MUHÂCİRLER ve ENSÂRLAR (2)

M.Halistin Kukul

Dünden Devamı

Eğer, sokaklarınız bunlarla dolu ise, bunda, mes'ullerin ihmâli vardır demektir. Başka ne îzahı olabilir, değil mi?

Ve tabiî ki, bunca insan; Mardin'den, Şanlıurfa'dan, Kilis'ten, Gaziantep'ten, Hatay'dan...İstanbullar'a, Bodrumlar'a, Sivaslar'a, Afayonkarahisarlar'a, İzmirler'e, Samsunlar'a, Tokatlar'a, Bursalar'a, T(ı)rabzonlara...gidene kadar, istihbarat, emniyet, kaymakamlıklar ve valilikler nerede idiler?..

Türkiye'de, bir kısım 'muhâcir"lere devlet para ödüyormuş. Bir kısım muhâcirler, mahalle mahalle, cadde cadde, sokak sokak, ev ev, dükkân dükkân, merdiven altı demeden, câmi önü - câmi içi demeden dilencilik yapıyorlar. Bunları,( resmî muhatap olarak) gören göz, duyan kulak, hisseden kalb...yok mudur?

Yukarıda başlığını arzettiğim yazımı yayınlayalı neredeyse bir sene oluyor, söyler misiniz, kim hangi tedbiri almıştır? Her şehrimizdeki, bu dilenci sayısı niçin bu kadar artmıştır?

Hangi câmiye girsem, imam efendi, Ensâr- Muhâcir" muhabbeti yapıyor. Zâten, zor durumda bulunan insanımızın mânevî hislerine biraz daha nüfûz edilerek, yardım yapmaları teşvik ediliyor. Elbette ki, 'hayır işlemek' çok güzel mübârek bir fiil/ameldir. Fakat, vatandaşı bu kadar sıkboğaz etmenin de âlemi nedir?

Demek ki, bugüne kadar, bu işleri çözmekle mükellef olan makam(lar)ın salâhiyetlisi ve mes'ulleri, gerekli tedbirleri almamışlardır ki, bu kadar insan, Türkiye'nin her köşesine dağılmıştır.

O hâlde, hangi, hesapsız hesap ile, bugünlere gelinmiştir?

Câmi vaazlarında, cemaatin herbir ferdine:"Siz de bir Ensâr olunuz!" kaabilinden sözlerin gerçekle alâkasını îzah eder misiniz? Son model arabalılar, köşklüler, yalılılar, yatlılar, katlılar.. ve yine, bir çoğu Devlet'in himâyesindeki mevki sâhipleri, teşvik olarak ne yapmışlar ve yapmaktadırlar, bilmek isteriz.

İllerdeki "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı" ile, belediyelerin ilgili fonları hangi gün için durmaktadır?

Asgarî ücretli insanı, "ensâr"lık hevesiyle zorlamanın maksadı nedir? Çıksın, başta Devlet'in en salâhiyetli ve mes'ulleri, desinler ki, "Ben, (KENDİ BÜTÇEM)den şu kadar yardımda bulunuyorum. Bir (ENSÂRLIK NUMÛNESİ) gösteriyorum, ey Millet!.." Teşvik , öncülük, rehberlik...budur!..

Yoksa; "Ben, sizi hayr'a teşvik ediyorum; sizin ödediğinizden, ben de, âhirette, teşvik payı alacağım!..) değil!..

Bu (muhâcirler)in zenginlerine apartman dâiresi ve arsa pazarlayıp, onlarla, her türlü 'aş' ile tezyîn edilmiş ziyâfet sofralarında kaşık sallamak, bilinmelidir ki, (ensârlık) değildir.

T(ı)rabzon'da üç yüzbin kişilik Arap şehri nasıl kurulacaktır? Bodrum, Ordu, İstanbul veya Samsun'da hangi ensâr(!) Araplar'a ne kadar arsa tapusu verildi veya verilecektir? Bunları satın alacak olan zatlar, sözünü ettiğimiz bu "muhâcirler"in öz be öz dîn ve soy kardeşi değil midirler, ne dersiniz?

Meselâ; Samsun'un Ayvacık ilçesini 'keşfeden Araplar", Samsun'da dilenen bu (dîn ve soy) muhâcir kardeşlerini hiç hatırlamıyorlar mı?

İlgililere -belki de, başta, Diyânet İşleri'nin salâhiyetli ve mes'ullerine- tavsiyemdir, lütfen ve ilkönce, yukarıda tarihini verdiğim makalemi okusunlar; ardından da, bilhassa, mes'ul oldukları câmi önlerini ve içlerini kontrol ediversinler. Lütfen!..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.