NE OLACAK BU ŞEHRİN HALİ?

Adnan Bahadır

Şehrimizin en öncelikli sorunları trafik, otopark ve altyapı sorunlarıdır. Bu sorunlar gün geçtikçe artmakta. Bir yandan nüfus çoğalıyor bir yandan araç sayısı artıyor bir yandan da yeni gelişim yerleri açılmak suretiyle sürekli olarak altyapı otopark ve trafik sorunları artarak devam ediyor. Trafik sorununa çözüm bulmak üzere oluşturulan akıllı kavşak uygulamalarının yan yollar hariç hiçbir işe yaramadığını defalarca yazıp çizdik. Seçime az bir zaman kaldığından ceza uygulamasına geçilmedi, bir de ona geçilse seyredin insanlardaki tepkiyi. Trafik sorunun tek ve olmazsa olmaz çözümü şehrin belli yerlerine battı çıktı kavşaklar yaparak yoğun trafiği çözüme kavuşturmaktır. Bunun dışında yapılacak her uygulama Merhum Erbakan Hoca’nın dediği pansuman tedbirden başka bir şey olmayacağı açıkça ortada. Bunun maliyeti çok olabilir ama trafikteki yoğunluğu bunun dışında çözmek mümkün değil. Atakum tarafındaki yoğunluk batı çevre yolu yapılarak azaltılabilir ama Atakum’un merkezini batı yolu da çözmez. Oraya da en az iki tane battı çıktı lazım ki trafik sorunu çözülsün. Amacınız bu sorunu çözmek olursa kaynağını bir şekilde bulursunuz. Kütüphaneye ayrılan kaynakla rahatlıkla bir iki kavşak yapılabilirdi, bu toplumun yüzde kaçının kitap okuduğu, yüzde kaçının trafikte olduğu ortada. Yöneticiler şehrin önceliklerine göre harcamalar yapmak durumdadırlar, bunu yapmazlarsa işin içerisinden çıkmaları mümkün değildir.

Otopark konusunda bu dönem güzel çalışmalar yapıldı. Yeraltı otoparkından tutun da kuyumcular çarşısındaki binanın yıkılıp otopark yapılmasına, Hakkıbey Sokak’la Saadet Caddesi’ndeki otoparklara varıncaya dek bu konuda güzel çalışmalar yapıldı. Bu otoparklar bittiğinde şehrin otopark sorununun büyük ölçüde rahatlayacağını düşünmekteyim. Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet binasının yıkılıp üç ayrı binaya taşınmasını da çok doğru bulmadığımı açıkça söylemek isterim. Bana göre oraya yapılacak yatırım trafik sorununun çözümüne yapılsaydı çok daha yararlı olurdu. Ayrıca yıkılan binanın yerine iki katlı binalar yapılacak dendi, eğer bu doğruysa hiç bir mantığı yok. O alan yeşil alan olup şehrin nefes alması noktasında kullanılmayacaksa hizmet binasının yıkılmasının çok anlamı yok.

Gelelim altyapı sorununa, belediyelerin en çok sıkıntı çekip yatırım yaptıkları ve görünmeyen yatırımları altyapıya yapılan yatırımlardır. Bütünşehir yasasından sonra hinterlandı çok daha geniş alana yayılan Büyükşehir Belediyesi, Terme’nin bir ucundan Yakakent’in bir ucuna, şehir merkezinden Vezirköprü’nün en ücra köşesine kadar hizmet götürmek zorunda. Hâl böyle olunca da SASKİ bütçesinin belediye bütçesinden fazla olması gerekmekte ki bu hizmetleri yapabilsin. Terme'sinden Bafra’sına, Havza’sından Salıpazarı’na kadar pek çok ilçede içme suyu ve kanalizasyon sorunu vardı, SASKİ bunların pek çoğunu yaptı. Merkezi hükümetin yapmakla yükümlü olduğu Ondokuzmayıs ve Salıpazarı Barajlarına ayrılan ödenekler yetmediğinden Büyükşehir Belediyesi kaynak aktararak bunlara destek oldu ama bu yatırımlardan şehir merkezindeki altyapıya sıra gelemedi. Şehrin eski yerleşim bölgeleri olan İlkadım ve Canik’te altyapı yapmak çok kolay değil. Sokaklar dar, zaten trafik keşmekeş bir de altyapı çalışması yapınca tamamen kilitleniyor. Gülsan Sanayi’nin altyapısı hiç yok denecek kadar zayıf. Aynı zamanda deniz seviyesinde olan Gülsan Sanayi’nin taşınmasına da kısa bir zaman kaldığından altyapısına yatırım yapılma durumu da yok.

Atakum’a gelince; doğrusunu ararsanız o bölge yeni imar edilmiş bir bölge, toplasanız yirmi yıllık mazisi var. Altyapısının yetersiz olmasına anlam veremiyorum. Atakum, her yağmurda İlkadım ve Canik gibi taşkınların yaşandığı bir bölge. Geçmiş dönemde başkanlık yapan ve övüne övüne yaptığı işlerle gurur duyan Vezir Hazretleri’nin döneminde şehirleşmiş bir bölge. Vezir Hazretleri o bölgeyle ilgili hiçbir şey yapmadı dersek doğru olmaz ama yeni şehirleşmiş bir bölgeye yapılması gereken altyapı yatırımlarının yapılmadığı da açık ve net ortada. Önümüzdeki yerel seçimlerde kim aday olursa olsun önceliğini bu üç konuya vermek zorundadır, aksi halde şehrin geleceğinin tehdit altında olduğu her yağan yağmurda ortaya çıkmakta. Belediyeciliğin kavşak süsleme veya ışıklandırma sanatı değil toplumun ihtiyacı olan şeyleri yapma sanatı olduğunu bir kez daha tekrarlayarak bugünkü yazıma son veriyorum. Allah şehrimizi her türlü afattan muhafaza eylesin.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (16)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.