Kendi düşüncelerimizin, davranışlarımızın, yaşantımızın ,vizyonumuzun, misyonumuzun dışında olan her şeye karşı duruşumuzun adıdır muhalefet. Genelleme yaparsak beğendiğimiz veya benimsediğimiz bir ideolojinin dışında ki tüm ideolojik yaklaşımlara karşı duruşumuzun adıdır muhalefet. Fikir çatışmasının diğer adıdır aslında muhalefet.
Basite indirgemeye çalışırsak, Vizyon, varmak istediğimiz noktayı gösterir,elimizde olan, yapabilecek olduğumuzu düşündüğümüz şeylerle bir gelecek oluşturma hayalidir.
Misyon, bugün o yolda neleri, nasıl yaptığımızı anlatır.
Doğal olarak bizim düşüncelerimize hitap eden veya kendimizi bulduğumuz bir düşünce ile hareket etmemiz, bunun dışında ki düşünce ve hareketler karşısında olumsuz olmamızın adıdır muhalif .
Osmanlı imparatorluğunun güçlü olduğu dönemde muhalif yok muydu, tabi ki vardı fakat güç etrafında toplanmak veya baskı bunu ön plana çıkartmıyordu. Ne zaman muhaliflerin sesi yükselmeye başladı, duraklama, gerileme ve çöküş döneminde.
Muhalif olanlar vatanlarının parçalanmasının peşinde mi idi, asla, onlarda düşündükleri , daha iyi olacak dedikleri geleceğin şekillenmesinden yana idiler.
Kesin olan bir şey varsa oda, bu muhalif düşüncelerin başkaları tarafından kullanılabileceğidir ki, tarihte bu yönde ki kullanımlar mevcuttur ve hepsi destek altında oteritenin veya iktidarın zayıflaması yönünde ki çalışmalardır.
Osmanlı döneminde yaşanan muhalif görüşler, imparatorluk yıkıldıktan sonra değişti mi? Sadece vizyon değişikliği yaşandı.
Cumhuriyet döneminde yeniden bir başlangıç vardı. Tüm temel oluşumlar değiştiriliyor ve bir devrim yapılıyordu, bu hareketin karşısında bir muhalif duruş var mıydı? Mutlak suretle vardı ve hala tartışılmaktadır bazı konular. O dönem her şey bir kenara itilse ve bu muhalif görüşlerin giderilmesine çalışılarak ortak bir noktaya ulaşılabilinir miydi ? Böyle bir şey düşünülse idi Türkiye Cumhuriyeti hala kurulamamış ve tartışmalar bitmeden devam etmekte olacaktı.
Cumhuriyetten günümüze değişen bir şey var mı? Kesinlikle yok.
Osmanlının duraklama döneminden itibaren düşünün ve dış destekleri ve oluşumları bir kenara koyun.
Osmanlı imparatorluğunu padişahlar zevk sefa içinde ki yaşantıları bitirmişti, gelişimin karşısında durmuştular, yenilekleri kabul etmemiştiler ,ülkeyi yabancılara satmıştılar, vatana ihanet etmiştiler vs vs.
Cumhuriyet kurulurken, mutlaka bir gücün esareti altında oldukları, o güç sayesinde kurulduğundan, yapılan ilke ve inkılapların yanlışlıklarından, hatalarından, eksiklerinden bahsedilmektedir.
50’li yılları düşünün, vatan satılmıştır, birilerine teslim olunmuştur, izlenen yol yanlıştır,izlenen politikalar yanlıştır,vs vs.
60’lı yıllarda değişen bir şey olmuş mudur. İhtilaller, yanlış yönetimler, vatanını satanlar vs vs.
70-80-90 ve 2000’li yıllar değişen bir şey var mı ? Sadece bir önce ki döneme ekler yapılmıştır.
Cumhuriyetten itibaren her yönetici mutlak suretle bir devletin veya oluşumun adamıdır dendi.Her yapılmak istenilenin karşısında duruldu, her şeye muhalif olundu ,yıl 2018 oldu, hala ideal bir devlet, hala ideal bir ülke oluşturamadık. Hala bilimin gerisindeyiz, hala teknoloji ihraç etmeyip ithal ediyoruz, hala silahımızı dışarıdan alıyoruz, hala ekonomimiz bağımsız değil.
Sonuç olarak, tüm muhalif duruşlara karşı kurumlar ayakta mı? Devlet işleyişini sürdürüyor mu? Az da olasa bir şeyler üretilip yapılabiliyor mu? Gelecek için bir umut ışığı var mı? Muhalif olmak demek bu coğrafyada her şeye karşı olmak demek değildir. Almanyaya bakın 4 aydır hükümet kurulamıyor, kimse bir yerleri yakıp yıkıyor mu?
Ülkede muhaliflerde olacak mutlaka ama herkesin tek hedefi olacak, Bayrak ve vatana zarar verilmeyecek. Düşüncelerimiz karşıt olabilir ama ülkenin değerleri birdir.Birlik ruhumuz ön planda olacak ki, karşımızda ki güce, biz bir bütünüz ve yıkılmayız duruşunu göstermeliyiz.