NE PAHASINA OLURSA OLSUN MÜCADELEDEN VAZGEÇMEK YOK

Adnan Bahadır

NE PAHASINA OLURSA OLSUN MÜCADELEDEN VAZGEÇMEK YOK

Yüce Rabbimiz bizleri yaratırken dileseydi hata yapmayan kullar olarak yaratırdı, o zaman da insan değil Melek olurduk, Allah katında hata yapıp hatasından samimi tövbe eden kullar makbul kullardır. Burada asıl olan işlediğimiz günahtan samimi olarak pişmanlık duyup tövbe etmektir, aksi halde Hayyam'ın dediği gibi Rahmetin azabından ağır bastığına inandığımdan günah işlemeye devam ediyorum tavrı son derece yanlış bir tavırdır. Bunu söyleme nedenim verdiğimiz mücadelede hata yapan insanları bitirmek, yok etmek veya intikam almak gibi bir tavrımız asla olamaz, gayemiz hata yapanların hatalarını ortaya çıkarıp, kendilerini düzeltmeleridir, yeter ki hatalarını anlayıp dönüş yapsınlar bizim için problem anında ortadan kalkar. Yok biz hata yapmaya devam edeceğiz bu konuda ısrarlıyız der iseler işte o zaman biz de bedeli ne olursa olsun mücadeleden asla vazgeçmeyiz.

Uzun zamandır beklediğimiz İçişleri Bakanlığı Müfettişleri nihayet geldiler, dün beni de arayıp ifade vermeye davet ettiler, ancak kendilerine İl Özel İdaresinin Atakum Kampüsünde ifade vermemin mümkün olmadığını, orada hasımlarımın olması nedeniyle sıkıntı yaşanabileceğini, bu ayrıntıyı dikkate alarak başka bir mekanda veya İl Genel Meclisinin Cumhuriyet Meydanındaki kampüsünde verebileceğimi söyledim. Müfettiş bana olmaz biz müfettişiz kimsenin ayağına gitmeyiz, sen gelirsen gel gelmezsen zaten bu konuşmayı kayıt altına aldık raporumuzu tutar ifadeye gelmedi deriz dedi ve ben de iyi günler deyip telefonu kapattım. Daha sonra Devlet denetleme Kurulunda Müfettiş olan bir arkadaşı ve çeşitli kurumlarda şu anda Müfettiş olarak çalışan birkaç arkadaşımı arayarak olayı anlattım ve dedim ki arkadaş sizin ifade alacağınız kişinin istediğiniz yere gelmek gibi bir zorunluluğu var mı veya mazereti olan kişilerle ilgili nasıl bir uygulama yapıyorsunuz? Hepsinin verdiği ortak cevap biz vatandaşın ayağına gitmeyiz ancak mazereti varsa farklı bir mekanda ifadesini almak zorundayız aksi halde yasal olarak sorumlu oluruz.'' dediler.

Ben Müfettiş arkadaşa diyorum ki Müfettiş Bey şu anda Ankara 11. Ağır ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan bir dava nedeniyle hasım olduğum kişiler o dairede çalışıyor, benim oraya gelişim problem oluşturabilir, sizin belirleyeceğiniz farklı bir mekanda ifade vereyim o ise biz senin konuşmanı kayıt altına alıp ifade vermediğini yazacağız diyor. Şimdi size sorarım burada benim yerimde siz olsanız muhatabınızla ilgili ne düşünürsünüz? İyi niyetli olarak mazeretimi beyan ediyorum kabul etmiyorsa ben burada iyi niyet aramam. Ben ifade vermek zorunda değilim ancak dosyanın tek şikayetçisi benim, savcılık makamına verdiğim dilekçe ve evraklar dosyada o dosya ile ilgili ben dinlenmez isem sağlıklı bir soruşturmanın yapılacağını nasıl düşünebilirim siz söyleyin. Şimdi bazılarınızın iyi güzel de kardeşim müfettişe de güvenmeyecek isek kime güveneceğiz diye düşündüğünü duyar gibiyim. Ancak ben hiç yorum yapmaksızın dün yaşadıklarımı sizinle bire bir paylaştım karar sizin.Bu konuyla ilgili önümüzdeki süreçte yazacaklarım olacak şimdilik bu kadarla yetinelim.

Dün ve önceki gün manşetten verdiğimiz haberlerle ilgili konuşmamız gereken çok şey var öncelikle eski Yimpaş'ın bitişiğindeki arsa ile ilgili yapılması gerekenler çok önemli buradaki süreci Büyükşehir Belediyesi başlatmış olmasına rağmen ilk sıkıntıyı İlkadım Belediyesi yaşadı, bunun nedeni İlkadım Belediyesi'nin bu konuda dik duramaması olmuştur. Büyükşehir Belediyesi yaptığı 1/5000 İmar Planı ile İlkadım Belediyesi'nin arsasını kendi binasına hisselendirmesi olayını İlkadım Belediyesi önce mahkemeye verip daha sonra mahkeden vaz geçmekle 1-0 önde olduğu maçın başında mağlubiyeti kabul etmiş oldu. Daha sonraki süreçte ise Başkan Necattin Demirtaş iyi niyetli olarak personeline güvenip yetkiyi onlara devretmesi sonucu ortaya çıkan durum tam bir felaket. Belediye yetkilileri bu konuda çok kötü sınav verdiler, şehrin göbeğinde ruhsat almaksızın inşaata başlayan bir kişiye anında müdahil olup, ruhsatını aldırmaları gerekirken adam ruhsatsız başladığı binaya kocaman tabelalar ile Büyükşehir ve İlkadım Belediyelerinin katkısı ile yazı yazdırıp koyması inanın Afrika'daki üçüncü Dünya Ülkelerinde dahi görülmemiş bir kural tanımazlıktı. Olayı gündeme taşımamız sonucu konuya yargı el attı ve konuyla ilgili İddianame hazırlandı daha sonra Hazine İlkadım Belediyesi ile yaptığı anlaşmaya itiraz ederek arsanın gerçek değerinde verilmediğini iddia edip dava açtı. Mimarlar Odası'nın Büyükşehir Belediyesinin yaptığı İmar Planını Mahkemeye vermesi sonucu Mahkeme İmar planını iptal edince artık Müteahhit ile İlkadım Belediyesinin yaptığı sözleşmenin de hükmü kalmadı. Bütün bunlar olduktan sonra arsa derhal İlkadım Belediyesine devredilip Hazine ile İlkadım Belediyesinin Mahkeme süreci beklenmek zorunda olmasına rağmen hala daha arsa Müteahhidin elinde olmasına hiçbir anlam verebilmiş değilim. Buna anlam veren birisi var ise Allah rızası için beni aydınlatsın.

Peki şimdi ne olacak derseniz o konu çok uzun onunla ilgili yazı yazmaya yer kalmadı onu da başka bir yazıda yazarız. Ancak burada olmazsa olmaz noktasında olan konu Müteahhidin elindeki arsa derhal ve behemahal İlkadım Belediyesine devredilmek zorunluluğudur. Şimdi Müteahhit çıkıp bana İnşaat yapmaya izin verdiniz, Beton kazık çaktım verin paramı deyip Mahkemeye verirse (Vermiş diye duydum) şaşırmam. Ancak İlkadım Belediyesindeki arkadaşlar bu konuda benden yardım isterseler herhangi bir Avukat'dan daha çok yardımcı olacağımı düşünmekteyim. Müteahhit tazminat istese de bana göre alması söz konusu değil ancak metod olarak benim dediğim yoldan gidilmesi gerekir. Bu işler ilk başladığında İlkadım Belediyesindeki bazı arkadaşlar aracılığı ile Başkana bu işten sıkıntı çekeceği yönünde haber göndermiştim ama sanırım umursamadı. Bana göre zararın neresinden dönülürse kardır, yeni yasada zimmetler kurumlardan değil ita Amirlerinden alınacağı yönünde hüküm olduğunu hatırlatarak sözlerime son veriyorum. Kalın sağlıcakla

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.