MÜLTECİLERİN YAŞAM MÜCADELESİ
Ak parti hükümeti dışpolitika stratejisinde Suriye'yi merkeze alarak Esad'a yönelik tutumunu netifade etmiştir. Uzun bir süre gündemden düşmeyen ve her fırsatta Başbakan'ıntehditlerine maruz kalan ülkede savaş durmuş değil. Çocuklar hala ölüyor,insanlar bu yüzyılda savaşla mücadele ediyor. Savaşın dayanılmaz yüzünün yanısıra ülkesinden kaçan binlerce insan da cabası Türkiye bu konuda oldukçahassas davranarak sınır kapılarını açtı. Bu mülteciler için bir umut ışığı oldu.Türkiye'nin bu tutumu mültecilerin korunması ve hakkı konusunda olması gerekenbir şeydir. Ancak ilginç olan açılan kapıların bir daha kapanmaması vedenetimsiz bir girişe olanak verilmesidir. Sınır kapısından Türkiye'ye girişyapanlar sadece savaştan kaçan Suriyeli halk değil. Afganistan, Irak, İran gibiülkelerden de giriş yapanların olduğu biliniyor. Türkiye'yi umut ışığı olarakgören insanlar akın akın ülkeye giriş yapıyorlar. Bu durum başta çok konuşuldu.Kınayanlar, övenler, önce kendi halkımızın güvenliği diyenler oldu. Ancak sonuçdeğişmedi ve kapılar açık bırakıldı. Muhtaç insana yüz çevirmek elbette etikbir davranış değildir. Ancak sadece kapıları açmakla iş bitmiyor. Hükümet,mülteciler için çadır kentler kurdurdu ama yeterli olmadı. Denetimsiz girişlerinsonucunda şehir merkezlerindeki parklarda yaşam mücadelesi veren insanlaraşahit olmaya başladık. Samsunun'da içinde bulunduğu birçok şehirde mültecilerinsana yakışmayacak şekilde yaşamaktadır. Cami avluları ve parklarda sık sıkgördüğümüz bu insanları hükümet göz ardı etmiş durumdadır.
Bu sebeple mültecilerin yaşamhakkını dernek, vakıf ve gönüllü insanlar üstlenmiş durumda. Özellikle Samsundernekleri bu konuda hummalı bir çalışma gösteriyor. Sağlık, barınma, gıda,eğitim gibi zorunlu ihtiyaçlarını gönüllü insanlar aracılığı ile karşılıyorlar.Bu manzaraya bizzat şahit oldum. MültecilerinTürkiye'deki durumu ciddi anlamda kötü. Ve bu duruma kimse ses çıkarmıyor. Buinsanların bakımlarını üstlenen dernekler sessiz kaldıklarından ötürü hükümetinaçığını bir anlamda kapatmış oluyorlar.
Hükümet ile organik bağıolmamasına rağmen hükümet kararları üzerinde meşru etkiye sahip olan bazıgruplar vardır. Buna örnek mesleki örgütleri verebiliriz. Uzmanlıkları vefaaliyet alanları ile ilgili kararlarda gerektiğinde baskı unsuru halinegelebilirler. Bu tür grupların hükümete etkisi önemli ve gereklidir.Mültecilerin Türkiye'deki durumu konusunda da bu tür baskı gruplarına ihtiyaçvardır. Çünkü belirli bir sınır ve güce sahip olan, gönüllü yapılan çalışmalarbir yerde tıkanacaktır. Bunun olması durumunda ülkenin refah düzeyinin düşmesi,kaos ortamının oluşması olağandır. Hükümetin unuttuğu mültecileri hatırlatmakbiz vatandaşların görevidir. Ancak bunun için de örgütlenmek gerekir. Önceliklemültecilerin bu durumları ile ilgilenen vakıf ve derneklerin bu konuda hükümetekarşı seslerini duyurmaları elzemdir.