak durup alkol alımını da azaltmak başka sağlık sorunlarının, hastalığınızın üzerine eklenmesini ve hastalığınızın normal seyrinden daha da hızlı ilerlemesini engelleyecektir.”
MS hastalarının gebe kalabileceğini söyleyen Dr. Serpil Kıroğlu Yön “Ancak özellikle gebelik sonrası ilk 3 ayda hastanın atak geçirme ihtimalinin arttığı gösterilmiştir. Gebelik öncesi bir yıllık dönemdeki klinik durum önemlidir. MS hastalarının emzirmelerinde de bir sakınca yoktur ancak tedavi devamı ilaçların anne sütüne geçtiği göz önünde bulundurulmalıdır.”açıklamasında bulundu.
Medical Park Samsun Hastanesi Nöroloji Kliniğinden Uzm. Dr. Serpil Kıroğlu Yön “MS hastalığı neyse ki tedavide birçok alternatifi olan bir hastalıktır. İnterferon beta, glatiramer asetat, natalizumab ve fingolimod gibi etken maddeli ilaçlar yaygın şekilde kullanılmaktadır. Ancak hastaların tümünde bu tedavilerle beklenen yanıt alınamamakta ve hastaların bir kısmı progressif forma dönüşmektedir. Bazı hastalar ise hastalık başlangıcından itibaren progressif seyretmektedirler. MS hastalarında medikal tedavinin yanında günlük aktiviteleri etkileyen bazı semptomların tedavisi de çok önemlidir. Örneğin MS hastaları sıklıkla günlük aktivitelerin gerçekleştirilmesini engelleyen yorgunluktan sıklıkla yakınırlar. Stres ile tetiklenir, dinlenme dönemleri ile azalabilir. Isı artışı ile kötüleşir. Günlük yaşam aktivitelerini sınırlar. Normal yorgunluğa göre daha şiddetlidir. Vücutta kas tonus artışı olarak tanımlanan spastisite de ağır özürlülük oluşturur. Mesane disfonksiyonuna ait semptomlar hastaların %75’inde hastalık süreci boyunca izlenir. Yine MS hastalarında akut ve kronik ağrılı durumlar sıkça rastlanır. Bu medikal tedavilerle semptomların tedavisi yanında Fizik tedavi ile hastalık nedeni ile mağdur olan hastaların günlük yaşamlarını kolaylaştırıcı önemli oranda katkılar sağlayabiliriz.”dedi.