Rivayet edilir ki; Peygamberimiz bir gün Ashabı ile sohbet ederlerken, herkes sevdiklerini ve sevilmesine inandıklarını saydılar. Peygamberimiz; “Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi. Güzel koku, namuslu kadın ve gözümün nuru namaz” buyurdu. Hz. Ebu Bekir kendi sevdiklerini ilave etti; “Malımı infak etmek, cemalini seyretmek ve sürekli yanınızda bulunmak” dedi. Hz. Ömer de kendi sevdiklerinin neler olduğunu söyledi ve “İyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek, adaleti gerçekleştirmek” dedi. Hz. Osman efendimiz; “Yemek yedirmek, selamı yaygınlaştırmak, herkes uyurken kalkıp namaz kılmak” buyurdu. Hz. Ali efendimiz; “Misafire ikramda bulunmak, uzun ve sıcak günlerde oruç tutak, Allah Resulü ile birlikte savaşa katılmak” dedi. Cebrail Aleyhis-Selam; “Miskinleri sevmek, emaneti teslim etmek, vahyi tebliğ etmek” buyurdu. Bu sohbet esnasında Yüce Allah c.c’ın da; “Sabreden, zikreden ve şükreden kulları sevdiği” ifade edildi.
Sevilen bu güzelliklerin ortak yanı, söz konusu fiillerin Allaha ibadet, kullara adalet ve varlıklara merhamet kapsamında olmasıdır. İnsanın kendisine, diğer insanlara ve canlılara katkısı ve faydası iyi insan oluşunun göstergesi ve gereğidir. Kulluk da budur. Müslümanın bu hususları sevmesi ve yaşamına yansıtması, o toplumun huzur ve mutluluğunu sağlayacaktır. Müslüman kimse, dinini kurallarını öncelik olarak görmeli, bunun dünya ve ahiret huzurunun sigortası olduğuna inanmalıdır.
Öncelikle sevilmesi gereken fiiller olduğu gibi ısrarla ve öncelikle uzak durulması gereken fiillere de dikkat etmek gerekmektedir. İnsanların birbirlerine lanet okuması kesinlikle kaçınılması gereken bir durumdur. Kendinden geçecek şekilde eğlence düşkünü olmak, zihni ve bedeni tahrip eden sarhoşluk verici içkileri kullanmak ve cinsi sapıklıklar içinde bulunmak; hem filin sahibi olan insanı hem de o fiillerin işlediği toplumu helak eder. Bu nedenle toplumun her ferdi bu yanlış fiillere engel olacak refleksleri geliştirmeli, eğitimini ve yönetimini bu anlayış üzerine bina etmelidir.
Müslümanca yaşamak kulluğun gereğidir. Kuralına uygun kulluk yaşanırken, bu kulluğun düşmanları da çoktur. Müslümanlar içinde bile birbirini çekemeyenler vardır. Münafıklar Müslümanlara buğzeder. Kafirler onları yok etmek ister. Kendi nefsi de sürekli onunla uğraşır. Yani Müslüman her taraftan olumsuzlukların hedefi halindedir. Bunlara karşı başarıyla kulluğunu devam ettirmesi; sağlam iman ve eksiksiz ibadetle olur ancak. Gafletten uzak kalarak, Yaratanı düşünerek, ilim sahiplerini takip ederek; imanın zayıflığı ve ibadetlerin eksikliği giderilir.
Ana, babaya hürmet, akrabayı ziyaret, iyiliklere karşı şükretmek, zorluklara karşı sabretmek, yalan söylememek, gıybet etmemek, haramı evine ve midesine sokmamak, kibirden ve riyadan uzak kalmak, menfaat ve çıkar hesabı yapmamak, ömrünün, gençliğinin, malının, ilminin hesabını yapmak; Müslümanın öncelikle dikkat etmesi gereken fiillerdir. Allah’ın takdirine razı olmak ve Yaratana teslim olmak; kulluğun zirvesi, Müslümanın güzelliği, iyi müminin özelliğidir. Allaha güvenmek ve O’na tevekkül etmek; mümini diğer insanlardan ayıran en önemli özelliktir. Önceliği Allahın rızası olan mümin, her zaman ve her yerde huzurlu ve mutlu yaşar. Bunun için de Müslüman, belirtilen fiilleri yaşamının kuralları haline getirmelidir.