NE OLACAK, BU ŞEHRİN HALİ?
Son günlerde eskisi kadar yoğun yazamıyorum. Geçenlerde balık almak için sürekli aradığım Yaşar kardeşim, Baba niye yazmıyorsun biz sana alıştık, ara verme deyince, sen merak etme yazacağım ama sen taze balık ver dedim. Sağolsun Yaşarcığım da sürekli taze balık verip bizi mutlu ediyor. Yazılarıma biraz ara verdiğimin ben de farkındayım ancak şu Ladik'teki Tavuk işi beni biraz fazla yormuş olacak ki mesaimin büyük bir bölümünü orada harcıyorum. Mesaimin çoğunu Ladik'te harcasam da olayları tüm detayları ile takip ettiğimden şüpheniz olmasın. Kimin ne yaptığını, kimin ne söylediğini çok iyi biliyorum. Gerektiğinde tüm işlerimi bırakıp, sizleri bilgilendireceğimden en ufak şüpheniz olmasın. Yaşar kardeşim de bize canlı balık sunmaya devam ederse, bizde ona canlı haberleri sunacağımızdan en ufak bir şüphesi olmasın. Bu kadar detaydan sonra gelelim konumuza.
Bazen oturup düşünüyorum da şehrimizin haline üzülmeden edemiyorum. Şehrimiz o kadar enteresan bir noktada ki anlatamam. İş adamından bürokratına, sanayicisinden sivil toplum örgütlerine varıncaya dek, herkes sanal âlemde yaşayıp gidiyor. İşin enteresan tarafı da kimse bunun farkında değil. Diyeceksiniz ki neden böyle söylüyorsun, biraz açıkla. İzin verin de açıklayayım. Geçenlerde Ankara bürokrasisinden üst düzey bir arkadaşım aradı. Vali Bey ile ilgili yazımı okuduğunu o nedenle bilgi vermek üzere aradığını söyledi. Arkadaşım konuşmasında, Samsunlu olarak üzgün olduğunu zira Vali Bey'in 17 Aralık operasyonundan sonra TRT Genel Müdürlüğü'ndeki yetkilerinin alındığını, görevden almak için Hükümetin bir hayli uğraş verdiğini, ancak TRT Genel Müdürü'nün kendi isteği olmaksızın görevden alınamayacağından, kendisinin Samsun Valiliği'ne ikna edilerek görevden alındığını, ilk kararnamede Samsun'dan da alınacağını söyledi. Bu şehrimiz adına üzücü bir durum. Zira Devleti temsil eden bir Vali'nin şehirde hizmet üretmesinin bu şartlarda çok zor olduğu açıkça ortada. Bu durumu Vali Bey'in bilmemesi de mümkün değil, o zaman olan şehrimize oldu, demekten başka ne diyebiliriz ki?
Biri ikinci husus, dünkü gazeteleri karıştırırken, bir gazete patronunun Samsun'da yatırım yapmanın zor olduğunu, zira yatırımcıların önünün açılmadığını, söylediğini okuyunca şöyle geriye doğru bir baktım, bu arkadaşımız kimsenin alamadığı Devlet imkanlarını almış bir arkadaş. Atakum'da yol kenarında yedi kattan fazla hiç bina yokken, bu arkadaşımız yüksek katlı bina yapıp, arkadaki tüm binaların görüntüsünü kesmiş olmasına rağmen, hâlâ daha böyle nasıl konuşuyor anlamış değilim. Bu şehirde Devletten 60 milyon lira civarında kredi almış kaç tane iş adamı var acaba merak ediyorum. İnsan bir şeyi konuşurken, biraz dikkatli olması gerekmez mi? Kaldı ki kendisine yakın Milletvekilinin, bizzat müdahalesiyle özel Hastaneyi nasıl açtıklarını çok iyi bildiğimi de hatırlatmadan geçemeyeceğim.
Yine dünkü gazetelerde bir sivil toplum örgütü Başkanı'nın, başında bulunduğu Oda'nın, çok büyük hizmetler yaptığını, ancak bunu yerel Basının dile getirmediğini, o nedenle üzgün olduğunu okuyunca, gülmekten kendimi tutamadım. Bu arkadaşımızın başında bulunduğu STK, siyasetten uzak bir kuruluş olmasına rağmen, geçtiğimiz yıllarda eski Spor Bakanıyla ilgili yaptığı karşılama töreni nedeniyle, taraf olduğunu alenen ortaya koymuş bir STK Başkanı olduğunu unutmuşa benziyor. Ayrıca kendisi ötede beride işe adam koymaya çalışmanın ve şehrin Ağa Babaları ile iyi geçinmenin dışında nasıl bir icraat yapmış çok merak ediyorum? Haa Özür dilerim unuttum bir de şu böyyüüük sanayici hemşehrimin elini öpmüştü ya bu kadar büyük icraatını unuttuğum için çok ama çok büyük özür diliyorum!..
İster inanın ister inanmayın ama, şehrimizde ticaret yapanların altlarında kelli felli arabalarla dolaşanların çok büyük bir kısmı, Bankalarda kredi borcu bataklığına saplanmış oradan nasıl çıkacaklarını kendileri dahi bilmiyorlar. Zaten durum öyle olduğu için bazı uyanık iş adamları, geleceklerini üç aşağı beş yukarı tahmin ettiklerinden, önümüz açılmıyor, tersanelerine sarılıyorlar. Biz bu şehirde ticari anlamda kimsenin önünün tıkandığına inanmıyoruz ama hak etmedikleri halde, havadan para kazanmak isteyenlerin dahi önünün tıkanmadığını düşünüyoruz. Zira zavallı gariban birisi, bir iş yapmaya kalksa, elli tane engelle karşılaşır, ama bir siyasetçi veya siyasetçilere yalakalık yaparak, iş adamı olanların önünün nasıl açıldığını çok iyi biliyoruz. Tek üzüldüğüm nedir bilir misiniz? Bu şehir garip, bu şehir sahipsiz, bu şehir sanal adamların elinde kalmış, adı büyük ama, yönetenlerin büyük bir kısmı küçük olan bir şehir. Kimse yalandan ortaya çıkıp, basına beyanat verip, günü kurtarmaya çalışmasın. Önce Devletten aldıklarını açıklasınlar, ondan sonra konuşsunlar. Şimdilik bu kadarı ile yetineceğim. Yaşarcığım beni konuşturdun, rahat ettin mi? Kalın sağlıcakla.