Toplum olarak çok vefasız ve nankör bir toplum olduğumuz kanaatindeyim. Hatta insanoğlu nankör bir mahluktur dersem abartmış olmam. Zira bizleri yaratan Cenabı Hakka karşı isyanda bulunan, nimetlerine şükretmeyen, hatta ona yaratılmışların pek çoğunun Allaha iman etmeyen bir dünyada yaşıyoruz. Sadece bu mu derseniz elbette ki değil, kime iyilik yaparsanız ondan kötülük beklemeniz gereken bir dünyada yaşıyoruz, Hazreti Ali’ye sana falanca kişi yapacak dediklerinde “Hayır o bana kötülük yapmaz çünkü ben ona iyilik etmedim, şayet ona iyilik yapmış olsaydım o bana kötülük yapabilirdi ama ona iyilik yapmadığım için ondan kötülük beklemem” buyurdular. Bunu neden yazdığıma gelince, bundan bir iki ay önce bazı basın kuruluşlarında tavuk sektöründe çıkan haberleri okuyanlarınız o haberlerle ilgili bizim yazdıklarımızı da bilirler. Son üç yıldır gerek ülkemizde gerekse şehrimizde tavuk sektöründe yaşanan sıkıntıları hepimiz çok iyi bilmekle kalmayıp bizatihi sektörde olmam hasebiyle bizzat yaşayanlardanım. Ülkemizin komşuları ile olan sıkıntıları nedeniyle tavukçuluk sektörü ihracat yapamayınca entegre tesisleri sıkıntıya girdiler. Ürettikleri beyaz eti satamadılar, zararına sattılar, derken pek çoğu ekonomik sıkıntıya girdi. Bölgemizde üretim yapan KÖYTÜR firması da bu sıkıntıdan ister istemez nasibini alarak o da ekonomik sıkıntıya girdi ve konkordato ilan etti.
Buraya kadar anlattıklarımı pek çoğunuz zaten biliyor, ancak bilmediğiniz bir şeyi anlatmak istiyorum. Ben kümesleri ilk kurduğumda KÖYTÜR firması ile çalışmadım. Çankırı Çerkeş’te bulunan Ülker firmasının satın aldığı Aytaç firması ile çalışmaya başladım. Sektör sıkıntıya girince Aytaç önce uzak bölgelere civciv vermedi, ardından da entegre tesislerinde çıkan enteresan bir yangın sonucunda üretimden çıktı. Bir daha da tavuk işini devam ettirmedi. Sizin anlayacağınız koskoca Yıldız Holding sektördeki sıkıntıya dayanamayıp sektörden çıktı. Ama KÖYTÜR zararına üretime devam edip üreticiyi mağdur etmemek için kendisi aradan çıkma noktasına gelene dek dayandı. Ne zaman ki konkordato ilan etti ben o saatten sonra KÖYTÜR’ü desteklemeye karar verdim, neden böyle bir karar aldın derseniz bu firma bu şehrin tek ulusal markası dersem abartmış olmam. Sadece kendi tesislerinde altı yüz kişi çalıştıran bu işletme kümeslerde çalışan personelle birlikte bin kişi civarında insana ekmek veren bir kuruluş. Böyle bir kuruluşun aradan çıkması gerçekten şehrimiz adına üzücü bir durum olacağını düşünerek destek olmaya karar verdim.
KÖYTÜR’e kayyım atandıktan sonra gerek ödemelerdeki azlık gerek zamanlama olarak uzun aralıklarla yapılan ödemeler tüm üreticiler gibi beni de üzdü. Geçtiğimiz yaz sezonunda civciv kalitesindeki düşüklük ve yemdeki sıkıntılar nedeniyle ben dahil pek çok üretici zarar ettik. Ancak bu şirketin iflasını istememizi gerektirmediği gibi şirketi zora sokacak işlere girmeyi de gerektirmez. Üreticilerin kurduğu Kanatlı Et Üreticileri Birliği’ni ilk başta ben de destekledim ama işin başında olan Cengiz Belli. Üzeyir Başkaya ve Abdullah Özal bu işi yönetemediler. Önce bizleri Sinan Çakır Bey’le karşı karşıya getirmeye çalıştılar ama benim ve Sinan Bey’in onların oyununa düşmemesi sonucu oyunları bozuldu. Ardından bizleri çağırmadan ikna edebilecekleri bazı üreticilerle birlikte bir toplantı yapıp kümeslere civciv almama kararı verdiler.
Biz buna da bir şey demedik isteyen kümesine civciv alır, isteyen almaz, ancak bu arkadaşlar olayı o kadar enteresan bir boyuta taşıdılar ki aklınız şaşar. Kümeslerine civciv alan arkadaşların bir kısmını tehdit ettiler ki belgesi bende var zamanı gelince yayınlarım. Benim gibi tehdit etmeye cesaret edemediklerinin tamamını da gidip Tarım İl Müdürlüğü’ne, Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne ve kümeslerle ilgili yetkisi olan tüm kurumlara şikayet etmişler. Peki neyi şikayet ettiler derseniz malumunuz ülkemiz Avrupa Birliği yolunda ha bire kanunlar çıkarır ama uygulaması nasıl olacak kimse bilmez. Üreticinin bunları yapmak için parası var mı, zarar ediyor mu, aç mı susuz mu diye kimse düşünmez. Kümeslerin bir kısmında çevre teli ve betonlama sorunu var ki ülkemizde bu işi yapan Bolu’dan Erzincan’a, Balıkesir’den İzmir’e tüm illerde sıkıntı. Bizim en az on katımız olmasına rağmen onlar sorunsuz üretim yapıyorlar ama bizde kümeslerin pek çoğu Tarım İlçe Müdürlükleri tarafından kapatılmış. Neden kapatılmış derseniz şu bizim devletlü Tavuk Üreticileri Birliği var ya o arkadaşlar gidip şikayet etmişler de ondan kapatılmış. Benim kümeslerde eksik olmadığından kapanmamış ama bazı arkadaşların kümesleri kapalı civciv alamıyorlar. İşin garip tarafı nedir bilir misiniz, bizi şikayet edenlerin başındaki Cengiz Belli bir firmaya olan borcunu ödeyemediği için cezaevine girmesin diye ona cebinden para veren Sinan Çakır ve Adnan Bahadır’ı şikayet etmiş olması nankörlüğün zirvesi değil de nedir? Hadi Allah’tan korkmadın bari bizim yüzümüze bakarken nasıl bakacağını düşünsen de ondan sonra şikayet etseydin Cengiz Belli. Ayrıca bu arkadaşlarımız yeni bir şirket kurup Erzincan’daki Et ve Süt Kurumu’nun kesimhanesini kullanacaklarmış onlara başarılar diliyorum. Merak etmesinler biz onların kümeslerini şikayet etmeyiz, onlar yeter ki üretim yapsınlar, biz yanlarındayız. Biz onlar gibi değiliz haberleri olsun. Kalın sağlıcakla.