İslam'da müktedir (yetki ve güç sahibi) olan kimselerin eleştiriye ve şikayete karşı tutumları; adalet, tevazu ve sabır gibi değerler üzerine kuruludur. İslam, yönetici veya güçlü olanların hak ve adalet üzere davranmalarını emrederken, eleştirilere karşı açık ve hoşgörülü olmalarını öğütler. Eleştiri ve şikayetlerle karşılaştıklarında, bu kişiler kibir ve öfkeye kapılmadan durumu adalet ve merhametle değerlendirmelidirler. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v.) hayatı bu konuda Müslümanlara en güzel örnekleri sunmaktadır.
Bir müminin sahip olduğu her türlü güç ve yetki, Allah katında bir emanet olarak görülür. İslam’da yönetici ya da güçlü olan kişilere, güçlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanmamaları, aksine topluma hizmet etme amacı gütmeleri öğütlenir. Nitekim Kur'an-ı Kerim’de, Nisa Suresi 58. ayette şu şekilde buyurulmaktadır: "Şüphesiz Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder." Bu ayet, yöneticilere ve müktedirlere adaletle ve hakkaniyetle hareket etmeleri gerektiğini hatırlatır.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), hayatı boyunca hem düşmanlarından hem de zaman zaman Müslümanlardan gelen eleştirilere sabır ve tevazu ile yaklaşmıştır. Onun en önemli vasıflarından biri, eleştirileri kişisel bir saldırı olarak algılamamak, aksine bu geri bildirimlerden ders çıkararak insanları doğruya ve hakka yönlendirmek olmuştur. Bir gün Peygamber Efendimiz'in yanında biri, ona sert bir dille hitap ederek verdiği karar hakkında şikayette bulunmuştur. Sahabeler bu kişiye sert davranmak istemişlerse de Peygamberimiz, "Bırakın, bu kişi hakkını arıyor" diyerek şikayeti dinlemiş ve sabırla cevap vermiştir. Bu da onun ne kadar müsamahakâr ve eleştiriler karşısında ne kadar anlayışlı olduğunu gösterir.
Eleştiri ve şikayet karşısında mütevazı davranmak, kişinin kibirden uzak durmasını sağlar. Bir mümin, sahip olduğu güç ne olursa olsun her zaman Allah’ın kuludur ve her işinde hata yapma ihtimali vardır. Eleştiriler bu hataları fark etmek ve düzeltmek için bir fırsattır. Peygamber Efendimiz, tevazu ile eleştiriyi dinlemeyi ve gerektiğinde hatalarını kabul etmeyi öğretmiştir. Eleştiri veya şikayet, yöneticinin yanlış kararlarını düzeltmesine vesile olmalıdır. Yönetici, bu geri bildirimleri tarafsız bir şekilde değerlendirip adil karar vermelidir. Adalet, İslam’ın temel ilkelerinden biridir ve eleştirilerin adaletli bir şekilde işleme alınması, toplumun huzuru ve güvenliği açısından büyük önem taşır.
Eleştiriler her zaman nezaketle yapılmayabilir; bazı durumlarda kırıcı ve sert olabilir. Bu tür eleştiriler karşısında sabırlı olmak, İslam’ın bir diğer önemli öğretisidir. Peygamber Efendimiz, kendisine yöneltilen sert eleştiriler karşısında sabırlı olmuş ve öfke ile değil, hikmet ve sabırla cevap vermiştir. Efendimiz, önemli kararları alırken ashabıyla istişare eder, onların görüşlerine başvururdu. Bu, eleştirinin ve geri bildirimin ne kadar kıymetli olduğunu gösterir. Güç sahibi bir kişi de aldığı kararlarda, çevresindekilerin eleştirilerine açık olmalı ve bu eleştirileri istişarelerle değerlendirmelidir.
İslam'da müktedir olanların eleştirilere karşı tavrı, Peygamberimizin örnekliğinde sabır, tevazu, adalet ve istişare ilkeleri üzerine kuruludur. Eleştiriler, bir müktedirin kendini geliştirmesi, hatalarını fark etmesi ve toplumun refahını artırması için birer fırsat olarak görülmelidir. Peygamber Efendimiz’in hayatı, bu konuda Müslümanlara en güzel rehberliği sunar. Güç ve yetki sahibi olanların eleştiriye açık ve adil olmaları, İslam ahlakının temel gerekliliklerindendir.
İslam’da muktedirleri, yani yöneticileri ve liderleri eleştirme konusu, büyük bir hassasiyetle ele alınan bir meseledir. İslam, her konuda olduğu gibi eleştiride de ahlak ve edebe büyük önem verir. Peygamber Efendimiz'in (s.a.v) dönemindeki örnekler, bu konuda Müslümanlar için rehber niteliğindedir. Bu dönemde, yöneticilere karşı yapılan eleştirilerin yapıcı, nezaketle ve adaletle yapılması gerektiği öğretilmiştir. İslam’da eleştirinin temelinde iyi niyet ve ıslah (düzeltme) amacı yatar. Eleştiriler yıkıcı olmamalı, kişinin yanlışını düzeltmesine yardımcı olacak şekilde yapılmalıdır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), sahabeye bu konuda önemli dersler vermiştir. Bir defasında sahabelerden biri, bir yöneticiyi sert bir dille eleştirince Peygamberimiz, “Mümin müminin aynasıdır; onun yanlışını ona nezaketle gösterir” buyurmuştur. Bu hadis, eleştirinin adil ve nazik bir şekilde yapılması gerektiğini gösterir.
İslam’da eleştirinin topluluk önünde, utandırıcı şekilde yapılmaması gerektiği vurgulanmıştır. Peygamber Efendimiz, yanlış yapan birini topluluk önünde rencide etmeden, dolaylı yollarla uyarırdı. Bunu yaparken kişiyi onurlandırır, hatasını gizli tutmaya özen gösterirdi. Müslümanlar arasında yaygın olan nasihat ve uyarılar, birebir yapılmalı, kamu önünde kişinin izzetini kıracak tarzda olmamalıdır. Bir defasında Peygamberimiz, sahabeler arasında bir tartışma olduğunu duyar ve kimseyi doğrudan hedef göstermeden, “Bazı insanlar böyle yapıyor” diyerek hatayı üstü kapalı şekilde dile getirir. Bu yöntemde, hatalı kişi hatasını anlar ama toplum önünde küçük düşürülmez.
Eleştiri yaparken, eleştiren kişi adaletli ve hakkaniyetli olmalıdır. Yöneticilere yapılan eleştirilerde haksız suçlamalardan kaçınılmalı, delilsiz ithamlardan uzak durulmalıdır. Bir Müslüman, her zaman hakikati aramalı ve eleştirisini buna göre şekillendirmelidir. Eleştiri, kişisel kin ve nefretle değil, adalet ve hakka uygun olmalıdır. Hz. Ali (r.a.), halifeliği sırasında bir grup insan kendisini sert bir şekilde eleştirir. Onlara cevap verirken, “Size adaletle muamele edeceğim. Benim hakkımda bir iddianız varsa, delillerinizi sunun, ben de gerekeni yapayım” der. Bu yaklaşım, eleştiride adaletin esas olduğunu gösterir. Eleştiriler, hızlı ve ani sonuçlar doğurmayabilir; bu durumda Müslümanlar sabretmeli ve Allah’a güvenmelidir.
Peygamberimiz (s.a.v), kendisine zulmeden Mekke müşrikleri karşısında sabretmiş ve zamanla onların kalplerini kazanmayı başarmıştır. Muktedirleri eleştirme adabı; adalet, nezaket, gizlilik, iyi niyet ve yapıcı olma ilkeleri çerçevesinde şekillenir. Eleştirinin amacı; kişiyi yıkmak değil, düzeltmek olmalıdır. Ayrıca eleştiride yumuşaklık, sabır ve nezaket gibi İslami ahlâkî değerler gözetilmelidir.