Tuzla Gemi Tersanesi"nde 13 Mart sabahı Sinan Denizcilik taşeron firmasında raspacı olarak çalışan Yüksel Özdemir, 20 metreden düşerek feci şekilde yaralandıktan sonra hastaneye kaldırılmıştı.
Yüksel Özdemir yaşam mücadelesini hastanede kaybetti. 45 yaşında 5 çocuk babası olan Yüksel Özdemir"in cenazesi dün Kefeli Camisi'nde kılınan öğle namazını müteakip toprağa verildi. Bu şehrimizin Tuzla Tersanesi'nde kaybettiği tek insanımız değildi. 19 yaşındaki Metin Turan'da, Alaçam'dan İstanbul"a iş aramaya gitmiş, Samsun'daki ailesine bakabilmek için Tuzla"da kendisi gibi pek çok gencin kaldığı bekâr odalarında yaşamıştı. Taki 4 Şubat 2008'e kadar.
Metin Turan her gün olduğu gibi 4 Şubat günü de tersanedeki işine gitmiş, ama gece karanlığında çalışırken denize düşmüş ve yaşamını yitirmişti. Kimsenin öldüğünden haberi yoktu. Bir gün sonra arkadaşları Turan'ın eve ve işe gelmediğini görünce onu aramaya başlamışlar ve cesedini geminin yakınlarında bulmuşlardı.
Allah sonumuzu hayır etsin. Koca Samsun'da iş bulamayıp da rızkını aramak için gurbete giden ve gurbetten cenazeleri gelenler çoğalmaya başladı. İnsanlarımız teker teker soluyor solmasına ama kimsenin de sesinin çıktığı yok. Bir kişiye acımayan ve ona önem vermeyen diğerlerine de önem vermiyor demektir. Bu insanlarımıza acımamak olmaz. Bu insanlarımızın gurbete gitmelerini önlemek için herkesin kendine gelmesi gerekiyor.
Bankada yatan ve yatırıma dönüşmeyen tüm mevduat sahipleri, paralarını şehrin yatırımına harcamadıkça bu insanlarımızın vebalinde pay sahibi olacaklarını unutmamalı. Paraları bankaya yatıranlar pay sahibi de işsizim diyerek sokakta gezenler pay sahibi değil mi? Onlar da pay sahibi. Çünkü masa başında ve bilgisayar karşısında iş arayan ve önlerine çıkan diğer işleri beğenmeyen hanımzaler ve beyzadeler, MSN'de geyik yaparak çalışacak iş aramak yerine, ter dökecek işlere de yönelmedikçe bu paralar yatırıma dönüşmez.
Bu paraların büyük bir kısmı adam gibi çalışacak güvenilir insan bulamayan kişilere ait. Dürüst, çalmayan, çırpmayan, mesaisine dikkat eden, mesaiden kırpmayan, işine sebat gösteren, kendini geliştiren, dikkatli, çalışkan, terbiyeli, öğrenmeye açık hiç bir kimse işsiz kalmaz. Kalmadığı gibi yeni iş alanları açılmasına da vesile olur.
Bu insanlarımızı gurbetlerde kaybetmemek istiyorsak, şehri yönetenlerden, mevduat sahibine, işvereninden işçisine, boşta gezeninden okuyanına kadar herkese görev düşüyor. Şehrin yöneticileri herkese eşit davranırsa, işveren işçinin hakkını verirse, işçi adam gibi çalışırsa, boşta gezen masa başı iş haricindekilere burun kıvırmazsa, vatandaş Samsun'da üretilen mala sahip çıkarsa ne gurbet kalır, ne de işsizlik.