Adana'da er Murat Polat'ın (20) 6. Kolordu Komutanlığı Askeri Cezaevin'de işkenceyle öldürüldüğü iddiasıyla açılan davaya devam edildi.
Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesin'deki duruşmaya tutuksuz sanıklar 1 yarbay, 4 astsubay ve 25 er ile erbaştan hiçbiri katılmadı. Yaklaşık dört buçuk yıldır devam eden davanın duruşmada hazır bulunan müşteki erin babası Kenan (55) ve annesi Gülşen (55) Polat, tutuksuz sanıklardan Astsubay Başçavuş O.A. ile beş erin tutuklanmasını istedi.
Mahkeme, eksik belgelerin tamamlanması, yeni tanık ve yeni sanıkların dinlenmesi için ertelendi.
Bu arada Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi de Murat Polat'ın davasını yakından takip ediyor. Adalet Bakanlığı, Türkiye'yi ziyaret eden komiteye sunmak üzere Adana Cumhuriyet Savcılığı'ndan yargılamaya ilişkin bilgi istedi. Yaklaşık dört buçuk yıldır devam eden yargılamada askerin annesi ve babası, İstanbul'dan Adana'ya gelerek duruşmalara katılıyor.
Cihan Haber Ajansı'na açıklama Polat ailesi, askerde kaybettikleri oğullarının katillerinin dışarıda ellerini sallayarak gezdiğini söyledi. Aile, öncelikle bu kişilerin tutuklamasını ve oğullarına 'şehitlik payesi' verilmesini istedi.
Beş çocuk babası Kenan Polat, artık duruşmalara gelip gitmekten yorgun düştüklerini ifade etti.
Oğlunun ölümüyle kalp, kronik bronşit, astım hastalıklarına yakalandıklarını, bunların yanında psikolojilerinin de bozulduğunu anlatan Polat, "Oğlumun katilleri belli. Hepsi dışarıda geziyor. Ama tek bir erin üzerine yıkmaya çalıştılar. Türkiye'de adalet varsa, bu kişilerin bir an önce tutuklanması gerekir." dedi.
Artık yargıya karşı güveninin sarsıldığına işaret eden Polat, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Adalet Bakanlığı'na başvurduğunu, hiçbir yerden tatmin edici cevap almadığını kaydetti.
"Türkiye'de kanun yok." diyen Polat, adaletin tecellisi için Adalet Bakanlığı'na gittiğini fakat Ankara'da polislerin kendisini otogara kadar götürüp, -kaçak bir insan gibi- İstanbul'a yolcu edildiğini ifade etti.
Polat, işkence sonucu hayatını kaybeden oğlu için yıllardır geldiği duruşmalara, hiçbir sanığın katılmamasına tepki gösterdi. Bunca mücadeleye rağmen bir netice alamamasının kendilerini yıktığını vurgulayan Polat, bugüne kadar hiçbir yetkili birimin "başsağlığı" için bile arayıp, acılarını paylaşmadığını dile getirdi.
Aslen Malatyalı olan Polat, şunları söyledi: "Sanki dağda bir PKK'lı ölmüş gibi kimse bizi sormadı. Hâlbuki oğlumu eli kınalı askere gönderdim. Birliğine teslim ettim. Fakat eve ölüsü geldi. Failler belli. Ancak, aynı ortamda başka işkence gören askerler olduğu için, bizim davamız da ortada kayboluyor. Hem bende hem eşimde unutkanlık başladı. Hayatımız bozuldu. Hiç olmazsa ölen oğluma şehitlik verilseydi."
Gülşen Polat da otopsi raporuyla işkence gördüğü tespit edilen oğlunun faillerinin tutuklanmasını isteyerek, "Onlar da benim gibi yansın. Oğlumun suçu, günahı neydi? Askeri cezaevine girip çıkması bir oluyor. İçeride PKK'lı muamelesi görüyor. Dövüldükten sonra hastanelere düşen çocuğumdan bir hafta sonra bana haber verdiler. Gittiğimde oğlumun beyin ölümü gerçekleşmişti. Adalet bu mu? Hâlbuki oğlumu vatana için gönderdim. Ben 'vatan, emin eller' diye evladımı gururla ve elinin kınasıyla asker ocağını gönderdim. Teskeresine 2,5 ay vardı. Hastanede bir hafta kalıyor. Doktorlar 'bu asker ölecek' dedikten sonra bize haber veriliyor. Geldiğimizde beyin ölümü gerçekleşmişti."
Hukuk mücadelesi için gitmedikleri merci kalmadığına dikkat çeken Gülşen Polat, bu çabalarının boşuna olduğunu düşünüyor. Karakoçan'da şehit düşen 4 askeri hatırlatan Polat, "Eline bomba verilen askerlere şehit denildi. Ama benim oğluma bu paye esirgendi. Cenazemize uçak vermediler. Bir araçla İstanbul'a gönderdiler. Oğlumun şehitliğini istiyorum. Faillerin tutuklanıp, adaletin yerine gelmesini bekliyorum." ifadesini kullandı.
Davanın avukatı Şule Arslan Hızal ise 2005 yılından bu yana devam eden mahkemede sona yaklaşıldığına işaret etti.
Askeri savcı iddianameyi düzenlerken emir-komuta zinciri içinde 'işkenceye' dair ciddi tespitlerde bulunduğunu ifade eden Hızal, cezaevinde 9 askerin aynı dosyada adlarının geçtiğine dikkat çekti.
Er Murat Polat'ın işkence sonucu öldüğünün otopsi raporlarında belirlendiğini iddia eden Hızal, diğer mağdurlardan M.K. ve H.A.'nın beyanlarında da işkencenin yaygın bir şekilde uygulandığının ortaya çıktığını dile getirdi.
İşkence gören askerlerden H.A. hakkında İnsan Hakları Vakfı'nın alternatif bir rapor düzenlediğini ve davayı takip ettiğini açıklayan Hızal, yakalanmayan birkaç sanık ve talimatla beklenen cevapların gelmesiyle mahkemenin sonuçlanmasını beklediklerini aktardı.
OLAYIN GEÇMİŞİ
Gaziantep'te vatani görevini yaparken rahatsızlığı sebebiyle sevk edildiği Hatay'ın İskenderun ilçesinde, kendisine isnat edilen bir suçtan dolayı 28 Haziran 2005'te tutuklanıp Adana 6. Kolordu Komutanlığı'ndaki askeri cezaevine götürülen er Murat Polat, iddiaya göre, mahkûm elbisesi giymediği gerekçesiyle gardiyan askerler tarafından cop ve sopayla dövüldü. Ağır yaralanan Polat, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi'nde yoğun bakıma alındı. Böbrekleri ve akciğeri hasar gören, kaburgaları kırılan, beyninde ödem oluşan Polat, 27 Temmuz 2005 tarihinde hayatını kaybetti. Otopsi raporunda, işkenceyle öldürüldüğü belirtildi. Cezaevi eski müdürü topçu yarbay, cezaevinde görevli dört astsubay ve oğlu terhis olan erlerle birlikte toplam 30 kişi hakkında, işkence ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış işkence suçlarından, 12 yıldan ömür boyu hapse kadar değişen cezalar istenerek dava açıldı.