Müslüman duruşu, dünyada bulunmanın imtihan olduğu anlayışına göre şekillenir. İnsanın en güzel bir biçimde yaratıldığı ilahi bilgisi, insanın duruşunun yaratılıştan itibaren düzgün ve düzeyli olmasının gereğini de ifade eder. Ölüm ve hayatın sınanmak için yaratıldığı gerçeği de ayrıca müslümana bir düşünce sistemi sunar. Müslüman duruşu; vahyin insan kalıbına dönüşmüş şeklidir. Bunun örneği de Peygamberimizin başta yirmi üç yıllık Peygamberlik hayatı olmak üzere, aslında hayatının tamamıdır. Her türlü zulme muhatap olan Peygamberimiz, her bir beşerin karşılaşabileceği dünyevi sıkıntıların tamamıyla da karşılaşmıştır. Ama, Hendek savaşı ve Ric’i vak’ası hariç hir bir zaman intikam duygusunu ifade edecek bir cümle bile kullanmamıştır. Hatta, Uhud’da amcası Hz. Hamzanın şehit olmuş bedenini gördüğünde bunun intikamı alınacak deyince, Rabbı tarafından uyarılmıştır.
Kin, nefret ve intikam hırsı gibi insan hayatını bireysel ve toplumusal olarak bozacak düşünce ve eylemler müslüman duruşu ile örtüşmeyen girişimlerdir. Beşeri zaafların öne çıktığı hallerdir. İnancın ve inanç gereklerinin gölgede kaldığı süreçlerdir. Müslümlan olan hiç bir insanın, sters nedeniyle ruhsal ilaçlar kullanmaya ihtiyacı yoktur. Hayatın imtihan olduğu inancı, onun steresinin ilacı olmalıdır. Çıkar, menfaat ve hesabi yaşam ve yaklaşımlar; insanları hasetlik ve fesatlık gibi denge bozan, ruhsal durumu etkileyen sonuçlara götürmektedir. Böyle olunca yalan, haram, ihanet ve zulüm de; insanın davranışları haline gelmektedir. Yanlış iliklenen gömlek düğmesi gibi, zamanla bu davranışlar insanın ruh dengesini bozmakta ve insanlar en küçük mesele karşısında bile barut fıçısı gibi sinirsel patlama yaşamaktadırlar.
Birbirine selam vermeyen, birbirinin kuyusunu kazan, birbirini atlatmayı marifet sayan insanların Müslüman sıfatıyla bunları yapmış olmalarının hiç bir izahı yoktur. Müslüman duruşu; hangi yüzle öleceğini, Rabbına hangi yüzle bakacağını, Resululluahtan hangi yüzle şeffat dileyeceğini hesaba katan insanın duruşudur. Açlığı, yokluğu, varlığı ve zenginliği; ahlak bozma nedeni olan bir zihinde Msülmüman duruşu yoktur. Merhamet duygusundan ve ihsan anlayışından yoksun bir insan Müslüman duruşundan da mahrumdur. Faydalı bilgi ile donanmış, fedakarlığı kahramanlık ölçüsünde yapabilen, menfaatini değil ümmetini düşünen, dünyalık için değil ahiret için koşturan, ihaneti değil bereketi takip eden, almanın ve çalmanın değil, vermenin ve infak etmenin derdinde olan şahsiyet örnekleri Müslüman duruşunun yansımasıdır.
Müslüman duruşu odur ki, diri diri kızını öldürmekten çekinmeyen beşerin, islam olduktan sonra karıncanın eziyeti nedeniyle bile göz yaşı döker hale gelmesidir. Müslüman sıfatı olmadan önce kendi çıkarı için her önüne geleni dolandıran bir zihniyetin, İslam oduktan sonra, her şeyini karşılık beklemeden paylaşma eyleminin adıdır. Müslüman duruşu, kavgayı değil, ıslahı gerektirir. Kin ve nefreti değil, muhabbet ve sevgiyi öğretir. Düşmanlığı değil, kardeşliği hatırlatır. Ahlaksızlığı değil, ahlakı davranışa dönüştürür. Kan ve göz yaşını değil, barışı ve güveni yaşatır.
Her bir Müslüman kendisinden başlayarak Peygamberimizin modelini ortaya koyduğu anlayış formatında olup olmadığını konrol etmelidir. Duruşunu inandığı dinin kurallarına göre inşa etmelidir. Huzur ve mutluluk, Müslüman duruşuna sahip bir anlayışla yaşamaktadır.