Nasıl adam olduğunuz, ne ile meşgul olduğunuzdan anlaşılır. Gündeminizi en çok meşgul eden şey, en çok sevdiğiniz şeydir, en çok sevilen şey de İlahınız olur.
İlahı; masa, kasa, nefis olanlarla, gayesi; şöhret, servet ve şehvet olanlardan uzak durunuz. Zira, onlar gizli şirk içindedirler.
Makam ve imkanlarını, imana ve insana hizmet için kullanmayıp, şöhretin, şehvetin ve servetin esiri olanlar dünya ve ahiretini satanlardır.
Onların evliya gibi gezdiklerine bakmayın, serseri mayın gibidirler, yakın olanı yakarlar, yakaladıklarını soyarlar.
Üsttekilere yalakalık yapar, alttakilerini satarlar. Halka hava atar, önüne geleni topa tutarlar. İnsanları ağlatıp, Allah ile aldatırlar. Aman ! Ağlarına düşmeyin. Onlardan uzak olursanız, halka da Hakka da yakın olursunuz.
Kendimizi tanımalıyız..! Durduğumuz yeri, yaptığımız işi bilmeliyiz..! Nimetlere şükretmeli, sıkıntılara sabretmeliyiz..! Geleni kucaklamalı, kaçanı uyarmalıyız..! Seveni tebrik, söveni ikaz etmeliyiz..! Ölümü hatırlamalı, sonrasını hesaba katmalıyız..!
Kabri düşünüp, mahşere hazırlanmalıyız..! Ölmeden önce ahiret için sermaye oluşturmalı, çoluk çocuğumuzu Cehennemden korumalıyız..!
Peygamberi şefaati, Rıza-i İlahiyeyi elde edecek işler yapmalı, riyadan kaçınmalıyız..! Kur’an-ı okumalı, sünneti yaşamalıyız..!
Allah ile insanları, Kur’an ile vicdanları, göz yaşı ile cüzdanları aldatmamalıyız..! Allah’a kul, Resulullah’a ümmet olmalı, bunu yaşamın vazgeçilmezi yapmalıyız.
Baş taç olanlarla, ayağa taş olanları fark etmeliyiz. Adam olanları baş tacı yaparken, adam satanları başımızdan kovmalıyız.
Ayağımıza köstek olanlarla, omuzumuza destek olanları bir tutmamalıyız. Hesabı için kolumuza girenlerle, kolumuzdan tutanları ayırt etmeliyiz.
“Kendin için istediğini din kardeşin için de istemedikçe Kamil Mümin olamazsın” buyuran bir Peygamberin ümmeti olan kimselerin, müjdelenen ve bahsedilen mümin sınıfından olabilmesi; kendisi için en çok sevdiği dünyalığı başkası için terk etmesiyle mümkündür ancak.
En az sevileni terk etmek, en çok sevilene ulaştıramayacaktır. En çok sevdiklerinizi Allah yolunda infak etmedikçe imana ulaşamazsınız buyuran Yüce Mevlanın mesajı, Kamil müminin kıvamını tarif etmektedir.
Müminler birbirlerine taş olmak için değil taç olmak için yaklaşırlar. Köstek olmak için değil destek olmak için kucaklaşırlar. Soymak için değil doyurmak için selamlaşırlar.
Müminler; birbirinin ayağına taş değil, başına taç olduğunda her şey huzur verir.
Mü’minin bir duruşu vardır. Bu duruşun kodlarını Yüce Yaratan belirlemiştir. Koordinatları ilahi olan duruşun yansımaları da ilahi olacaktır. Taklacılar, yağcılar, yalakalar, yılışıklar; mümin duruşunu yansıtamazlar.
Mü’min öncelikle, dininin gereklerini dikkate alır. Her sözünde ve attığı her adımında inandığı dinin kurallarını düşünür. Aç kalsa da haram yemez, yorulsa da tembellik yapmaz, soyulsa da kimseye sövmez, dövülse de karşıdakini ezmez.
Peygamberi örnek alan Mü’minin hiçbir zaman sırtı yere gelmez. Mü’min duruşuna sahip olmak içi de Peygamberi sünnete itibar ve ittiba gerekir. Mü’min duruşu; Kur’anın okunuşudur. Mü’min duruşu; Peygamberi yaşamın özetidir.