İnsanların niyetlerini okumak mümkün değildir. Ancak, inanç yüzdeleri ve bunun ahlaka yansıyan izdüşümü, kişinin hangi olay karşısında nasıl bir tepki göstereceğini de biraz olsun belirler.
Yüce Allah, insanların ehseni takvim üzere yaratıldığını bildirirken, Rabbını tanıyıp itaat edenlerin mükemmel ama inkâr ve âsi olanların da hayvanlardan daha aşağı olduğunu hatırlatmaktadır.
Kur'anı Kerim'de insanların zaaflarından bahsedilir. İyilik ve kötülük özellikleri anlatılır. Zaafları ve izâle yönetimleri belirtilir. Mükemmel insanla kötü insan tanıtılır.
İnsanın zaaflarından birisi menfaat ve çıkar hesabı yapmasıdır. Bu zaaf ancak infaak düşüncesi ve fiiliyatıyla dengelenir. Vermeyi bilmeyen ve yaşamayanın menfaat ve çıkarcı olması kaçınılmazdır.
Hüsnü Zan ve Su-i Zan da; insani özelliklerdendir. Hüsnü Zan mükemmel insanın özelliği, Su-i Sen kötü niyetli insanın düşünce ve davranışıdır.
Amellere; şekle göre değil niyetlere göre değer biçilmesi; hüsnü zan ve su-i zan kavramlarını da anlamlı kılmaktadır. İnfak etmek övülen bir fiil bir fiil, menfaat sahibi olmak yerilen bir eylemdir. İnfak muhabbeti doğrurur, manfaat nifakı tetikler. Nifak da kavga ve kaos demektir.
Ben merkezli insanların egoları her yerde kendilerinin kolayca tanınmasını sağlar. Bu tür insanlardan diğerleri de kaçar. Zira bu davranış biçimi kötü insan özelliğidir. Fıtrattan insanda var olan ego zaafı, iman ve ibadetle törpülenmeyen insan ahlaki bir zaaf olan egosunu davranışa dönüştürür.
Kötü insan olmak ucuz ve kolaydır, bunun için de değersiz ve itibarsız bir sonuç doğurur. Mükemmel insan olmak zordur ama düşmanından bile takdir görür.
Kötü niyetli insanlar toplum için her biri birer dinamittir. Onlar sulhu değil suçluyu ararlar. İyi niyetli insanlar suçluyu ıslah uğraşırlar bu nedenle de sorunlara çözüm bulmaya çalışırlar.
Nefsi aşmak zor bir aşamadır. Buna toplumda kendini aşmak denir. Mükemmel insanın özelliğidir. Diğeri de kendini satmak ve vicdanından kaçmaktır ki kötü insanın davranışa yansıyan şeklidir.
Peygamberimiz; oruç ibadetini tanıtırken, "davranışlarını kontrol etmeyenin orucu aç ve susuz kalmaktan ibarettir" diye buyurmaktadır.
Hz. Ali efendimize atfen rivayet edilir ki, "Bir insanı değerlendirirken namaz ve orucuna değil tutum ve davrakışlarına bakın." Zira, namazı şeklen kılmış olanın ahlaki düzgün değildir. Ama davranışları düzgün olan namazını da doğru kılmıştır.
İnsanlarla ilgili değer testi, davranışlarına göre yapılır. Özellikle çıkar ve merfaatler üzerinden yapılan test çok isabetli sonuçlanır. Bu nedenle atalarımız, bir kimseyi tanımak için onunla ortaklık veya yolculuk yapılmasını tavsiye etmişlerdir. Ya da kişiyi tanımanın yöntemini bu fiiller üzerinden tavsiye etmişlerdir.
Birinin işine yararken mübalağalı bir övme söz konusu olursa mutlak orada maksadı aşan bir menfaat vardır. Menfaat ortadan kalkınca aynı kişinin diğer aynı kişiyi mübalağalı bir şekilde yerdiği görülecektir.
Birine katkı sağladığında yere göğe sığdırılamayan kimse "ben de varım" dediğinde veya "yanlış yapıyorsun" diye eleştirdiğinde hemen "hain ve zalim" ilân edilir. Bunun örnekleri siyasette ve ticarette çokca görülmektedir.
Kötü insandan ne kadar uzak durulursa o kadar mükemmele yaklaşılır. Bin mükemmel armut bir çürük armutu düzeltemez ama bir çürük armut bin mükemmel armutu çok kısa zamanda kendisi gibi çürütebilir.
Menfaat ve çıkarı, kişinin gününü ve hayatını belirliyorsa o kimse çürük armut gibidir ki, ondan uzak durmak gerekir. Uzak kalmak için ödenen bedel, yakın olunduğunda ödenecek bedelden her zaman azdır.
Kötü insan, şer ve şerli insandır. Peygamberimiz, Allah'ın sevgilisi olmasına rağmen her duasında, "Şer ve Şerliler"den korunmak için Rabbına yalvarmıştır.
Kâmil insan tipini hedef gösteren Kur'an, insandan kötü olmamasını aksine insanlara faydalı olmasının gereğini öğretmiştir.
Müslüman; güvenilen insandır, şerli olamaz. Şerli olan da ameli olarak Müslüman olamaz. Bunun için insanlar birbirlerinde şerli davranışlar görünce Müslümana böyle davranış olmaz derler.