Peygamberler, Allah adına toplum içinde model insanlardır. Yüce Yaratıcı, insanın yaratılış fıtratına uygun bir hayatın yaşamsal şeklini böylece örnek olarak insanlarla göstermiştir.
Peygamberler, vahyi; bulundukları topluma iletmek bakımından ilahi olarak görevlidirler, ama dünyevî şartlarda fiziki yaşam bakımından beşerdirler.
Bir insanın karşılaşabileceği muhtemel bütün olayları, Peygamberler kendi bireysel hayatlarında yaşamışlardır.
Hatta, tüm insanların farklı farklı olarak karşılaştıkları olayların toplamı, Peygamberlerin hayatının günlük konusu ve hâli olmuştur.
Yüce Yaratıcı, Hz. Peygamber'i tarif ederken, "Onda sizin için güzel bir örnek vardır" buyurmak suretiyle, ifade etmeye çalıştığımız hususu insanların dikkatlerine sunmuştur.
"Vefalı Olmak" da, sözünü ettiğimiz bu kapsamda değerlendirilmelidir. Önemli bir toplumsal ve bireysel eylem olan "Vefalı"lık; insanların birliğini ve düzenini, güvenini ve mutluluğunu sağlayıp, devam ettirmede temel en etkili Peygamberi tutum ve davranıştır.
Peygamberimizin, Hz. Hatice annemize karşı "Vefa"sını, özellikle hac ve umre vesilesiyle Mekke'de bulunduğumuz dönemlerde çok sıkça, örnek tabloları da ifade ederek hacı ve umrecilerimizle paylaşıyoruz.
Hz.Hatice annemizin adı geçtiğinde, Peygamberimizin hemen hassasiyet göstermesi çok önemli bir "Vefa Sünneti"dir. Bu Peygamberi davranışı, "Vefa Örneği" kavramıyla ifade etmek bile, konunun ağırlığını ucuzlatıp, hafifletmek anlamına gelir kanaatini taşımaktayız.
Vefa konusunda, Hz.Hatice'nin yakınlarına, Peygamberimizin gösterdiği saygı, hürmet ve muhabbet; bunun en güzel yaşamsal örneğini teşkil etmektedir.
Hele, Mekke'nin Fethi gerçekleşeceği sırada Peygamberimizin çadırını, Mekkede bugünkü "Mescid-İcabe"nin bulunduğu yere kurup, tüm Ashabın heyecanla Kâbeye gitmeyi beklediği ve hak ettiği bir anda, önceliğini Cennetül Muallaya giderek, Hz.Hatice annemizi ziyarete ayırması, vefa anlayışını ifade etmede yeterli mesaja sahip örnek bir tablodur.
Vefalı olmak, sünneti bir davranıştır. Vefa göstermede hesabiyet değil, hasbiyet vardır. Dostlukların temeli vefa anlayışına dayanır. Vefa merkezli olmayan dostluklar, sonunda ya zulme ya da ihanete dönüşür.
Vefa, karşılık beklemeden sevmek ve yardımcı olup, diğerinin yanında bulunmaktır. "Karz-ı Hasen" gibi, karşılığı kuldan değil, Allah c.c.dan beklenen bir davranıştır.
Vefalı insanlar melek gibidir. Görünmezler ama gözetirler. Duyulmazlar ama hiçbir şartta yalnız bırakmazlar. Dokunmazlar ama her zaman korurlar. Haber vermezler ama duadan unutmazlar. Sevinçli zamanlarda değil ama sıkıntılı durumlarda "Hızır" gibi yetişirler hemen.
"Vefalı Olmak" özel ve güzel bir davranıştır. Dostluktur, kardeşliktir, muhabbettir, aşktır. Kısacası, Vefalı Olmak; güzel müslüman olmaktır.
İhanetin panzehiri vefa'dır. Vefa; içinde hesap, çıkar menfaat ve riya olmayan en güzel bireysel ve toplumsal müslüman davranışıdır.
Vefasızlık da, hain ve zalimlerin karakteristik davranış modellerdir. Bir kimseyle kurulacak dostluk ilişkisinin merkezinde vefa duygu ve anlayışı olmazsa en kısa zamanda göz yaşı, hatta kan, o ilişkinin sonuçları arasında yer alır.
Müslüman vefalı olmalıdır. Zira inandığı dinin model insanı olan Peygamberin en somut bireysel ve toplumsal davranışlarından birisi "Vefalı" olmasıdır. Bu sünneti davranış, her Müslümanın hayatının şekillenmesinde temel ilahi harç olmalıdır. İlahi aşk bile aciz olan kulun vefasını ifade eder.
Müslüman vefa örneğidir. Cemiyet dini olan İslamın toplumsal kurallarından biri olan "Vefa" duygusu; İslam kardeşliğinin de esasıdır.