MÜREKKEPCİBAŞI VE LÂYEMUT İŞ ADAMI
Pazar günleri birilerinin uyduruk Lafonten Masalları"nı okumaktansa, yerli masallarımızı kendimizin yazmasının daha doğru olacağını düşündüğümden, bugün Mürekkepcibaşı masalını yazmaya karar verdim. Masal kahramanımız M.Ö. Amisos adlı kentte yaşamış, o zamanlar kalem, defter, yazılı matbuat olmadığı veya İbrahim Müteferrika matbaayı icat etmediği için, krallar, vezirler, paşalar buyruklarını levhalara veya derilere yazdırır, topraktan yapma levhalara yazı yazanlara yazman, derilerin üzerine yazanlara mürettip veya mürekkepçi denilirmiş. Dönemin Kralının yazmanı olan Patasana kendi kişiliği ile ilgili hikâyesini, 27 tane toprak levhaya yazmış, daha sonra onları pişirip, saklamıştı. Patasana ne kadar korkak, ürkek ve kişiliksiz bir adam olduğunu bu levhalarda itiraf edecek medeni cesareti göstermiş, ama aynı dönemde yaşamış olan Vezir"in Mürekkepçibaşı"sı olan zatı muhterem, kendisini iki yüzlülükten geriye alamadığı için, etrafına farklı bir biçimde tanıtmakta başarılı olmuştu.
Mürekkepçibaşı"nın bu ünvanı almasının asıl nedeni, dönemindeki tüm mürekkepçilerin, Ahi teşkilatının başında bulunmuş olması. Mürekkepcibaşı kendi mesleği olan, deri üzerinde yazı yazma sanatının dışında, birçok gayri ahlaki işlerle de uğraşmaktan kendisini geri alamıyormuş. Yaşadığı dönemde tek tanrı inancı olduğundan ve tüm tek tanrılı dinlerde zina, sübyancılık, Luti"lik gibi fiiller yasak olduğundan, bu tür faaliyetlerin içerisinde bulunanlar ağır cezalarla cezalandırılıyor, yapanların hem itibarları gidiyor, hem de dönemin veziri tarafından ağır cezalara çarptırılıyormuş. Dönemin veziri ve beraberinde olanlar bu tür ahlaksızlıkları yasaklamış olmalarına rağmen, kendileri başka ülkelere gidip, bu işleri yapmaktan da geriye kalmıyorlarmış. Mürekkepcibaşı mesleğinde ilerleyip, dönemin işadamları ile hemhal olmayı da ihmal etmediğinden, zaman zaman onlarla ülke dışına çıkıp, oralarda işretle meşgul olmaktan da geriye kalmıyormuş. Bu uygulamaları nedeniyle birlikte gezip, dolaşıp, menhiyat işlediği iş adamlarından birisinin, amel defteri hayli kabarık olduğundan, hatalarının ortaya çıkmaması için Mürekkepcibaşı"na bir risale çıkarıp, onun vasıtası ile tüm Amisos halkının gönlünü almayı hedeflemiş. Mürekkepcibaşı ise dönemin Veziri Azamına gidip, Vezirim, bizim Lâyemut adlı iş adamı ile bir risale çıkarma fikrimiz var. Bu risalenin işi gücü siz Vezir hazretlerini övmek olacak, bu konudaki fermanınız nedir? diye sormuş. Vezir hazretleri kendi yağcılığının yapılacağını öğrenince onay vermiş. Sadece onay vermekle bu işin yürümeyeceğini söyleyen Mürekkepcibaşı Vezir Hazretleri sakalı şerifimizi görmeden bu iş yürümez deyip, ekonomik destek isteyince ona da olur alıp, yola koyulmuş, gel zaman, git zaman Vezir başında bulunduğu kurumların tüm işlerini Layemut (Ölümsüz) iş adamına vermeye başlayınca, işler tıkırında gidiyormuş, ancak İmparatorluğun denetçileri gelip, sarayın hesap, kitaplarını incelediklerinde sarayın ve şehrin aydınlanması için sadece bir firmadan yüklü miktarda mum, gazyağı ve benzeri şeylerin alındığını görünce, işe müdahale edip, durumun düzeltilmesini raporuna yazmış. Bunun üzerine saray bürokratları telaşlanıp, alımları başka firmalara yaymaya başlayınca, bizim Mürekkepcibaşı ile ortağı Lâyemut iş adamı, huysuzlanmaya başlamışlar. Sarayda sürekli Vezir"in yaptıklarını yazıp, çizmek gibi bir görevleri olan risaleciler derhal görevliyi saraydan çekip, Kral"ın aleyhinde yazılar yazmaya başlamışlar. Vezir Hazretleri önce olayı pek tınmamış, başka risalelere destek olmaya başlamış, ancak aradan bir-iki yıl geçince bakmış ki olacak gibi değil, açığı fazla, bu kez Amisos kentine yapılan çöp istasyonunun su atıklarını toplayıp, kanalizasyona verme işini bizim Lâyemut iş adamına verip, olayı tatlıya bağlamış. İki yıl Vezir ve şürekâsını eleştiren Mürekkepcibaşı, bu kez başlamış onları övmeye. Böylece hem Vezir, hem şürekâsı, hem Lâyemut iş adamı muratlarına erince şehir onlara göre olmuş güllük gülistanlık.
Masal bu ya, bizim Vezir ile Mürekkepcibaşı ve Lâyemut iş adamı olmuşlar kan kardeşi. Artık onları ölümden başka hiçbir şeyin ayırmayacağına yemin etmişler. Bu hızla Mürekkepcibaşı almış yeni ve taze bir hatun, neslini çoğaltıp, insanları irşat etme yoluna koyulmuş. Lâyemut iş adamı kimselere belli etmediği ekonomik sıkıntılarını gidermeye başlamış. Vezir ise şehrinde yapamadıklarını yapmak üzere koyulmuş yollara, çıkmış ülke dışına. Ver elini cariyeler, köleler misali kendini yenilemeye başlamış. Bu arada Vezir"in mahalle muhtarlarından olan, Canik Beylerbeyi Gençoğlu"da bunlardan esinlenerek başlamış onların yolundan gitmeye. Sizin anlayacağınız Amisos şehrinde her şey yolunda imiş, ancak bu işleri karıştıran ve Dengeleri bozan, olup, bitenleri yazmaya başlayan bir baş belası Yiğitoğlu ortaya çıkmış. Peki, neler yapmış derseniz izin verin de onu da daha sonraki masalımızda yazalım. Şimdilik bu kadar masal yeter. Mürekkepcibaşı ile Lâyemut"un dününün bugünlerinden iyi olduğunu düşünerek, sözlerime son vermek istiyorum. Kalın sağlıcakla