İnsan, varoluşundan bu yana kendini anlama ve tanıma çabası içinde olmuştur.
Bazen başarılar, bazen makamlar, bazen de geçici durumlar, kişiye olduğundan farklı bir kimlik verdiği yanılsamasını yaratır.
Oysa ki insanın asıl değeri, sahip olduklarından değil, kim olduğunu bilmesinden gelir.
Bu noktada bana insanın bu yanılgılarını hatırlatan bir şiiri sizinle paylaşmak istedim.
Kamış, ses verince; NEY oldum sanır,
Aptal, ata binince; BEY oldum sanır,
Kupa, sarhoş elinde MEY oldum sanır,
Cebir, zorba emrinde; REY oldum sanır.
Bu dizeler, insanın geçici koşullardan nasıl etkilenip kendine değer biçtiğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Bir kamışın, sadece ses verdiği için ney olduğunu düşünmesi gibi, insanlar da hayatlarındaki küçük değişimlerle gerçek değerlerinin arttığını zannedebilirler.
Ancak insanın özünü, dışarıdan gelen bu geçici etkiler değil, içindeki farkındalık belirler.
Hayatın içinde, bireylerin geçici başarılarla kendilerini tanımladığına sık sık tanık oluruz.
Ancak bir makam, bir unvan ya da bir başarı, insanı başlı başına bir değerli kılmaz.
Şiirin şu dizeleri, bu durumu özetliyor.
Topuk, Kırata kalkınca; BAŞ oldum sanır,
Eğri, ahunun betinde; KAŞ oldum sanır,
Gazel, dalda kalınca; YAŞ oldum sanır,
Kum, harca girince; TAŞ oldum sanır.
Gerçek değer, kişinin kendi içinde var olan cevheri fark etmesindedir.
Toplum içinde bireyler, çoğu zaman çevrenin bakışıyla kendilerini değerlendirme hatasına düşer.
Oysa ki kişinin gerçek büyüklüğü, başkalarının ne düşündüğünden bağımsızdır.
İnsan, hayatı boyunca sürekli öğrenen ve değişen bir varlıktır.
Ancak bu değişim, kişinin özüne ihanet etmediği sürece anlamlıdır.
Şairin de işaret ettiği gibi, kişi ne kadar dışsal etkilerle kendini tanımlamaya çalışsa da, asıl olan kendini bilmektir.
Kuytu, muhtaç anında; HAN oldum sanır,
Leş, sırtlan karnında; CAN oldum sanır,
Arka, köçek belinde; YAN oldum sanır,
Ayıp, rezil dilinde ŞAN oldum sanır.
Kendini tanıma, insanın en büyük zenginliğidir.
Yunus Emre’nin dediği gibi, “İlim kendin bilmektir.”
Kişi, kendini tanımaya başladığında, gerçek değerin ne olduğunu da fark eder.
Sahte değerlerin, yanılsamaların ve geçici başarıların peşinden koşmak yerine, öz değerini anlamaya odaklanır.
Sonuç olarak, insanın kim olduğunu anlaması ve kendisini bu doğrultuda tanımlaması, hayatın en önemli sanatı olarak karşımıza çıkar.
Sahip olduklarımızın ötesine bakmayı ve içsel zenginliklerimizi keşfetmeyi öğrenmeliyiz.
Bu şiir, bize yalnızca bir uyarı değil, aynı zamanda bir rehberdir.
İnsanı insan yapan, kim olduğunu bilmesi ve her durumda mütevazı kalabilmesidir.
Unutulmamalıdır ki, “Ne oldum” demek yerine, “Ne olacağım” diyerek yola devam etmek, insanın hakiki varoluş yolculuğudur.