Gazeteyi ilk kurduğumda yaptığımız kokteyldeki konuşmamda biz gazeteciliği haberin doğruluğunu esas alarak yapacağız, haberin faillerinin siyasi, ekonomik ve sosyal güçlerine göre yapmayacağız demiştim ve bir örnekle bunu açıklamıştım. Altmışlı yıllarda Edirne'nin bir ilçesinde Müftünün keçisi kaybolmuş, müftü keçiyi çok sevdiği için işini gücünü bırakıp keçiyi aramaya başlamış, ama nafile keçiyi bulamamış, karakol, savcılık derken soluğu bir gazetede almış. Gazeteye gitme nedeni olayın haber olması halinde Keçisini çalan veya gören vicdanlı vatandaşlardan birisinin yardımcı olmasını sağlamakmış. Müftü gazeteye gidip derdini anlatınca gazete yetkilileri konuyu haber yapacaklarını söylemişler, müftü efendi bunun üzerine rahatlayıp evine gitmiş. Ertesi gün müftü efendi gazeteyi açıp okuyunca büyük bir hayal kırıklığına uğramış, zira gazete haberi manşetten Müftü Keçi çaldı şeklinde verince müftü efendi perişan olmuş. Gazetenin bir nüshasını alıp gazetenin bulunduğu yere hesap sormak üzere gitmiş ve yöneticilere bu yaptıklarının hesabını sormaya karar vermiş. Gazete yöneticilerine gidip durumu anlatınca Gazeteciler müftü efendiye Hocam her gün yüzlerce kişinin keçisi çalınıyor bu çok normal bir durum ama müftünün keçi çalması haberlik bir olay olduğundan biz haberi bu şekilde yaptık demişler.
Biz gazeteyi kurduğumuz gün ne söz verdiysek aynen uyguladık, hiçbir konuda haber yaparken haberin faillerinin siyasi konumlarını veya ekonomik güçlerini gözetmedik, bunu sürekli söyleme ve ısrarla tekrar etme nedenim şehrimizde habercilik öyle bir hal almış ki adeta müftünün keçi çalması misali haber yapılmakta ve buna bizim dışımızda kimse dur diyememekte. Şehir adına bu çok üzücü bir durum, ancak bunun tek nedeni gazeteciler değil, okurların da bundaki payı büyük neden derseniz bir örnekle açıklayayım geçenlerde gazetemizin abone dağıtımını yapan şirketin sahibi yanıma gelerek bazı özel ve resmi kurumların şehirdeki en küçük gazeteyi dahi alırken bizim gazeteyi almadıklarını, bunun nedeninin ne olduğunu sorduğunda ona dedim ki bir liste yap gel bakalım kimlermiş bunlar, sağ olsun elli kişilik bir liste yaptı ve bana geldi. Listeyi isteme nedenim kimlerin bizi neden okumak istemediklerini tespit etmekti yoksa ayda onbeş lira verseler ne olur vermeseler ne olur. Ancak gazeteye abone olmayanlarla ilgili de bir araştırma yaptım, acaba bu insanların gayesi bizi gerçekten okumamak mı yoksa yaptığımız haberlerden rahatsız olup bize tavır koyma koyanlar mı? Zira bu insanların gazeteyi alıp almamaları önemli değil bizi okuyup okumadıkları önemli. Yaptığım araştırma sonunda gazeteyi almayanların tamamı ile ilgili ya haber yapmışsız veya mensup oldukları cemaatle ilgili haber yaptığımızı tespit ettik. Ancak yaptığımız araştırmada bu insanların tamamının gazeteyi internetten okuduğunu gazeteye girilen IP numaralarından tespit ettik. Zaten bizim için önemli olan gazetenin satılmasından ziyade okunmasıdır, zira yerel gazeteler belli sayının üzerine baskı yapmaları halinde zarar ederler o nedenle biz kendimize koyduğumuz hedefe ulaştık gerisi önemli değil. Bu detayı verme nedenim gazeteler haber yaparken onu incitmeyeyim abonesini keser, bunu üzmeyeyim reklam vermez düşüncesi ile habercilik yapmaya kalkar iseler işte o zaman müftüye keçi çaldırmak zorunda kalırlar aksi halde bizim gibi dümdüz habercilik yapar iseler o zaman bazılarının ambargosuna maruz kalırlar ama bizim için hiç önemli değil bilsek ki abone sayımız tamamen sıfırlanacak hiç önemli değil doğru olanı yapmaktan asla geri kalmayız.
Satırların sonuna gelirken gelelim asıl konumuza son birkaç günden beri dikkatimi çeken bir konuya değinmek istiyorum, yaklaşan Esnaf Odaları Kefalet Kooperatiflerinin seçimleri nedeniyle çok çirkin bazı olaylara şahit oluyoruz, neymiş efendim birileri ta bilmem ne zaman bilmem hangi kurumla mahkemelik olmuş da diğer oda başkanları bunu kaldıramıyormuş da toplu istifa edeceklermiş de miş. Miş. Miş. Siz onu benim külahıma anlatın istifa edeceğiz diyenlerden bir tanesi istifa etsin ben gidip elini öpeceğim. İşin üzücü tarafı olayın içerisine ta bundan yedi sekiz yıl önce ölmüş bir bayanı koyup onun üzerinden başkalarına yüklenmek istemeleridir, İşin daha da kötüsü bu olaya bazı meslektaşlarımızın da alet olmalarıdır. Peki olayın aslı nedir derseniz izin verin izah edeyim önümüzdeki Pazar günü yapılacak olan Esnaf Odaları Kefalet Kooperatifi seçiminde esnaf odasının kasasında bulunan yaklaşık üç milyon liraya göz diken bazı insanların mevcut oda Başkanını yıpratmak adına yaptıkları operasyon olduğu kanaatindeyim. Bu konuda kimse ile görüşmedim ama olayın bu şekilde olduğundan en ufak bir şüphem yok. Zira bazı oda Başkanlarının oda paralarını tamamen sıfırladıklarını, hatta kendi işlerinin de bozuk olduğunu da biliyorum. Benim kızdığım asıl konu oda başkanlarının yaptıklarından ziyade basının bu işlere alet olmasıdır. Basın toplumun gözü, kulağı, vicdanıdır, insanlar bizleri okurken yazılanların doğruluğunu araştırmak zorunda olmadıkları gibi bunu yapma imkanları da yok. Yapılan habere ilk bakıldığında adeta oda Başkanı linç edilmek isteniyor oysa ki olayın aslı çok farklı, konu mahkemeye dahi intikal etmeden bitmiş. Aslında basının yapması gereken bazı oda başkanlarının oda Başkanı olmadan önceki ekonomik durumları ile şu andaki durumlarının araştırarak kamuoyuna açıklamaktır. Ben otuz yıldır inşaat Müteahhitliği, Yurtçuluk, Aygaz bayiliği ve Belediyecilik yaptım altımda mütevazi bir araba var ama bu insanların arabaları son model lüks araçlar ise ortada bir sorun var demektir. Kanaatimce yapılan haberler tamamen duygusal amaçla yapıldığını düşünmekteyim, toplum yararı düşünülerek haber yapılacaksa o zaman önce yukarıda bahsettiğim konulara el atılmalı, sizce de öyle değil mi? Bu konuyla ilgili daha bazı araştırmalar yapacağım ve sonuçlarını da sizlerle paylaşacağım. Kalın sağlıcakla
Not; Yazıyı tam bitirmiştim ki Konuyla ilgili Cumhuriyet Savcılığının verdiği Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar geldi.