İNSANLAR,"İNANDIK", DEMEKLE SERBEST BIRAKILIP İMTİHAN EDİLMİYECEKLERİNİMİ SANDILAR ? -ŞANIM HAKKI İÇİN, BİZ ONLARDAN ÖNCEKİLERİ ÇEŞİTLİ İMTİHANLARDAN GEÇİRDİK. ALLAH ELBETTE DOĞRU OLANLARLA, YALANCILARI BİLECEK ve ORTAYA ÇIKARACAKTIR.(Ankebut Suresi 2-3)
Her şeyin zıttı ile anlaşılabildiği bu alemde. önemli bir konu olan, İslâm'dan önce nasıl idiler, İslâmdan sonra nasıl oldular ? anlatımı için iki konuyu örnek alacağız.
İslâm nurunun henüz aydınlatmadığı dönemde, Mekke de ikamet eden, biri günlük hayatını şu şekilde dile getiriyordu. Silahlarımı kuşanarak deve ve koyun sürüleri yağmacılığını giden guruba ben de katılmıştım. Gözümüze kestirdigimiz bir sürüye hucum ettik, ne varki sürüyü korumakta olan adamlar bizden daha baskın çıktı. bizi püskürtmelerinin yanı sıra, peşimize de düşerek, bizler kaçıyor onlar kovalıyordu, bu koşuşturma sırasında, arkadan attıkları oklarla beş arkadaşımız hayatını kaybetti. Geri kalanlarımız Mekke'ye dönmüş, peşimize takılan adamlara bizim attığımız okları neden isabet ettiremediğimizi konuşuyorduk. Baskın sırasında her zaman olduğu gibi, yanımıza aldığımız putlardan bir fayda göremeyişimizi münakaşa ediyorduk.
Daha önceki baskınlarda ölen amcamın küçük kız çocuğu benim yanımda bakılıyordu. eve gidip onu sürüklüyerek getirdim. Hurma ağacının gövdesine iyice, kımıldayamıyacak bir şekilde bağladım. Karşısına geçip ok atışı talimine başladık. İslâm'dan önce, öksüz çocukları ok atımı taliminde kullanmak bir adetti. o gün ne kadar ok attık isek, bir türlü isabet ettiremiyorduk. sonunda putların şansımızı bağladığına kanaat getirdik.
Bir gün sonra, ağaca bağladığım amcamın kızının yanına gittim. çocuk dün aldığı yaralardan henüz ölmemişti. bu gün de sansımı denemek için,Ok attım. tam isbet ederek çocuk öldü. bu sefer bu gün Putlar yağmacılığa müsaade ediyor diyerek, tekrar sürülerin otladığı yaylalara baskına çıktık.
Bu o günkü hayattan bir kesit. Bir de şu duruma bakalım.
Bir gün Hz. Bilal (r.a.)sohbet ediyorduk. Konu döndü dolaştı, münakaşaya başladık. Bilâl'in annesi Habeşli bir siyah kadın olduğundan," bu meselelere senin aklın ermez, siyah kadının oğlu
"dedim. Renginin siyahlığından ayıplamış olduğum Bilâl, çok üzülmüştü. Sözlerimi şikayet yollu, Resulullah' (s.a.v.)e anlatmış. Bir müslüman gelerek ,"Seni Resulullah çağırıyor." dedi. beraberce huzura çıktım. Resuüllah bana ;
"Renginin siyahlığından Bilâl'ı ayıplayarak. Siyah kadının oğlu demişsin, doğru mu ? dedi. Ben ise yaptığım bu hatadan dolayı utancımdan cevap dahi veremiyordum.
Resulüllah ;"Demek sende, İslâm'dan evvelki cehalet günlerinden kalma ölçüler ve adetler var. İslâm insanları renkleri,şöhretleri,servetleri ile değerlendiren batıl inanç ve adetleri yok etmiş, yerine,en şerefli ve muteber insan'ın Allah'tan en çok korkan, dinine sımsıkı sarılan Müslüman dır hükmünü vaz etmiştir."
Irkçılığı kökten ret eden, İslâmiyet, bundan 1436 yıl evvel, ortaya koydugu İLAHİ ADALET'le İslâm Kardeşliğini ortaya çıkarmış, Üstünlüğün sadece TAKVA'da olduğu değeri İLAN ederek evrensel İNSAN KARDEŞLİĞİNİ ortaya koymuştur.