Gerek ülkemizde gerekse İslam coğrafyasında ümmetin çok ciddi sıkıntılar yaşadığı bir süreci idrak ediyoruz.. Böyle bir süreçte değil sadece kurumların her ferdin bile ayrı bir sorumluluğu ve vebali vardır.
Her Müslüman dininin görevlisi ve sorumlusudur. Tabii ki kendi sorumluluk alanı neyi gerektiriyorsa onları ifa etmelidir. Herkes evinin önünü süpürürse çöpçüye ihtiyaç kalmayacaktır.
Biz toplum olarak her ne kadar 150 senedir batılılaşma erozyonuna maruz kalsak ta yine de halkımız maneviyatına ve geleneklerine bağlı kalma emareleri her zaman göstermektedir.
Bir Alman müsteşrik ( din adamı ) diyor ki, Müslümanlar cahil kaldıkça dinlerinden uzaklaşır Avrupalılalr da ilim sahibi oldukça dinlerinden uzaklaşırlar. Bilgi sahibi oldukça batıl olan dinlerinin çürüklüğünü çok rahat görebiliyorlar. Müslümanlar ise ne kadar bilgisiz olurlarsa dinlerinin hikmetlerini o denli iyi kavrayabiliyorlar.
Dini inançlarımızın canlı tutulması ve sağlam bir şekilde halkın bilgilendirilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda camilerimizin ve kuran kurslarımızın çok faydalanılır bir duruma getirilmesi elzemdir. Ezberler bozulmalı klasik metotlardan vazgeçilmelidir.
Toplumun her yaş kesimine mutlaka ulaşılmalı cami dışına tabiri caiz ise araziye inilmelidir. Halkımızın Müftülerimize saygısı vardır. Birebir yapılacak aile ve iş yeri ziyaretleri meyvesini kısa sürede verecektir. Para toplamak ve yardım talep etmenin dışında yapılacak nezaket ziyaretleri halkın gönlünde ayrı bir iz bırakacaktır.
Cami görevlileri görev mahallinde yaşayan ailelerin her biri hakkında bilgi sahibi olmalı ve muhataplarının durumunu önceden bir gözden geçirmelidir. Eğitim durumları ekonomik durumları SOSYAL VE psikolojik durumları tahlil edilmeli ve görevlinin elinin altında bulunmalıdır. MÜFTÜLÜK VE DİĞER KAMU KURULUŞLARIYLA İŞ BİRİĞİ İÇİNDE NELER YAPILABİLECEĞİ İSTİŞARE EDİLMELİDİR.
Allahın emirlerini yerine getirmede ve haramlardan sakınmanın gerçek haritasının çıkarılması artık bir zaruret haline gelmiştir.